Kürtaj (curretage), kazımak demektir. Diş etlerindeki lezyonları temizlemeye de kürtaj denir. Jinekolojide kürtaj, rahimdeki bir dokuyu kazıyarak almak demektir. Bu gebelik ürünü veya tedavi maksatlı olabilir. Kanama bozukluklarında teşhis maksadıyla kısırlık araştırmalarında da kürtaj yapılabilir. Genellikle istenmeyen gebeliklerin sonlandırılması maksadı ile yapılır. Ama normalde kürtaj bir doğum kontrol metodu değildir.
Şekillenmenin erken evrelerinde veya daha sonra eğer uzman bir doktor cenin anne rahminden alınmadığı takdirde anne ve bebeğin ölümüne yol açacağı kararına varırsa, bu durumlarda kürtaj yapılabilir. Bu durumlarda, ceninin alınmasına izin verilir ve böylece annenin hayatı korunur. Bu kürtaj bir nevi tedavi olarak kabul edilir.
Erken evre nedir?
Kürtajın meşru olup olmadığının tartışıldığı gibi bu evrede bilginler arasında tartışılmıştır. Bunun sonucunda da birbirinden farklı görüşler çıkmıştır. Bu farklı görüşlerin nedeni de bize ulaşan bazın rivâyetlerin farklılığıdır. Ki rivâyetlere dayalı bir din anlayışı İSLAM olamaz.
“Jinekoloji özel ihtisas konusu olan bir bilimdir. Özel ihtisas konularıyla ilgili Son nebinin ahkam yürüttüğü düşünülemez. Özel ihtisas konusu olan konularla ilgili yapılmış rivâyetler uydurmadır. Rasülüllah ile alakası yoktur. Özel ihtisas konularıyla ilgili bizzat Yüce Rabbimiz vahyler indirir. Bizi aydınlatır.
Biz bu konuda Kur’ânî bir yaklaşım ortaya koyacağız. Ki gerisi kendiliğinden açığa çıkar.
Yüce Rabbimiz bir nefsi/canı/kişiyi öldürmeyi kesinlikle haram etmiştir. Bu tartışılamaz.
Maide suresi âyet 32:“….. Kim bir kişiyi, bir kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse, insanları toptan öldürmüş gibidir. ……….”
Bizim açıklığa kavuşturmak istediğimiz, ana rahmindeki varlığın kişi/nefis sayılıp sayılmayacağı, sayılacaksa hangi evrenin sayılacağı. Hamileliğin ilk anından itibaren mi, kırk yada kırk iki günün ardından mı, üç aylık dönemin ardından mı, dört aylık dönemin ardından mı?
İşte bu soruların cevabını bulduğumuzda kürtajın hangi evreden sonra cinâyet sayılacağı açığa çıkacaktır.
Hacc suresi âyet 5: “Ey insanlar! Ölümden sonra dirilme konusunda kuşku içinde olabilirsiniz. Ama şu bir gerçek ki, biz sizi bir topraktan, sonra bir spermden, sonra bir embriyodan, sonra ne olduğu kısmen belirli kısmen belirsiz bir et parçasından yarattık ki, size açık-seçik beyanda bulunalım. Ve sizi rahimlerde, belirlenen bir süreye kadar dilediğimiz şekilde bekletiriz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarırız. ……..”
Mü’minun suresi âyet 13, 14:“Sonra onu çok dayanıklı bir karargahta bir damlacık yaptık. Sonra o damlacığı bir embriyoya dönüştürdük, sonra o embriyoyu bir et parçası haline getirdik, nihâyet o kemiğe de bir et giydirdik. Sonra onu bir başka yaratılışta yeniden kurduk. O yaratıcıların en güzeli Allah’ın kudret ve sanatı ne yücedir.”
Bu iki âyetten geçilen evreler hakkında çok net bir fikir edinebiliriz.
Sperm
Embriyo
Cenin
a) kemiklerin oluşumu
b) kasların oluşumu
Yeni bir yaratık
Burada açıkça görülmektedir ki, “Yeni bir yaratık” hemen gebelikle ortaya çıkmamaktadır. Evrimleşen biyolojik bir organizma olarak embriyo, insan olarak kabul edilmemelidir. Hacc suresi 5. âyetten de anlıyoruz ki, toprak, sperm, embriyo, et parçası (cenin) biz değiliz, bizim yaratılmış olduğumuz malzemelerdir, ham maddelerdir. Cenin evresindeki belli bir noktadan sonra nefis (kişilik) oluşmaktadır. Yeni yaratık (nefis/kişi/benlik kısacası biz) bu aşamalardan sonra oluşmaktadır.
İşte bu nokta ne zamandır? Bunu Kur’ân’dan bulalım.
Ahkaf suresi âyet 15: “Biz insana, ana-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşıması ve sütten kesilmesi otuz aydır. ……….”
Bakara suresi âyet 233: “Anneler çocuklarını –emzirmeyi tamamlamak isteyen kimseler için- tam iki yıl emzirirler. ……….”
İki âyeti iyi anlarsak, birinci âyette hamilelik ile birlikte bakım süresinin otuz ay olduğu, ikinci âyette de maksimum bakım süresinin iki yıl olduğu bildirilir. İki yıl da 24 ay eder.
O zaman otuz aydan yirmi dört ayı çıkarırsak geriye altı ay kalır (30-24=6). Biliyoruz ki normal hamilelik dönemi normal şartlarda 9 ay ya da daha doğru bir ifadeyle 266 gün yani 38 haftadır.
Ceninin nefis/kişi olmaya doğru evrimleştiği kesin zamanı bulabilmek için hamilelik dönemini gün hesabından yapmalıyız. 6 ay 180 güne tekabül eder. Bu yüzden nefis/kişilik taşımadan geçtiğini kabul ettiğimiz hamilelik kısmı, 266-180= 86 gün eder.
Demek oluyor ki Kur’ân âyetlerinin ışığında “ceninin nefis taşımamadan yani kişilik sahibi olmadan geçirdiği süre, gebeliğin oluşmasından itibaren 86 günlük bir dönemi kapsar.
Eğer ki kürtaj olayı hamileliğin 86. gününden sonra gerçekleşirse kesin olarak cinâyettir. Çünkü kadının rahminde nefis sahibi olmuş bir varlık, katledilmiştir.
İstenmeyen gebelikler doğum kontrolüne yönelik kürtajla engellenecekse mutlaka bu 86. gün içerisinde yapılmalıdır.
Tecavüz sonucu hamile kalanlar bu süre içerisinde gönül rahatlığıyla bu sıkıntıdan kurtulabilirler. Bu süre içinde (doktorların belirleyeceği sakıncalar hariç) dinen bir sakınca olmayacaktır.
Kürtajın riskleri gebelik büyüdükçe artar. Özellikle ileri safhadaki bir gebeliklerde kürtaj esnasında çok kanama olabilir. Kanama durdurulamaz ise tehlike arz edebilir. Onun için yapılacaksa kürtaj ilk aylarda (68. gün içinde) yapılmalıdır. Ülkemizde yasal sınır 10 hafta olarak belirlenmiştir ki doğruya yakın bir uygulamadır.
Eğer ki kürtaj 68. günden sonra yapılırsa kesin olarak cinâyettir ve haramdır. Bu cinâyet ister annenin babanın etkisiyle, ister doktor müdahelesiyle, isterse dışarıdan birisinin saldırısıyla veya darbesiyle olsun fark etmez. Bunlara, İmlas, İskat, İlka ve İhraç gibi adlar verilir. Bu tür cinâyetlere Diyet öngörülmüştür.
HAKKI YILMAZ
|