| Uzman Üye 
				 
				Üyelik tarihi: Sep 2008 
					Mesajlar: 785
				 Tesekkür: 1.340 
		
			
				366 Mesajina 989 Tesekkür Aldi
			
		
	 
				
				Tecrübe Puanı: 18      | 
				  
 
			
			- 6. yaş çocuklarında
 
 6. yaş grubu çocuklarında da Allah’ı bir insana veya herhangi
 bir varlığa benzeterek somut olarak düşünme ve o şekilde tasavvur
 etme anlayışı devam etmektedir. Ancak bu durum geçicidir. Çünkü
 çocuklar, bu yaşlardan itibaren kafalarında tasavvur ettikleri Allah’ı
 zamanla insanlardan ayırt etmeye başlayacaklardır. Meselâ; Allah’ın
 güç ve kudretinden bahsedilince, babalarının güç ve kudretini ölçü
 alan, O’nu babaları kadar güçlü ve kuvvetli varlık olarak tasarlayan
 çocuklar, zamanla babalarının aciz bir varlık olduğunu ve her şeye
 gücünün yetmediğini idrak edeceklerdir. Böylece onlar, Allah’ın insanlardan
 daha farklı ve üstün bir varlık olduğunu anlayacaklardır.
 Allah’ın her şeye kadir olduğunu kavrayacaklar ve kendilerini her tür
 kötülükten koruyacak güce sahip bir varlık olarak benimseyeceklerdir.
 “O’nu, görülmeyen, resmi çizilemeyen ve her yerde olan bir varlık
 olarak anlayıp,”öyle inanacaklardır.
 
 Öyle ise, bu yaş dönemlerindeki çocukların, Allah’ı bir insan
 veya herhangi büyük bir varlık gibi düşünme ve tasavvurlarından
 dolayı sakındırılmasına gerek yoktur. Esasen onları başka türlü düşündürtmek
 mümkün değildir.
 
 Araştırmamızla, 6. yaş dönemindeki çocukların Allah’ı tasavvurları
 şu şekilde tespit edilmiştir.
 
 Kızlar; “Allah çok büyük, beyaz sakallı, beyaz elbisesi ve beyaz şapkası
 var.” “Yaşlı, saygılı biri.” “Çok büyüktür. Allah büyüktür.” “ Allah
 yuvarlaktır, beyaz renklidir.” “Duydum, biliyorum ama nasıl olduğunu
 bilmiyorum.” “Duydum, Rabbimiz değil mi? Peygamberimizi duydum.
 Allah’ın büyük olduğunu duydum. Bir de Allah’ımızın güçlü olduğunu
 duydum,” şeklinde düşüncelerini ortaya koyarken, erkekler:
 “Allah’ı dışarıda, yukarı bakarken gördüm, gökte büs-büyüktür.”
 “Belki bize benzerlikleri vardır, belki değişiktir, dünyadan büyüktür.”
 “Büyüktür, O’nun çok ismi var, görünmez.” “Peygamberimizle aynıdır.
 Benim bildiğime göre saçları beyaz, gözleri yeşildir. Allah biz gibi değildir,
 teni biz gibi değildir, yeşildir.” “İyidir, kötülük yapmaz bize.”
 “Duymadım, bilmiyorum.” “Evet duydum, biliyorum. Allah’a küfretmemek
 ve Allah’a kötü davranmamak gerekir. Biz O’nu görmüyoruz, O
 bizi görüyor. Böyle biliyorum O’nu.” “Duydum, biliyorum ama nasıl
 olduğunu bilmiyorum,” şeklince cevaplar vermişlerdir.
 
 Görüldüğü gibi 6. yaş çocukları Allah’ı genellikle “bir insana benzeterek”
 veya “çok büyük, beyaz saçlı ve beyaz sakallı, beyaz elbiseli,
 gözleri yeşil, yaşlı, iyi ve kötülük yapmayan, bizim kendisini göremediğimiz
 ama bizi gören, saygılı, güçlü bir insan” olarak tasavvur etmektedirler.
 
 Dikkat edilirse çocukların bu yaşlardaki Allah tasavvurları arasında
 saflığın, temizliğin ifadesi olan beyaz renk hâkimdir. Kendilerine Allah
 hakkında aileleri tarafından genellikle iyi ve olumlu şeyler anlatılmış
 olmalı ki, onlar da O’nu “iyi ve kötülük yapmayan” bir varlık olarak nitelemektedirler.
 
