Tekil Mesaj gösterimi
Alt 4. November 2012, 09:49 PM   #11
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Alıntı:
Fers Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
mesela


burda verilen örnekte "sevilen şeylerin fazlasını" vermek mi "sevilen şeylerden" vermek mi"...
Ayette belirtilen "sevilen şeylerden" dir. Sevilen şeylerin fazlasından değil.



Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah Bakara 195 de infak emrini vermişti:

"Ve Allah yolunda infak yapın, ellerinizi [kendinizi] ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin-güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri-güzelleştirenleri sever."

İnfakın kimlere verileceğini Bakara;215 de:

"Onlar, sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayırdan [maldan] verdiğiniz şeyler, ana-baba, en yakınlar, yetimler, miskinler ve yolda kalmışlar içindir. Ve hayırdan ne işlerseniz, artık şüphesiz Allah, onu en iyi bilendir."

belirterek Bakara 219 da:
...Yine sana neyi Allah yolunda harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan fazlasını harcayın.” diyerek son nokta konulmuştu.

Kardeşimizin sorusuna neden olan Ali İmran 92.Âyette ise "BİRRe ermek için ne yapılması gerektiğine vurgu yapılmaktadır:

"Len tenalül birra hatta tünfiku mimma tuhıbbun ve ma tünfiku min şey'in fe innAllahe bihi ‘Aliym"

"Sevdiğiniz şeylerden bağışlamadıkça asla birr'e/iyi kimseliğe eremezsiniz. Siz her neyi bağışlarsanız da kesinlikle Allah onu en iyi bilendir."

Yargı: Sevdiğiniz şeylerden bağışlamadıkça BİRRe erilmez.


Burada hedef olarak "BİRR" gösterilmiştir. "

“Takva” sözcüğünün anlamdaşı durumunda olan “ BİRR” sözcüğü geniş anlamıyla; “her türlü hayır ve iyilik işlerinde genişlik, ihsan, itaat, doğruluk, bol bol iyilik” demektir. Yani bu sözcük, her türlü iyiliği, ihsanı ve hayırlı davranışı kapsamaktadır.

Bakara;177: "Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz BİRR değildir. Ama BİRR [iyi olan kimseler], Allah'a, Âhiret günü'ne/son gün'e, meleklere, Kitaba, Peygamberlere inanan; malını akrabalara, yetimlere, miskinlere, yolcuya ve dilenenlere ve boyunduruktakilere [kölelere], ona [Allah'a/mala/vermeye] sevgisi olmasına rağmen, veren ve salâtı ikâme eden, zekâtı veren kimselerdir. Ve de sözleştiklerinde, sözlerini tastamam yerine getiren, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreden kimselerdir. İşte onlar, sadık olanlardır. Ve işte onlar, takvâlı olanların ta kendileridir."

İnfitar: 13 Şüphesiz ki "ebrâr", elbette naîmin [mutluluk cennetinin] içindedirler.

(İnsan: 5–7) Şüphesiz, ebrâr [iyiler/yardımseverler], kâfur katılmış bir tastan içerler, fışkırtıldıkça fışkırtılacak bir pınardan ki, ondan, verdikleri sözleri yerine getiren ve kötülüğü yayılan bir günden korkan ve "Biz sizi, ancak Allah yüzü [Allah rızası] için doyuruyoruz ve sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz; evet, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde, Rabbimizden korkarız" diyerek Allah sevgisi için, yiyeceği, yoksula ve öksüze ve tutsağa veren Allah'ın kulları, içerler.

Mutaffifîn;18–28: Hayır, hayır... "Ebrâr"ın kaydı, kesinlikle illiyyîn'dedir. İlliyyîn'in ne olduğunu sana ne bildirdi? Yaklaştırılmışların tanık olduğu rakamlanmış/yazılmış bir kayıttır! Şüphesiz ki "ebrâr", elbette, naîm'in içindedirler, tahtlar üzerinde beklenti içindedirler. Yüzlerinde nimetin aydınlığını görürsün. Onlar, mühürlü saf bir içkiden sulanırlar. Ki onun mührü/ neticesi misktir. Karışımı tesnim'dendir. Yaklaştırılmışların içecekleri bir pınardandır. Artık yarışanlar, işte bunda yarışmalıdırlar.



İnsanın sevdiği şeyi infak etmesi, âhiret inancının sağlamlığından kaynaklanır. Yani, âhirette daha değerlisinin kendisine verileceğine inandığı için infakta bulunur. Buna inanmayanlar, infakı, sadakayı, yardımı aptallık olarak görürler.

Bakara; 267: Ey iman etmiş kimseler! Kazandıklarınızdan, gerek sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden infak edin. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamayacağınız pis şeyleri vermeye yeltenmeyin. Ve şüphesiz Allah'ın Ğanî ve Hamîd olduğunu bilin.

Tövbe: 111: Şüphesiz Allah, inananlardan canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır: Onlar, Allah yolunda savaşırlar; sonra öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın Tevrât, İncîl ve Kur'ân'daki gerçek bir sözüdür. Ve sözünü, Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alış-verişle sevinin. Ve işte bu büyük başarının ta kendisidir.

Saff; 10–11: Ey inanmış olan kimseler! Size, sizi can yakıcı bir cezadan kurtaracak, kazançlı bir ticaret göstereyim mi? Allah'a ve O'nun Elçisi'ne inanacaksınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla çaba harcayacaksınız. İşte bu, eğer bilirseniz, sizin için daha iyidir: Sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki hoş meskenlere girdirir. İşte bu, büyük kurtuluştur.

Değerli Kardeşlerim!
Rabbimizin Bakara; 44 deki hitabı müthiştir:
"Siz insanlara “birr”i buyuracaksınız da kendinizi unutacak mısınız? Oysa ki Kitap`ı okuyorsunuz. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?"

Bizler ihtiyaçtan fazla olanları infak etmeliyiz. İnfak edeceklerimiz sevdiklerimizden olmalıdır, tayyib olmalıdır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Bilgi (6. November 2012), hiiic (4. November 2012)