| Uzman Üye 
				 
				Üyelik tarihi: Nov 2012 
					Mesajlar: 300
				 Tesekkür: 477 
		
			
				198 Mesajina 387 Tesekkür Aldi
			
		
	 
				
				Tecrübe Puanı: 24      | 
				  
 
			
			18.  UYKU ÖLÜM  İLİŞKİSİ
 
 Allah  Teâlâ şöyle buyurur:
 “Sığırın bir parçası ile o ölüye vurun,  dedik. İşte Allah   ölüleri böyle diriltir. Size belgelerini  gösterir. Belki aklınızı kullanırsınız.”(Bakara  2/73)
 “… İşte  Allah ölüleri böyle diriltir.”hükmü  önemlidir.Ahirette ölüler,  bir sığır parçasının vurulması ile diriltilmeyeceklerdir. Onunla  olsa olsa, uyuyan bir ikişi  uyandırılabilir. Öyleyse ölülerin  diriltilmesi, uyuyanın uyanması gibi olabilir.  Çünkü âyetlere göre ölüm  bir uyku, kabir.   uyuma yeri, öldükten sonra dirilme de uykudan  kalkma gibidir. Bir âyet şöyledir:
 “Geceleyin sizi  öldüren ve gündüzün ne yap*tığınızı bilen odur. Sonra belirli süre doluncaya  kadar gündüzün sizi kaldırır.”(En'am  6/60)
 Kıyâmetin  anlamı kalkıştır. Öldükten sonra dirilme yataktan kalkış, sura üfleme de kalk  borusunun çalması gibidir. 
 Yukarıdaki  âyet, yeni öldürülmüş ve vücudu henüz bozulmamış kişinin diriltilmesinden  bahsediyor. Allah  Teâlâ kudretiyle onun tahrip olmuş organını  düzeltmiş ve ruhu vücuda  göndermiştir. İşte ölülerin yeniden dirilmesi böyle  olacaktır. Önce  kişinin vücudu canlı hale getirilecek, sonra ruhu, uykudan  uyanır gibi  bedene döndürülecektir.    
 İnsan, sulanmış  topraktan (tîn) yaratılmıştır.  Allah Teâlâ şöyle  buyurur:
 
 “Yarattığı her şeyi  güzel yaratan odur.  İnsanı yaratmaya tînden başlamıştır. Sonra onun  soyunu süzülmüş bir özden,  dayanıksız bir sudan  yaratmıştır.”(Secde  32/7-8)
 Tîn, su ile  toprağın karışmış halidir[1].  Su toprağa  karışmazsa hayat olmaz. Bütün yiyecekler bu şekilde oluşur.  Dolayısıyla sadece  Adem değil, her insan topraktan yaratılmıştır.  Gıdalardan süzülen bir öz, insan  tohumunu oluşturur. Tohum  ana rahminde, topraktan gelen gıdalarla  gelişir. Vücut ölünceye kadar  toprak ve su ile beslenir. Ondan ayrılan her şey,  tekrar toprak olur.  Yeniden yaratılma da topraktan olacak ve insan bitkilerin  çıkması gibi  yeryüzüne çıkacaktır.
 
 Allah  Teâlâ şöyle buyurur:  “Sizi topraktan yarattık,  ona iade edeceğiz ve sizi bir kere daha ondan çıkaracağız.” (Taha  20/55)
 
 18.1. İnsan  Ruhu
 Vücut, ana  rahminde belli bir kıvama geldikten sonra Allah ona ruh üfler. Yukarıdaki âyetlerin devamı şöyledir:  
 “Sonra onu  düzenli bir  şekle sokmuş ve içine ruhundan üflemiştir. Sizin için kulaklar,  gözler  ve gönüller var etmiştir. Ne kadar az  şükrediyorsunuz!”(Secde  32/9)
 