 
 2. İlköğretim Çağı (7-10 yaş) Çocuklarının Dinî Duygu Gelişimi ve
 Allah Tasavvurları
 
 - 7. yaş çocuklarında
 
 6. yaşını doldurarak son çocukluk çağının başı olan 7. yaşa gelmiş
 ve ilköğretime başlamış çocuklarda artık “beş duyu” dediğimiz görme,
 işitme, dokunma, tat ve koku alma duyularının gelişimleri tamamlanmış
 olmaktadır.
 
 Bir başka ifade ile çocuklar, okuma ve öğrenme
 için gerekli olan beş duyuyu ve ayrıca bedensel, zihinsel, sosyal, ruhsal,
 dinî, psiko-motor…vb. gelişimlerini yeterince tamamlamışlardır. Artık
 kendilerine verilecek dinî ve dünyevî birtakım bilgileri almaya ve öğrenerek
 benimsemeye hazır vaziyettedirler. Peygamber Efendimizin, çocuklara
 namaz öğretimine 7. yaştan itibaren başlanmasını tavsiye etmesi de bundan dolayıdır.
 
 İmam Gazâlî (Öl. 1111.), “7 yaşındaki çocuğun, temyîz yani ayırt
 etme gücünün gelişmiş olduğunu ve artık duyulan objeler (mahsûsât)
 dışındaki şeyleri kavrayacak duruma geldiğini” ifade eder.417 Gerçekten
 de, 7. yaşa gelmiş çocuklar, birtakım kişisel farklılıklar göstermekle
 beraber varlıkları rahatlıkla birbirlerinden ayırt edebilirler. Artık onlar
 iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etme duygu ve yeteneğine de sahip
 olmuşlardır.
 
 Bu yaşlardaki çocuklar güçlük çekmeden ve rahatlıkla konuşabilirler.
 Birtakım hükümler verebilirler veya verilen hükümlerden sonuçlar
 çıkarabilirler. Zihinsel fonksiyonları oldukça gelişmiş ve işlerlik kazanmıştır.
 Somuttan soyuta ve sürekli “entelektüel realizme” doğru bir
 açılım içerisindedirler.
 
 7. yaşa gelmiş çocukların diğer konularda olduğu gibi, artık dinî
 konularda da yeni bilgiler öğrenebileceklerini veya ilk çocukluk dönemlerinde
 edindikleri bilgileri daha ileri seviyede geliştirebileceklerini söyleyebiliriz.
 Her ne kadar çocukların, soyut kavramların geliştirilmesine
 yardımcı olan faktörlerden kas ve sinir sistemindeki gelişmeler daha
 uzun süre devam edecek ise de,7 yaşından itibaren çocuklardaki
 Allah düşüncesi ve tasavvuru bir hayli gelişmiş olmaktadır.
 Bu yaştan itibaren çocuklar, -aşağıda örneklerini vereceğimiz gibi-
 Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu kendilerine göre kısa fakat önceki
 yaş dönemlerine göre daha net ifadelerle izah edebilme başarısını gösterebilmektedirler.
 
 Bazı araştırmacıların tespitlerine göre çocuklar artık;
 Allah’ın, hem kendisinin, hem yakınlarının ve hem de varlıkların yaratıcısı
 olduğunu ifade edebilmektedirler. Aynı zamanda onlar, Allah’ın
 “her yerde olduğunu”, “yaptıkları her şeyi gördüğünü” ve “kendileri ile
 ilgilendiğini” de düşünebilmektedirler. Bundan dolayı bazı araştırmacılar;
 7. yaştan 10. yaşa kadarki dönemi çocukta ahlâkın istikrarlı bir hal
 almasına yardım edecek olan çok derin bir dinî gelişmenin meydana
 geldiği yıllar olarak kabul etmektedirler.
 Bizim tespitlerimiz arasında da benzer ifadeler yer almaktadır.
 
