Allah, duman halinde bulunan göğe yönelerek, göğe ve arza şöyle emrediyor: "isteyerek veya istemeyerek gelin!" Her ikisinin cevabı, "İsteyerek geldik!" oluyor. (41/Fussilet, 11).
Bu ayet, kâinâtın yaratılışının ilk başlangıcına ve Allah’a olan itaatine işaret etmektedir. Fakat göklerin ve yerin Allah’ın emrine "isteyerek geldik" demiş olmaları bir kere olmuş bitmiş bir iş değildir, bu teslimiyet o günden bugüne süregelmekte olup, kıyamete kadar da devam edecektir. Ayrıca Bu tip ayetlerde canlı cansız varlıkların konuşturulması, o yapının özelliğinin bildirilmesidir.
Cehenneme sorulan doldun mu? sorusuna cehennemin cevabı: cehennemin kapasite büyüklüğünü yani özelliğini kendi ağzı ile anlatmasıdır. Buna kişileştirme ve intak sanatı denir.
İnsana secde edem meleklerde insanın özellilğini anlatmaktadır. Kan dökmeye yatkın. Kuran bir yapının özelliğini anlatırken o yapıyı konuşturur. Yahudilerin halini anlatıkende İŞİTTİK VE KARŞI GELDİK DEDİLER. hEP BERABER Mİ DEDİLER. hAYIR. bU YAHUDİLERİN ÖZELLİĞİNİN ANLATILMASIDIR.
O gün Cehenneme: “Doldun mu?” deriz; (o da

“Daha var mı?” der!(Kaf, 30)
Fussilet 11. ayette, yer ve göğün ağzından, onların isteyerek veya istemiyerek(zorunlu) boyun eğme özellikleri yani onun yolunda oldukları anlatılmaktadır.Diğer bazı ayetlerde ise muzari sigasıyla göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin Allah’ı tesbih ettikleri haber verilmektedir:
O, Allah’dır. Yaratıcı, yoktan var edici, şekil verendir. Bütün güzel isimler O’na aittir. Göklerde ve yerde bulunan her şey O’nu tesbih eder. O azîzdir, hikmet sahibidir." (yüsebbihu lehû mâ fis-semâvâti vel ard) (59/Haşr, 24).
Göklerde ve yerde olanların hepsi melik, kuddûs, azîz ve hikmet sahibi Allah’ı tesbih ederler." (yüsebbihu lillahi mâ fis-semâvâti ve mâ fil ard…) (62/Cuma, 1).
Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur, hamd de O’na aittir. Ve O her şeye kâdirdir." (yüsebbihu lillahi mâ fis-semâvâti ve mâ fil ard…) (64/Teğabün, 1).
"Görmez misin; göklerde ve yerde bulunan her şey ve dizi dizi kuşlar Allah’ı tesbih ederler. Her biri kendi duasını ve kendi tesbihini bilmiştir. Allah onların yaptıklarını tam olarak bilmektedir." (yüsebbihu lehû men fis-semâvâti vel ardı vet’tayru…) (24/Nur, 41).
"Gök gürültüsü Allah’ı tesbih eder. Melekler de O’nun korkusundan (tesbih ederler)." (ve yüsebbihu’r-ra’du bi-hamdihi vel melaiketu min hıîfetih) (13/Ra’d, 13).
"Yedi gök, yeryüzü ve orada bulunanların tamamı Allah’ı tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbihi etmeyen hiçbir şey yoktur. Lakin şu var ki, siz onların tesbihini anlamazsınız. O, çok yumuşak ve bağışlayıcıdır." (tüsebbihu lehû’s-semâvatu’s-seb’u…) (17/İsra, 44).