| 
				  
 
			
			7.  CENNETE KİMLER  GİRER
 
 
 Allah  Teâlâ şöyle buyurur:
 
 “İman etmiş olanlar; Yahûdi , Hıristiyan ve Sabiî olanlar; bunlardan kim Allah'a ve Ahiret gününe inanır ve iyi işler yaparsa, onların  ödülleri Rableri katındadır. Üstlerinde ne bir korku olur, ne de üzülürler.”(Bakara  2/62)
 
 
 Kendine  peygamber tebliği ulaşmayan kişi, sadece   şirkten ve bildiği doğrulardan sorumlu olur. Peygamber tebliği ulaşan  ise o  peygambere inanmak ve onun gösterdiği gibi yaşamak zorundadır.  Tebliğin  ulaşması, peygamberin mucizesini, yani peygamberlik belgesini  görmekle olur.
 
 Çünkü o zaman Allah’ın elçisini, gözüyle görmüş gibi kesin bilgiye  ulaşır.  Muhammed aleyhisselamın belgesi Kur’ân’dır. Kur’ân âyetlerini,  kendi anlayacağı  dille anlayarak okumamış veya dinlememiş kişilere de  tebliğ ulaşmış  olmaz.
 
 
 Yukarıdaki  âyetin bir benzeri Mâide suresinde geçer. O âyet, öncesi ve sonrasıyla  şöyledir:
 
 
 “De  ki: "Ey kitap ehli! Tevrat'ı,  İncil’i   ve Rabbinizden size indirilmiş olanı uygulamadıkça bir değeriniz  olmaz. (Ya  Muhammed) Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun  azgınlık ve inkârını  kesin artıracaktır. Onun için bu kâfirler  topluluğuna  üzülme.
 İman etmiş olanlar; Yahûdi  ,  Sabiî veya Hıristiyan olanlar; işte bunlardan kim  Allah'a ve  Ahiret gününe inanır ve iyi işler yaparsa üstlerinde  ne bir korku olur, ne de üzülürler.
 
 
 
 İsrail   oğullarından kesin söz aldık ve elçiler gönderdik. Ama onlar,  canlarının  istemediği bir şey getiren elçilerden kimini yalanlamışlar,  kimini de  öldürmüşlerdir.”(Mâide  5/67-70)
 
 Konu ile ilgili  bir âyet de şöyledir:
 
 “Yanlarındaki  Tevrat’ta ve  İncil’de yazılı  bulacakları ümmi Peygambere uyanlara; işte onlara o Peygamber iyiliği emreder,  kötülüğü yasaklar. İyi şeyleri helal, pis şeyleri  haram  kılar. Sırtlarından ağır yükleri,  boyunlarından demir halkaları  kaldırır atar. Kim ki ona inanır, onu saygıyla  destekler, ona yardım  eder, onunla birlikte gönderilen o Nur’a uyarsa; işte  onlar umduklarına  kavuşurlar.”(A’raf  7/157)
 
 
 Bu üç dinde;  Yahûdi ,  Sabiî ve Hıristiyanlarda Allah’ın varlığı ve  birliği inancı ile Ahiret  inancı vardır. Ayette geçen “iyi işler”  kavramı, kişilerin bilgisine  göre değişir. Yukarıdaki âyetlerin açıkça  gösterdiği gibi onlardan kim,  son peygamberin tebliği ile karşılaşırsa ona  inanmak ve orada  belirtilen iyi işleri yapmak zorundadır. Allah, bu konuda   peygamberlerden kesin söz almıştır:
 
 "Size  kitap ve  hikmet  veririm  de, sonra sizdekini doğru sayan bir elçi gelirse, ona muhakkak  inanacaksınız ve  yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Bu hususta  ağır ahdimi üzerinize  aldınız mı?" demişti. Onlar: "Kabul ettik"  demişlerdi. "Öyleyse şahit olun, ben  de sizinle beraber şahit  olanlardanım" demişti.” (Al-i  İmran 3/81)
 
 
 Sonuç olarak  yukarıdaki ayeti şöyle anlamak gerekir.
 
 “İman etmiş olanlar; Yahûdi , Hıristiyan ve Sabiî (olup kendilerine  Son Elçi’nin tebliği ulaşmış) olanlar; işte bunlardan kim  (şirk  koşmadan) Allah'a ve Ahiret gününe inanır ve iyi işler yaparsa, onların  ödülleri Rableri katındadır. Üstlerinde ne bir korku olur, ne de  üzülürler.”(Bakara  2/62)
 
 
 
				__________________De ki: “Ey kâfirler!
 Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam.
 Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız.
 Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim.  Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz.
 Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.”
 Kâfirûn Sûresi
 |