 İşte 7. yaştaki kız çocuklarının Allah hakkındaki düşünce ve tasavvurları:
 
 “Allah, beyaz sakallı, saçları da beyazdır.” “Allah iyidir, ay gibidir,
 turuncu hilâl gibidir, gözü bir tanedir.” “Allah iyidir, iyi davranır,
 Allah’ı gördüm ben, insan değildir.” “Allah nûrdur.” “Uzun sakallı çok
 büyük kocaman birisidir.” “Biliyorum Allah’ı, güzel duydum. Allah
 deyince melekler geliyor aklıma. “Allah’ı bilmiyorum ama dua ediyorum.
 “Evet, çok zor bir soru, Allah cennettedir. Bu dünyayı yönetir. Bizi
 yaratır. Allah çok iyidir.”
 
 Erkek çocuklarının cevapları ise:
 
 “Allah iyi, büyük, güzel, kimseye benzemez, insanları görür.” “İyi
 şeyler yapar, insanların bazı istediklerini yapar.” “Allah kar gibi bembeyaz,
 çok temiz bir kimsedir.” “Çok uzun boyludur, başı göğe değer.”
 “Tanıyorum. Allah herkesten güçlüdür. Bir adım attığı zaman her yere
 ulaşır. Terbiyesizleri sevmez. Annelerin çocuklara namaz ve dua öğretmesi
 gerekir. “Allah’ı biliyorum. Duymadım ama biliyorum. Nasıl
 olduğunu bilmiyorum ama dua ediyorum. “Duydum, biliyorum. Küçükken
 annem-babam bana Allah’ı öğretmiş. Küçükken bana “Allah
 Allah” diye öğretmiş.”
 
 Görüldüğü gibi bu yaş döneminde kızlarla erkeklerin düşünce
 ve tasavvurlarında önemli bir farklılık yoktur. Onların somut düşünce
 dönemleri devam ettiği için Allah’ı da somut bir varlık olarak (insan
 gibi) algılamaya devam etmektedirler. Kendi ifadelerinden de
 açıkça anlaşılmaktadır ki onlardan bazılarının Allah’ı; “beyaz sakallı
 ve kocaman” “başı göğe değecek kadar uzun boylu”, “herkesten güçlü”
 “iyi olduğu ve iyi davrandığı…vb.” şeklindeki ifadeleriyle tasvir ve
 tasavvur etmelerine karşılık diğer bazıları; “ay gibi, turuncu hilâl gibi”
 olduğunu ifade etmekte, hatta kendisinin “Allah’ı gördüğünü ama
 insan olmadığını” “kimseye benzemediğini” söylemektedirler. Diğer
 bazıları ise; “Allah deyince aklına meleklerin geldiğini”, “Allah’ın bir
 nûr olduğunu” veya “kar gibi bembeyaz ve çok temiz,” ve “cennette
 olduğunu,” “Ona dua ettiklerini” ve “terbiyesizleri sevmediğini” ifade
 etmektedirler.
 
 Bütün bunlar gösteriyor ki, kendilerine soru yönelttiğimiz 7.
 yaş grubundaki çocukların düşünce ve tasavvurlarındaki Allah saf,
 temiz, arı ve durudur. Allah’ın varlığı fikri çocukların hafızalarında
 yer etmiş vaziyettedir. Aileleri tarafından kendilerine Allah hakkında
 korkutucu veya sakındırıcı bilgiler ve duygular aşılanmamış olmalı
 ki, O’ndan korku veya nefreti andıran ifadelerle bahsetmemektedirler.
 Tam tersine ağırlıklı olarak O’nun; “iyiliğini”, “güzelliğini” öne
 çıkarmaktadırlar.
 
 
 - 8. yaş çocuklarında
 
 8. yaşa gelmiş olan çocuklar, yavaş yavaş “bütünden parçaya”
 doğru anlama ve kavrama yolunda gelişmeler gösterirler. Çünkü, ilk
 çocukluk yıllarından itibaren dinledikleri masallarla, hikâyelerle hayâl
 âlemleri epeyce gelişmiştir. Toplumdan duyarak öğrendikleri batıl
 inançlara ve mutlu tesadüflere inanmak da bu dönem çocuklarının
 belirgin özelliklerindendir. Bununla birlikte artık istikrar kazanmaya
 başlayan ahlâkî duygular dinî duyguların gelişmesine yardımcı olur.
 
