ÖNSÖZ
 
 
بسم الله الرحمن الرحيم
 
الحمد لله رب العالمين و الصلاة و السلام على رسولنا محمد و على آله و صحبه أجمعين.
 
Dinimizin bir kitabı, bir de peygamberi vardır. Kitab’ını korumayı Allah üstlenmiştir. O, şöyle buyurur:
“O Zikri (Kurân’ı) biz indirdik. Ne olursa olsun onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr 15/9)
PeygamberKur’ân’a uymak ve onu tebliğ etmekle görevlidir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onlara bir ayet getirmediğin zaman “bir yerden derleseydin ya?” derler. De ki : 
“Rabbimtarafından bana ne vahyedilirse ben ona uyarım.”(A’raf 7/203)
Peygamberimiz, Kur’ân’a  uymak zorunda olduğu için onun söz ve uygulamalarını aktaran Sünnetini,  Kur’ân ışığında değerlendirmek gerekir. Bu yol, uydurma veya yanlış  rivayetlerden korunmayı sağlar. 
Akaid, fıkıh, kelam ve sair konularda oluşmuş mezhepler ve her mezhebe ait kitaplar vardır. Bunları da Kitap ve Sünnet ışığında değerlendirerek yanlış görüş ve yorumlardan korunmak gerekir.
Bu kitabı inceleyenler, dini  kitaplarda yer alan yanlış görüşlerin eskiye dayandığını göreceklerdir.  Bunun böyle olacağını Kur’ân haber vermiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:  
“O gün Elçidiyecek ki, “Ya Rabbi, be*nim kavmim bu Kur’ân'ı kendi*lerinden uzak tuttu*lar.” (Furkan 25/30)
İbn Abbâs’ın bildirdiğine göre bir gün Peygamberimiz şöyle bir konuşma yaptı: “Sizler yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak toplanacaksınız. Tıpkı âyette,“
İlkin yaratmaya nasıl başladıysak öylece yeniden yaratacağız. Bu bizim verdiğimiz sözdür; onu yerine getireceğiz.” (Enbiya 21/104
)dendiği gibi. Kıyâmet günü ilk giyindirilecek olan İbrahim’dir. Ashabımdan bir grup sol tarafa alınacak, ben “Ashabım! Ashabım!” diyeceğim. Allah Teâlâ diyecek ki;
 “Bunlar, senin ayrılmandan sonra sürekli geriye gittiler.” Ben de salih kul İsa’nın dediği gibi diyeceğim: “...  İçlerinde bulunduğum sü*rece onları görüyordum. Beni vefat ettirince  gö*ren yalnız sen oldun. Sen her şeyi görüp gözetirsin. Eğer azab  edersen, onlar senin kullarındır. Bağışlarsan şüphesiz sen güçlüsün,  doğruyu yaparsın.” (Mâide 5/117-118) (Buhari, Enbiya, 8)
Dini menfaatlerine alet edenler  eksik olmaz. Siyasi, sosyal, maddi vs. her ne suretle olursa olsun, dini  menfaatlerine alet edenler, dine zarar verirler. Bunlar eğer ilim  sahibi ve etkili kimselerden olurlarsa zararları büyük ve kalıcı olur.  Kimin ne niyette olduğu bilinemediğinden, ihtiyatı elden bırakmamak, din  adına ortaya konmuş görüş ve uygulamalara şüpheci bir tavırla yaklaşmak  gerekir.
Bu şüphe yüzünden Kur’ân’ı anlama metodu diyebileceğimiz tefsir usulünü gözden geçirdik ve gördük ki, muhkem, müteşâbih, mesânî ve nesih  gibi temel kavramlar, ilgili âyetlerden uzak bir biçimde  tanımlanmışlar. Bu tespit bizim, Kur’ân’ı açıklama usulünü, Kur’ân’dan  bulup çıkarmamızı sağladı. Kitabın son bölümünü oluşturan bu usül, bir  çok şeyi düzeltecektir. 
Beyaz bir sayfa açmaya çalıştık. Bu sebeple kitap, baştan sona yeniliklerle doludur. Esas yenilik, her konunun Kur’ân-Sünnet bütünlüğü içinde ele alınmasıdır.
Çalışmalarımızı, Süleymaniye  Vakfı’ndaki uzmanlarla birlikte yürütmekteyiz. Bunlar arasında  Arapça’yı, Kur’ân’ı, Sünneti, tarihi, fıkhı, akaidi, ekonomiyi, felsefe  vs.yi iyi bilenler vardır. Çalışmalara esnaf, sanayici, işçi -memur  ve vasıfsız vatandaşların da katkısı olmuştur. Dünyanın her yerinden  Vakfın internet sitelerine akan sorular, insanların sıkıntılarını ve  beklentilerini tespit etmemize yaramaktadır. Bu sebeple en zor konuları,  her insanın anlayacağı şekilde sunmaya çalıştık. 
Hedefimiz, kimliğine bakmadan,  Kur’ân’ı her insana ulaştırmak ve tebliğ etmektir. İnsanların yazdığı  kitaplardan öğrenilmekte olan dini, Allah’ın kitabından öğrenmenin büyük  bir zihniyet değişikliğine sebep olacağına inanıyoruz. 
Gayret bizden, başarı Allah’tandır. 
 
 
 
Abdulaziz BAYINDIR
 
İSTANBUL 16.03.2006