| Uzman Üye 
				 
				Üyelik tarihi: Nov 2012 
					Mesajlar: 300
				 Tesekkür: 477 
		
			
				198 Mesajina 387 Tesekkür Aldi
			
		
	 
				
				Tecrübe Puanı: 24      | 
				  
 
			
			1- Bugünkü  Hıristiyanlık
  Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle  demiştir:
 “Sizden öncekilerin   izlerini, kuşkusuz karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz. Onlar bir  kertenkele deliğine  girmiş olsalar, siz de  gireceksiniz.
 Dedik ki; Yahûdi   ve Hıristiyanlar mı?
 -Ya kim olabilir? dedi.” (Buhari, İ’tisam bi’s-Sünne, 14)
 
 Hıristiyanlıkta  şirk  en büyük günahtır. “Birinci buyruk şirki  yasaklar. Allah’tan başka  tanrılara inanılmamasını, Tek olandan başka ilahlara  saygı  gösterilmemesini ister[6].” İsa şöyle  demiştir: “Tanrın olan Rabb’e tap, yalnız ona kulluk  et.” (İncil/Luka 4:5-8)
 
 Havariler zamanında  İsa, gerçek  anlamda insan sayılırdı[7]. Zaten  elimizdeki İncil’lerin hiçbirinde onun tanrılığından  bahsedilmez. Bunun  yolunu açan Pavlus’tur.  Milattan sonra  10 yılında doğduğu kabul edilen[8] Pavlus, İsa aleyhisselam ile  çağdaş olmasına rağmen, Tarsus’ta  yaşadığı  için onu görememişti. Azılı bir Hıristiyan düşmanı iken  İsa’nın ölümünden kısa  bir süre sonra Hıristiyanolduğunu açıkladı.  Havarilerin hayatta olmasına ve bütün engellemelere  rağmen o, Şam  yolunda ansızın gökten parlayan bir nurun çevresini sardığına,  İsa'nın  ona seslendiğine[9], sonra İsa'ya  inandığına ve vaftiz edildiğine[10]  insanları  inandırabildi. İsa’nın Elçisi olduğunu da kabul ettirerek  kendi sözlerini  İncil’e sokmayı başardı. Bugünkü İncil’in önemli bir  bölümü Pavlus’un mektuplarından oluşur.
 
 Pavlus,  Allah’ın dışında tanrıların  varlığını kabul etti ve bunlar arasında  İsa’yı, kendilerinin tek Rabbi saydı.  Onun, bugünkü İncil’de yer alan  ifadeleri şöyledir:
 “Yerde ya da  gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da - nitekim  birçok ilahlar ve  rabler vardır - bizim için tek bir Tanrı  Baba  vardır. O her şeyin kaynağıdır ve biz O'nun  için yaşıyoruz. Tek bir  Rab var, O da İsa Mesih'tir. Her şey O'nun aracılığıyla  yaratıldı, biz  de O'nun aracılığıyla yaşıyoruz[11].”
 
 Pavlus Rab kelimesini ustaca kullanmıştır. Rab sahip   demektir. Araplar kö*lenin sahi*bine rab derler.  Biz de efendi deriz.  Yusuf aleyhisselam, köle  olarak Mısır’ın bir devlet yetkilisine  satılmış, o yetkilinin karısı Züleyhâ ona aşık olmuş ve beraber olmak  istemişti. İlgili  ayet şöyledir:
 "Evinde bulunduğu kadın onu kendine çağırdı,  kapı*ları sıkı sıkı  kapadı ve "gelsene" dedi. Yusuf: "Günah  işlemek*ten Allah'a sığınırım,  doğrusu senin kocan benim rabbimdir; bana iyi  bakmıştır. Zalimler  iflah olmazlar." dedi.”(Yusuf 12/23)
 Rab  kelimesi daha çok Allah için  kullanılır. Allah’tan başkasına köle olmayı  reddedenler, bir başka*sına  rab demeyi kabul etmezler. Köle ile sahibi arasındaki ilişki  zoraki ilişkidir. Köle, ilk fırsatta hürriyetine kavuşmak ister. Kul  ile Allah arasındaki  ilişkigönüllü ilişkidir. Yanlışlar   peşinde koşanlar, böyle iki anlama gelen kelimeler seçerler ki  kendilerini kolay  savunsunlar. Bir Hıristiyan, İsa’yı Rab kabul ederse  aradaki ilişkiyi gönüllü  ilişki haline getireceğinden onu ilah makamına  oturtması kolay olur. Pavlus’un bu tavrı İsa’yı tanrılaştırma sürecinin  ilk  basamağını oluşturmuştur.
 