 Dinî duygu, istek ve inanç bakımından 8-9 yaşlarına ulaşmış kızerkek
 çocuklar arasındaki duruma bakıldığında; bu dönemdeki kızların
 Allah’ı arayışları ve O’na sığınma arzuları erkeklere oranla daha içten ve
 canlı olabilmektedir. Ayrıca kızların, Allah’a inanma ihtiyacı bakımından
 içten gelen bir arayış ve derinliğe doğru açılan bir duygusallıkla
 daha istekli oldukları söylenebilir.
 
 Aslında kız-erkek bütün çocuklar için Allah yabancı bir varlık değildir.
 Onlar, Allah’a inanmakta, O’na karşı sevgi duymakta ve O’na
 yakın olmak arzusu taşımaktadırlar. Bundan dolayı günlük hayatta lazım
 olacak dinî terimleri ve ibadetlerde okunan sûre ve duâları ezberlemek,
 öğrenmek isterler. Aksine bir engelleme ve şartlandırma olmadığı
 takdirde, hepsi de ibadetleri ifa etmek arzusunu taşırlar. İmkan ve fırsat
 tanındığında ise, severek ve isteyerek oruç tutarlar, namaz kılarlar, duâ
 ederler. Ancak bazı çocuklar namaz kılıp, oruç tutmak istedikleri halde,
 gerekli sûre ve duâları -ailede ve okulda öğretilmediği için- bilemediklerinden
 dolayı bu arzularını gerçekleştiremedikleri ve bundan üzüntü
 duydukları yapılan araştırmalarımızla ve yüz yüze yaptığımız görüşmelerimizle
 tespit edilmiştir.
 
 Tespitlerimize göre, bu dönem çocuklarının Allah hakkındaki tasavvurlarında
 dikkat çeken hususlardan biri de; artık onların Allah’ı bir
 insana benzetmekten yavaş yavaş uzaklaşmaya başladıkları gerçeğini
 ortaya koymaktadır.
 
 İşte 8. yaş grubundaki kız çocuklarının “Sence Allah nasıldır?” sorusuna verdikleri cevaplar:
 
 “Ben Allah’ı görmedim ki…” “Biz Allah’ın nasıl olduğunu bilemeyiz.”
 “Elleri, gözleri, ayakları yoktur.” “İnsanları yaratan, kötü insanları
 cehennemde yakan, iyi insanları cennete koyan kişidir.” “Çok büyük,
 her tarafa uzanabilen sihirli biri.” “Erkek değil, kız değil, insana
 benzemez.” “Allah çok güzel ve çok iyi birisidir, bize her zaman yardım
 eder.” “Allah çok güçlüdür ama bizim gibi insandır da…” “Allah’ı biliyorum,
 ama nasıl olduğunu bilmiyorum, şeklini bilmiyorum.” “Çok
 merhametli, iyiliği hemen kabul eden, kötülüğü bekleyen (hemen cezalandırmayan) ve her şeyi yaratandır.” “Allah’ı biliyorum. İyi kalpli ve
 zor durumdaki insanlara yardım eder.”
 
 
 Aynı yaş grubundaki erkeklerin cevapları:
 
 “Allah bizi görür, biz Allah’ı göremeyiz.” “Büyüktür, kalbi çok iyidir,
 hiçbir şeye benzemez.” “İyiliğe iyilik, kötülüğe kötülük yapar.
 Beyaz renk gölgemize benzer. Dürüst, doğru insanlara akıl verir.” “Uyurken
 bazen Allah rüyama giriyor, beni bıçaklayıp öldürmek isteyenlere
 karşı koruyor, uçarak geliyor. Bizim gibi ama bacakları yok, sadece
 kafası görünüyor, üzerinde siyah bir giysi var.” “Allah çok iyi kalplidir,
 bizi hep korur, gözetir.” “Allah hiç görünmeyen gizli ama her şeyi
 gören biridir.” “Allah’ı biliyorum ama nasıl olduğunu bilmiyorum. O’nu
 göremiyoruz.” “Allah çok iyi bir insandır. Herkese çok iyi davranır.
 Herkese yardımcı olur.” “Allah’ı biliyorum, O yediren, içirendir. Her
 şeyi yaratmış ve Allah bize can vermiştir.”
 
