Alıntı:
Fers Nickli Üyeden Alıntı
allah'ın sevgisini gazabını görmesini sınırsız olarak değilde aciziyet olarak düşünürsen kuran'ıda yanlış algılarsın allah'ıda
allah'u teala kendi özelliklerinin bazılarını azar azar olmak üzere insanlara vermiştir...(nacikocak)
insan üzülünce zayıf düşer, üzülür çünkü engel olamaz/acizdir...Allah üzülmez/aciz değildir...
insan sevinir o da acziyetten gelir...Allah sevinmez çünkü ihtiyaç duymaz...
insan eziyet eder/yıkar, yakar, döker çünkü acizdir duygularına/nefsine/kibrine yeniktir...Allah bunlardan uzaktır...
Allah hak edilenin verilmesini sistemine yerleştirendir...
o "ol" dedi onun sistemdeki herşey yerini aldı...
karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakmassan kamyonun tekerleğinle muhatab olursun..
ölümü veren Allahtır ama kamyonla samimiyet kuran sensin...
kalkıp kamyonu, ölümü, acıyı da o yarattı, bana eziyet etti diyemessin...
ha, demek isteyen der, keyfi bilir...
|
neden kesik attın oraya allah'ın sevgisinide yazdım insanlar nefsine kapılır sever acizdir allah sevmez aciz değildir niye yazmadın
ve yine "insan eziyet eder/yıkar, yakar, döker çünkü acizdir duygularına/nefsine/kibrine yeniktir...Allah bunlardan uzaktır..." yazmışsın
peki bu sözünün doğruluğunu kanıtlamak için aşağıda ayetlerini verdiğim helak edildiği yazan kavimleri kim helak etti yazarmısın
en-am suresi 6. ayet
1. e lem yerev : görmüyorlar mı
2. kem ehleknâ :
nice, kaç tane helâk ettik
3. min kabli-him : onlardan önce, kendilerinden önce
4. min karnin : nesillerden
5. mekkennâ-hum : onları yerleştirdik
6. fî el ardı : arzda, yeryüzünde
7. mâ lem numekkin : yerleştirmediğimiz bir şekilde
8. lekum : sizi
9. ve erselnâ : ve gönderdik
10. es semâe : semâ, gökyüzü
11. aleyhim : onlara
12. midrâren : bol yağmurlu olarak
13. ve cealnâ : ve kıldık, yaptık, var ettik
14. el enhâre : nehirler
15. tecrî : akar
16. min tahti-him : onların altından
17. fe ehleknâ-hum :
fakat onları helâk ettik
18. bi zunûbi-him : günahları sebebiyle
19. ve enşe'nâ : ve inşa ettik, yarattık
20. min ba'di-him : onlardan sonra
21. karnen âharîne : başka, diğer nesiller
ankebut suresi 40. ayet
1. fe : bunun üzerine, böylece
2. kullen : hepsi
3. ehaznâ : biz aldık, yakaladık
4. bi : ile
5. zenbi-hi : onun günahı
6. fe : bunun üzerine, böylece
7. min-hum : onlardan
8. men : kim, kimse
9. erselnâ : biz gönderdik
10. aleyhi : ona, onun üzerine
11. hâsıben :
kasırga
12. ve :
ve
13. min-hum :
onlardan
14. men :
kim, kimse
15. ehazet-hu :
onu aldı, yakaladı
16. es sayhatu :
sayha (şiddetli ses dalgası)
17. ve :
ve
18. min-hum :
onlardan
19. men :
kim, kimse
20. hasefnâ :
yere geçirdik, yerin dibine batırdık
21. bi-hi : onu, onunla
22. el arda : arz, yeryüzü
23. ve : ve
24. min-hum : onlardan
25. men : kim, kimse
26. agraknâ :
biz boğduk
27. ve : ve
28. mâ kânâllâhu : Allah değildi, olmadı
29. li yazlime-hum : onlara zulmeden
30. ve lâkin : ve lâkin, fakat
31. kânû : oldular
32. enfuse-hum : onların nefsleri, kendi nefsleri
33. yazlimûne : zulmediyorlar
araf suresi 4. ayet
1. kem : kaç tane, nice
2. min : ...den
3. karyetin : ülke, şehir, kasaba
4. ehleknâ-hâ :
biz onu helâk ettik
5. fe : o zaman
6. câe-hâ :
ona geldi
7. be'su-nâ :
azabımız
8. beyâten :
geceleyin
9. ev : veya
10. hum : onlar
11. kâilûne
(kaylûle) : öğle uykusu uyuyanlar
: (öğle uykusu)
kasas suresi 58. ayet
1. ve kem : ve kaç adet, nice
2. ehleknâ :
helâk ettik
3. min karyetin : ülkeden
4. batırat : azıp şükretmedi
5. maîşete-hâ : onun geçimi
6. fe : o zaman, işte
7. tilke : bu
8. mesâkinu-hum : onların meskenleri
9. lem tusken : iskân edilmedi (oturulmadı)
10. min ba'di-him : onlardan sonra
11. illâ : ancak, den başka
12. kalîlen : az
13. ve kunnâ : ve biz olduk
14. nahnu : biz
15. el vârisîne : varis olanlar
taha suresi 128. ayet
1. e fe lem yehdi : hâlâ hidayete ermedi mi
2. lehum : onlar
3. kem : kaç, nice
4. ehlek-nâ :
helâk ettik
5. kable-hum : onlardan önce
6. min el kurûni : nesillerden
7. yemşûne : yürürler, yürüyorlar, dolaşıyorlar
8. fî : orada, de
9. mesâkini-him : onların meskenleri
10. inne : muhakkak
11. fî : içinde, de, vardır
12. zâlike : işte bunda
13. le âyâtin : elbette âyetler
14. li : için
15. ulî en nuhâ : nehy sahipleri, Allah'ın yasaklarına riayet edenler
arkadaşım lütfen allah hakkında bilmediğiniz hükümleri vermekten vazgeçin gerçekten büyük günah işliyorsunuz
ben kuran'ın mealini ezbere bilen biri değilim ancak siz birşey söylediğiniz zaman veya size birşey söyleyeceğim zaman google da ilgili ayet varsa bulup kelime mealinden doğruluğuna bakıp daha sonra size mesaj yazıyorum
tabi sen bunu yapmazsan allah eziyet etmez yakmaz yıkmaz dökmez diye bilmediğin bir konu hakkında hüküm verirsen şimdi yapacağını tahmin ettiğim gibi ya konuyu kapatmaya veya değiştirmeye çalışırsın ya cevap vermezsin yada kelime oyunu yaparsın yada benzeri birşey yaparsın ama neredeyse eminim yaptığın hatayı kabullenmezsin çünkü ben hata kabullenmeyi şimdiye kadar burda görmedim gördüğüm şeyler hep yukarıda yazdığım konuyu kapatmak veya değiştirmek cevap vermemek kelime oyunu yapmak yada benzeri şeyler