Sayın khaos.
Güzel arkadaşım.
O yazımda ''sakın sizi yerdiğimi düşünmeyin'' diye yazmama rağmen anlaşılıyor ki alınmışsınız. Üzüldüm. Arapça bilmediğinizden yakınmışsınız; yakınmayın, araştırın. Ben de Arapça'yı bilmiyorum. Öğrenme yaşım da geçti.
Getirmek istediğim eleştiri yapılan tercüme-meal-tefsir her ne ise ona ve onu yapanlara!!! Bakın, orada kullanılan ''söz-sözü'' kalimesini kaldırın, ne olacak?
Söz zaten düşüncenin dış dünyada ifadesi, dünyaya getirilmesi, açıklanması, açığa vurulması, somut hale konulmasıdır. Bunun gizlisi fis-kos, dedikodudur. Ayette iki kişi arasında yapılan gizli bir konuşma da anlatılmıyor ki. Bu ayet öncesinde vahyin peygambere ''inzal''inden bahsediliyor; dolayısı ile beyinsel bir faaliyet, iç dünyada kalan bir olgu. Ve Peygamber nezdinde insanlara hitaben beyinlerinde-düşüncelerinde oluşturduklarını açıklasalar da, açıklamasalar asıl maksatlarının Allah tarafından bilindiği anlatılıyor. O halde ''söz-sözü'' kelimesinin kullanılması abestir.
Sayın hiiic'in getirdiği ayetleri okuyun... Hiç birinde''söz'' kelimesi kullanılmadan her türlü gizlilik şahane bir şekilde ifade edilmiş...
Şu halde yapılacak tercüme-meal-tefsirde hedef toplum hangi lisanı konuşuyorsa, o lisanda anlamı tam olarak verebilmek için o lisanın kuralları kullanılmalı. Pespayelik kabul edilemez. Gerekiyorsa mesela dip not olarak açıklama yapılmalıdır.
Bakın, bende 2004 basımı Türkiye Diyanet Vakfı'nın bir meali var. Yunus Suresi'nin 37. ayetinin ilk cümlesi şu: ''Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir''.
O zaman sorarlar adama: ''Yani Allah tarafından mı uydurulmuş?'' diye!!!. Hem de ''şey''.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Konu galipyetkin tarafından (19. September 2012 Saat 11:25 AM ) değiştirilmiştir.
|