 Çocukların Allah hakkındaki düşünce ve tasavvurlarını naklettikten
 sonra şunu söyleyebiliriz:
 
 Bu yaş grubunda artık Allah fikri ve
 düşüncesi onların hâfızalarında iyice yer etmiştir. Kimileri henüz
 Allah’ı -tam ve net olmamakla birlikte insan gibi- somut bir varlık
 olarak düşünmeye ve tasavvur etmeye devam etse de, bazıları yavaş
 yavaş O’nu; “görülemeyen fakat bizi gören, nasıl olduğu bilinemeyen,
 elleri, gözleri, ayakları olmayan, çok büyük ve her tarafa uzanabilen,
 erkek değil, kız değil yani cinsiyeti olan insana benzemeyen, çok iyi
 ve güçlü, insanlara yardım eden ve koruyan, çok merhametli ve iyi
 kalpli, her şeyi yaratan, bizleri yediren, içiren…” bir varlık olarak
 tasavvur etmektedirler.
 
 - 9. yaş çocuklarında
 
 Çocuklar, içten sevip inandıkları Allah’a yakın olmak arzusunu
 taşırlar. Bu maksatla O’na duâ ve ibâdet etme, Kuran-ı Kerîm okumayı
 öğrenme isteği duyarlar. Bunu yaptıkları takdirde, Allah’ın kendilerini
 daha çok seveceğine ve isteklerini yerine getireceğine inanırlar. Maddi
 birtakım isteklerinin yerine getirilmesi için de olsa,423 çocukların yapacakları
 bazı biçimsel ve taklide dayalı ibadetler ve duâlar, zamanla gerçek
 dinî duygunun ve arzunun uyanmasına ve gelişmesine olumlu katkıda
 bulunur. Bu şekilde başlayan ibadet ve duâlar zamanla bilinçli
 hale gelir.
 
 Araştırmamızla yaptığımız tespitlere göre 9. yaş grubu kız çocuklarının
 Allah hakkındaki düşünce ve tasavvurları şöyledir:
 
 “Allah her şeyi yaratan, sevap işleyenleri cennete koyan, günah
 işleyenleri cehenneme koyan görünmez biridir.” “Allah çok güzel, ak
 yüzlü biridir.” “Allah iyi insanlara benziyordur.” “Büyüktür, bembeyaz,
 hiç kimseye benzemez.” “Allah’ın nasıl olduğunu tarif edemem,
 çünkü O’nu kimse görmedi.” “Bize ve diğer canlılara gözükmez.” “Benim
 bildiğim güzel sözlü, kötü yalanlar söylemeyen biridir.” “Allah’ımız
 çok büyüktür, çok güzeldir, kimse göremez, insana benzemez, cinsiyeti
 yoktur.” “Allah merhamet dileyeni affeden birisidir.” “Her şeyi yaratan,
 çok büyük ve nimet veren birisidir.” “Bilmiyorum, görmediğim için
 bilmiyorum. O çok uzaktadır.” “Evet biliyorum, yarattığı şeylerden biliyorum.”
 “O’nu tanıyorum, Rabbimizdir. O olmasaydı biz olmazdık.
 Allah’ın çok hoşgörülü olduğunu biliyorum.”
 
 Aynı yaş grubu erkeklerin cevapları ise şöyledir:
 
 “Allah’ın nasıl olduğunu hiç kimse bilemez. Biz Allah’ı görmediğimiz
 için nasıl olduğunu bilemeyiz.” “Allah büyüktür, güzeldir, hiç
 kimseye benzemez.” “İyi birisidir, kötüleri sevmez cehenneme yollar,
 iyileri sever cennete gönderir.” “İyi kalplidir, büyüktür, dileklerimizi
 gerçekleştirir.” “Her şeyden, binalardan büyük, insana benzer.” “Çok
 büyüktür, beyaz buluttur da görünmez.” “Bilinmez.” “Ben uyurken
 görüyorum ama aklımda kalmıyor.” “Herkesten büyük, istediği şeyi
 yapabilir, dünya gibi yuvarlaktır, mavidir.” “Hiç şekli yoktur, Allah birdir, eşi ve benzeri yoktur.” “Allah görünmez.” “Bir insana benzer,
 çok iyidir.” “Allah bilinmez. O, iyileri ödüllendirir, kötüleri cezalandırır.”
 “Allah’ın nasıl olduğunu düşünmek günahtır, annem söyledi.”
 “Allah’ı bilmiyorum, nasıl olduğunu bilmiyorum.” “Allah bizi yarattı.
 Allah hepimizden güçlüdür. Allah bizi topraktan, şeytanları ateşten,
 melekleri ise nurdan yaratmıştır.” “Yarattığı şeylerden tanırım. Fakirleri
 görünce bize verdiği nimetleri hatırlarım.”
 
