Selamlar,
Sevgili Gümüştabak kardeşim,
Bu konuda, söylenecek bir şey bırakmadan yazmışsınız. Akıcı, akılcı ve kitaba uygun anlatımlarınız için tebrik ederim.
Ancak, belki önceleri gerçekten samimi ve mütevazi bir müslüman olmayı becerebilen birinin, nüfuz ve imkanlara kavuşunca şaşırmasının tam bir örneğini sergileyen Fethullah Gülenin yazısına da izninizle değinmek isterim.
Alıntı:
halukgta Nickli Üyeden Alıntı
(Kadınların başlarını örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arz etmez. Allah’a karşı kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebliğ edilmiş, namaz meselesi orada bize farz kılınmış, daha sonra da zekât bize farz kılınmış. Ama tesettür meselesine gelince biraz farklı. Zannediyorum Peygamberliğin 16. ve 17. senesinde müslüman kadınların başları açıktır. Temel meseleler varken, teferruatla uğraşılmamalı.”
Fethullah Gülen 1995)
|
Sayın Gülen Hocaefendi!,
Dinde asıl, dinde teferruat ne demektir? Kuranın hepsi asıl değilmidir, hepsi farz değilmidir? Yoksa siz hala İslamın şartının 5 olduğunumu kabul ediyorsunuz?
Teferruat dediğiniz şeylere (kuranda saçların kapanması yoktur ve teferruat bile değildir o ayrı) sahip çıkanları, bazılarının eleştirel ve hedef gösteren deyişiyle "aşırı dinci"mi kabul ediyorsunuz?
İyi de, hepimizin zaten olabildiğince dini yaşamak zorunda olduğumuzu, bunun aşırılık olmayıp, aksine gereklilik olduğunu akıl edemiyormusunuz?
Büyük ihtimalle muhatabınca cevapsız kalacak bu soruyu, Fethullah Gülen yerine hepimizin kendimize sormamız gerekir...
saygılarımla...
aorskaya