| Uzman Üye 
				 
				Üyelik tarihi: Nov 2012 
					Mesajlar: 300
				 Tesekkür: 477 
		
			
				198 Mesajina 387 Tesekkür Aldi
			
		
	 
				
				Tecrübe Puanı: 24      | 
				  
 
			
			Âyette geçen  kelimeler:
 a)فليمدد(fe’l-yemdud)med kökündendir. Med, çekip  uzatmak ve bir vasıtayla biriyle dikey ilişki kurmak anlamına gelir[14]. 
 b) السبب(es-Sebeb),  aracı, vesile, vasıta anlamınadır[15].   Müslüman Allah ile arasına aracı koymaz, çünkü o kendine, şah  damarından daha  yakındır. Ama müslümanın da sarılacağı sebep ve  vesileler vardır. Allah Teâlâ  şöyle buyurur: 
 “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ona bir vesile arayın. Onun  yolunda gayret gösterin. Belki umduğunuza kavuşursunuz.”(Mâide  5/35)
 Âyetteki vesile, elif  lamlıdır, yani bilinen, Kur’ân’ın bir çok yerinde açıklanmış olan vesiledir.  Mesela bir âyet şöyledir: 
 “Ey iman  edenler! Sabır göstererek ve namaz kılarak yardım isteyin. Çünkü Allah,  sabredenlerle beraberdir.” (Bakara  2/153)يَا  أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ   الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَBir başka  âyette de şöyledir:
 
 “Kimler  inanmış, iyi işler yapmış, namazı  sürekli kılmış, zekatı vermiş  olurlarsa onların Rableri katında ücretleri  vardır. Üstlerinde ne bir  korku olur, ne de üzülürler.” (Bakara  2/277)
 c)السماءSema,  gök anlamınadır. “Bir sebeple göğe uzansın” ifadesi Allah’a duadan  kinayedir. Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellemin yaptığı dua ile ilgili  aynı kelime kullanılmıştır.قدنرىتقلبوجهكفيالسماء(Qad nerâ teqallube vechike fi’s-semâi)  “
 
 Yüzünün, zaman zaman gökte aranıp durduğunu görüyoruz.”(Bakara  2/144)
 d)ليقطعkelimesi,   “diğer ilişkiyi kessin” diye tercüme edilmiştir. Çünkü o kişiyi bu  hale sokan,  Allah ile arasına arabulucu koyma çabasıdır.Arabulucu  saydığı kişiye Allah’a  benzer özellikler yakıştırması gerektiğinden  şirke düşer. Şirk, bağışlanmayacak  bir suçtur. Dolayısıyla o ilişki  derhal kesilmelidir. Allah Teâlâ şöyle  buyurur:
 "Allah kendisine ortak koşulmasını  bağışla*maz, bunun dışında olanı dilediği kimse için  bağışlar."(Nisa  4/48)
 Buradaثم=  sümme atıf edatına derhal  anlamı verilmiştir. Çünkü bu kelime, aşağıdaki ayette olduğu gibi مع=maaberaberlik anlamına  gelir[16].
 “O, aynı zamanda iman edip birbirine sabrı  tavsiye eden ve merhametli olmayı tavsiye edenlerden oldu.” (Beled  90/17)ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ  وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ
 e) Âyetin  sonunda yer alan هـل=hel  soru  edatı, somut bir olayla ilgi olumlu cevap almak için kullanılır.  Zihinde  canlandırılan (tasavvur), yahut olumsuz cevap beklenen bir  soruda  kullanılmaz[17].  Geleneksel  yöntemde bunun tam tersi bir anlam verilmiştir. Anlamı  doğru verebilmek için  soru; “... giderecek mi yoksa gidermeyecek mi?”    şeklinde tekrarlanmıştır.
 f)كيد, keyd  bir şeye  yaklaşma, çare bulma ve gayret gösterme anlamına gelir.  Kişinin kendine keydi,  kendine iyilik yapması, yönünü iyi belirlemesi  demektir[18]. Âyette geçen  keyd, kişinin kendine keydi olduğu için “bu yol” diye tercüme  edilmiştir
 Keyd,  مكرmekr  anlamına da gelir. Mekr, bir çıkış yolu  göstererek birini yöneldiği  taraftan çevirmektir. Türkçede buna hile veya  aldatma denir.
 