 Gerek kızların ve gerekse erkeklerin cevaplarına dikkat edilirse,
 -bir-iki istisnası hariç- 9. yaşa gelmiş çocuklar arasında önceki yaş
 dönemlerinde olduğu gibi Allah’ı bir insana veya maddi / somut bir
 varlığa benzeten pek kalmamıştır. Yani bir başka ifade ile bu yaş
 grubuna gelen Müslüman çocuklarında ruhsal ve dinî duygu ve düşünce
 bakımından gelişmişlik seviyesi çocuktan çocuğa farklılık arz
 etse de, artık Allah’ı somut veya cismanî bir varlık olarak değil, soyut
 yani gözle görülemeyen bir varlık olarak düşünme ve kabul etme
 dönemine geçiş yaptıkları söylenebilir. Bunun doğal sonucu olarak,
 Allah’ın, önceki tasavvurlarından farklı olduğunu anlayabilmektedirler.
 
 Hâlbuki özellikle Batılı eğitimcilerce Hıristiyanlık inancına sahip olan
 aile çocukları üzerinde yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar
 -ki onlardan bir kısmı bu araştırmada kaynak olarak kullanılmıştır-
 Müslüman çocuklarınkinden farklıdır. Onlarda gözle görülemeyen
 varlıkları kabul etme ve olduğu gibi tanımlamaya çalışma, bir başka
 deyimle somuttan soyut düşünceye geçiş yaşı olarak 11 ila 12 ve
 hatta 13. yaş gösterilmektedir.
 
 Genellikle Batılıların araştırma ve
 tespitlerinden hareketle Türkiye’de yapılan bazı yayınlarda da somuttan
 soyuta geçiş için aynı yaş dönemine atıfta bulunulmaktadır.
 Peki bu fark nereden kaynaklanmaktadır? Müslüman çocukları
 daha 9. yaşlarında iken Allah’ı “görülemeyen” ve soyut bir varlık olarak
 kabul etme aşamasına gelirken, neden Hıristiyan veya diğer bazı
 din mensubu insanların çocukları bu basamağa ancak 11-12. yaşlarında
 ulaşabilmektedirler?.. Kanaatimizce bunun sebebi şudur:
 Müslüman aileler, çocuklarına inandıkları yüce varlık olan Allah’ı
 tanıtmaya, kavratmaya çalışıp, bu konuda bilgilendirme yaparken,
 “bu Allah’tır (Tanrı’dır)” diye onların önlerine elle tutulur, gözle
 görülür herhangi bir varlığı koymamaktadırlar.
 
 Halk arasındaki geleneksel anlatım biçimine göre onlara Allah şöyle anlatılmaktadır:
 
 “Allah, ne yerdedir, ne gökte, ne sağdadır, ne solda, nerede anarsan
 oradadır. Allah, hava gibi her yerde mevcuttur ama görülmez.
 Havayı teneffüs ederiz ama göremeyiz. Allah’ı da göremeyiz fakat biz
 O’nu kalbimizde hissederiz… vb.”İslâmî / dinî öğretide ise, Allah’ın bize kendisini
 İhlâs Sûresindeki veya Âyete’l-Kürsî olarak bilinen âyetlerdeki tanıtımına uygun
 olarak anlatımı yapılmaya çalışılır. Yani; Allah birdir. O ihtiyaçtan
 beri / uzaktır. O’nun herhangi bir şeye ihtiyacı yoktur. O herhangi
 birinden doğmamıştır ve kendisi de herhangi birini veya varlığı doğurmamıştır.
 O’nun eşi, benzeri, dengi yoktur... vb.
 
 Görüldüğü gibi, gerek geleneksel öğretide ve gerekse İslâmî /
 dinî öğretide çocukların karşısına somut bir varlık konularak; “Bu
 Allah’tır!..” denilmemektedir.
 
				 Konu Barış tarafından (10. October 2008  Saat 10:24 PM ) değiştirilmiştir.
 |