Bakın yaptığınız meallendirmede "Hakkimül ve tühakkimü" yu olduğu gibi Arapça bıraktınız ve "karar vermek" diye çevirmediniz. Ayrıca "hikmet" sözcüğünü de meallendirmemişsiniz.
...(dost1)
yetime hükmet veledinde hükmetiğin gibi...
yetim hakkında hükmedeceksen/karar verirken kendininkinde/kendi çocuğunda olduğu gibi karar ver...(Fers)
bu ne hocam
ve men yu’tel hikmete fe kad uutiye hayran.../ hikmet verilen hayr/ilim/akıl verilmiş demektir...(Fers)
illaki adalet, ihsan, kanun vs... mi
kelime ezberlerine girmedik hocam...
ayete göre, hikmet sahibi hayr sahibidir daha ne olsun,,
"Kendi çocuğunu engellediğin gibi yetimi de engelle! Yani kendi çocuğunun zulümüne, fesadına, kötü yetişmesine mani olduğun gibi yetime de mani ol, o da iyi yetişsin, kötü birisi olmasın." şeklinde olur...(dost1)
engellemeye takıldınız, üstelik sizin ifadenizde "kendi çocuğunda hükmettiğin/karar verdiğin gibi karar vermek" ifadesinin kapsama alanında...
|