 Keyd hedefine  göre ikiye ayrılır. Biri hainlerin keydidir. Allah Teâlâ şöyle
 
 buyurur:وَأَنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ  “Allah hainlerin  keydini başarıya ulaştırmaz.” (Yusuf  12/52)Diğeri de  iyilik yapmak isteyenlerin keydidir.وكذلككدناليوسف“Böylece Yusuf için bir çıkış yolu (keyd)  gösterdik.” (Yusuf  12/76)[19]
 g)  غيظ = ğayzkelimesi hışım  ve gazab, tansiyonun  yükselmesinden doğan ve giderek artan kızgınlık anlamına gelir[20]. Bu kızgınlık  kişiyi bunalıma sokacağı için bunalım diye tercüme edilmiştir.  
 16.  Âyet
 “İşte böylece  biz onu apaçık âyetler olarak indirmişizdir. Şüphesiz Allah, isteyeni yola  getirir.” 
 Âyetleri,  öncesi ve sonrasıyla ve  diğer âyetlerle birlikte anlamaya çalışınca anlatım,  gerçekten apaçık  görülmektedir. Geleneksel yöntemde bu yola gidilmediği için o  açık  âyetler, anlaşılmaz hale getirilmiştir. Bu sebeple gelenekçiler, 16.  âyeti  farklı açıklamak zorunda kalmışlardır. Mesela Taberî’nin açıklaması  şöyledir: 
 “Allah Teâlâ  diyor  ki: Ey insanlar! Ölen bir kimsenin yok olmasından sonra ona yeniden  hayat  vermeye gücümün yeteceğini size delilleriyle açıklayıp izah  ettiğim gibi aynı  şekilde bu Kur’ân’ı, Peygamberimiz Muhammed  sallallahu aleyhi ve selleme, açık  âyetler olarak yani Allah’ın yola  gelmesini istediği kişileri doğruya yönelten  işaretler olarak  indirmişizdir[21].”
 
 Yukarıdaki  örnek üzerinde düşününce,  Kur’ân’ın açık kitap olmasının anlamı ortaya  çıkmaktadır. Ama  geleneksel yöntemde bu anlam kaybolmaktadır.
 [1] Müfredat حبر mad. 
  [2] el-Halil  b. Ahmed, el- Ayn, حبر mad.
  [3] Müfredat الرهبة والرهبmad.
  [4]  Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân,  10.
  [5]   Taberî, Tefsîr’ut-taberî, c. IX, s. 118-121; Mahmud b. Ömer  ez-Zemahşerî,  el-Keşşâf, Daru’l-Marife, Beyrut, c. III, s. 8; İsmail b.  Ömer b. Kesîr,  Tefsîru’l-Kur’ani’l-azîm, Beyrut 1401/1981, c. II, s.   211.
  [6]   Kadı Abdullah b. Ömer el-Beydâvî, Envâru’t-tenzîl ve Esrâru’t-tevîl,   (Tefsîru’l-Beydâvî), İstanbul tarihsiz., c. II, s. 85. Beydâvî, birinci  görüş  tercih etmiş, bu son görüşü de قيل = denildi başlığı ile vermiştir. 
  [7]  Muhammed Esed, Kur’ân Mesajı, Çev: Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İstanbul 2001, c.  II, s. 669.
  [8]  Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili Yeni Mealli Türkçe Tefsir,  İstanbul 1935, c. IV, s. 3389.
  [9]  Zemahşerî, el-Keşşâf, c. III, s. 8.
  [10]  Zemahşerî, el-Keşşâf, c III, s. 7-8.
  [11]  Zemahşerî, el-Keşşâf, c III, s. 7-8.
  [12]  Muhyiddin ed-Dervîş, İ’rabu’l-Kur’ani’l-Kerîm ve beyânuh,  Dımaşk-Beyrut 1412/1992, c. VI, s.  403-404.
  [13]العشير: المعاشر قريبا كان أو معارف Ragıb el-İsfahânî, عشرmad.
  [14]أصل المد جر الشي في طول   وا تصال شيء بشيء في استطالةFiruzabâdî,  Besâir, c. IV, s. 488. 
  [15]مايتوصلبهإلىغيرهFiruzabâdî,  Besâir, c. III, s. 169. 
  [16]  Firuzabâdî, Besâir, c.II, s. 344.
  [17]  Firuzabâdî, Besâir, c. V, s. 335-336.
  [18]  İbn Manzur, Lisanu’l-arab كيد   mad.
  [19]  Firuzabâdî, Besâir, c. IV, s.399-400 ve 516. 
  [20]  Mütercim Asım, Kamus Tercümesi.
  [21]  Taberî, Tefisiru’t-Taberi, c. IX, s. 121.
 
				__________________De ki: “Ey kâfirler!
 Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam.
 Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız.
 Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim.  Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz.
 Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.”
 Kâfirûn Sûresi
 |