 Pavlus kendini, İsa Mesih’in kulu ve elçisi sayarak  şöyle dedi:
 
 “İsa  Mesih'in kulu, Tanrı'nın müjdesini yaymak için seçilip elçi olmaya çağrılan ben  Pavlus'tan selam! Tanrı,  öz Oğlu Rabbimiz İsa  Mesih'le ilgili olan bu müjdeyi peygamberleri  aracılığıyla Kutsal Yazılarda  önceden vaat etti. Bedence Davûd'un  soyundan doğan  Rabbimiz İsa Mesih'in, kendi kutsal ruhu sayesinde  ölümden dirilişiyle Tanrı'nın  Oğlu olduğu kudretle ilan edildi. Her  ulustan insanların iman edip söz  dinlemesini sağlamak için Mesih'in  aracılığıyla ve O'nun adı uğruna Tanrı'nın  lütfuna ve elçilik görevine  sahip olduk[12]”. “Söylediğiniz ve yaptığınız her şeyi Rab İsa'nın adıyla,  O'nun aracılığıyla Baba Tanrı 'ya şükrederek  yapın[13].” 
 Pavlus, daha ileri giderek şu sözüyle  Mesih İsa’yı Allah’a eşit gibi gösterdi: “Mesih, Tanrı özüne sahip  olduğu halde, Tanrı'ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı[14].”
 Pavlus’un yolundan giden  Hıristiyanlar, 325’te Ökümenik İznik konsilinde İsa’nın yaratılmış olmadığına, Baba’dan doğduğuna  ve onunla aynı özden olduğuna karar verdiler[15]. 451’de  toplanan dördüncü Ökümenik Kadıköy konsilinde ise onun gerçek tanrı olduğu şöyle ilan edildi:
 
 “Rabbimiz  Mesih  İsa’nın mükemmel  Tanrılığa ve mükemmel insanlığa sahip, gerçek Tanrı ve gerçek  insan olduğunu, akıllı bir ruhtan ve bedenden oluştuğunu, Tanrılık açısından  Baba  ile, insanlık  açısından da bizimle aynı özde olduğunu, günah dışında  hepimize her şeyde benzer  olduğunu, Tanrılık açısından yüzyıllar  öncesinden Baba’dan doğduğunu, insanlık  açısından bizim esenliğimiz  için bakire Meryem’den doğduğunu  oybirliği ile kabul ettiğimizi resmen beyan ederiz[16].”
 Bugünkü  Hıristiyanlar, şirki iyice özümsedikleri için Pavlus öncesi Hıristiyanlığı kabule yanaşmazlar.
 
 Allah  Teâlâ Kur’ân-ı Kerim’de  şöyle buyurur: 
 “Allah  Meryem’in  oğlu Mesih’tir”  diyenler tam kâfir oldular. Oysa Mesih şöyle demiştir: “Ey İsrail  oğulları!  Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kul olun.  Şurası bir gerçek ki; kim Allah’a şirk  koşarsa Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir. Zalimlerin  yardımcıları da olmaz”.(Mâide 5/72)
   
				__________________De ki: “Ey kâfirler!
 Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam.
 Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız.
 Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim.  Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz.
 Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.”
 Kâfirûn Sûresi
 |