 18.2. Ölüm ve  Uyku
 Ruh, vücudu ev  gibi  kullanır. Uykuya dalınca çıkar gider. Uyanma sırasında tekrar gelir.  Ölen  vücut, yıkılan ev gibidir. Yeniden yaratılıncaya kadar ruh oraya  dönmez. Şu âyet  bunu anlatmaktadır:
 “Allah  ölüm  esnasında ruhları alır, ölmeyen*lerinkini de uykuda alır. Ölümüne  hükmettiğini  tutar, ötekini belli bir vakte kadar  salıverir.(Zümer  39/42)
 Âyete, daha  açık olarak şu meâl verilebilir:
 “Allah ölümü esnasında nefsleri vefat et
 tirir,  ölmeyen* nefsin vefatı uykudadır. Ölümüne hükmettiği nefsi tutar, ötekini belli  bir vakte kadar salıverir.”
 Âyette hem  mevt, hem vefat kelimeleri geçer. “Nefisler” hem (يتوفي = yeteveffa) fiilinin  mef’ûlü hem, mevtin (موت)  ve (منام = menam)ın yani  uykunun  fâilidir. Buna göre bir kişide iki nefis vardır. Biri vefat  ettirilen nefis,  diğeri de uyuyan ve ölen nefistir. Ayetler arası  ilişkiler iyi kurulursa görülür  ki, uyuyan veya ölen beden, vefat  ettirilen ise ruhtur.
 Vefat’ın kökü  vefâ (وفى)‘dır. Vefâ  Arapça’da bir şeyin tamamına ulaşma anlamınadır. Vefat ettirmek yani teveffi =  (توفي); işini  tamamlatmaktır. Ölüm veya uyku sırasında ruhun yapacağı bir iş kalmadığı için  Allah onu bedenden çekip alır. 
 Mevt  (موت), canlılığın  kaybolması yani ölüm demektir. 
 Uyuyan ve ölen  bedendir. Ruh ne ölür, ne de uyur. İnsan, ruh ile bedenin birleşimidir. Bunların her ikisine  de nefs denir.
 
 Kur’ân  bize, ölmüş bedenden ayrılan bir ruhun yapacağı şu konuşmayı  bildirir:
 
 “Onlardan birine ölüm gelince der ki:  «Rabbim! Beni geri  çeviriniz. Belki terkettiğim dünyada iyi bir iş yaparım.  Hayır; bu onun  söylediği sözdür. Arkalarında yeniden dirilecekleri güne kadar  berzah  (engel) vardır.”(Müminun  23/99-100)
 Ruh ile vücudun  ilk birleşmesi ana rahminde olur.
 
 Allah  Teâlâ şöyle buyurur:  “Allah sizi topraktan, sonra bir meni parçasından yarattı. Sonra eşleşmiş  hale getirdi.” (Fâtır  35/11)
 Ahirette beden  tekrar yaratılınca eşleşme de tekrarlanacaktır. Bu, Nefisler eşleştiği an…” (Tekvir  81/7)diye bildirilen  andır.
 Uyku, dinlenmek  için zorunludur. Ölüm de bozulmayan, ihtiyarlamayan ve hasta olmayan ölümsüz  yani Ahiret hayatına uygun bir vücuda sahip olmak için  zorunludur. Kişi, bu işin göz açıp kapayıncaya kadar bittiğini sanır.
 
 Allah Teâlâ şöyle buyurur:  “O saatin oluşu  ancak bir göz kırpması kadardır, belki ondan da az. Çünkü Allah’ın gücü her şeye  yeter.”(Nahl  16/77)
 Yeniden dirilme  bu dünyada olur ve ruh o zaman bedenle eşleşir. O zaman kişi kendini, uykudan  uyanmış gibi hissedecektir.
 
 Allah Teâlâ şöyle buyurur:
 “Sura  üflenmiştir. İşte o zaman kabirlerinden  Rablerine doğru koşup giderler. Yazık  oldu bize! Bizi uyuduğumuz yerden  kim kaldırdı? derler.”  (Yasin  36/51-52)
 Kişinin  algılaması açısından uyku ne ise ölüm de odur. Yukarıdaki âyetler bunu  anlatmaktadır.
  
 
    [1]  Ragıp el-İstafahani, Müfredât طين mad.
 
				__________________De ki: “Ey kâfirler!
 Ben sizin taptıklarınıza tapmam/ Ben sizin yaptığınız ibâdeti yapmam.
 Siz de benim taptığıma tapıcı değilsiniz/ Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız.
 Ve ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim/ Ben asla sizin yapmış olduğunuz ibâdeti yapıcı değilim.  Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz/ Siz de benim yapmakta olduğum ibâdeti yapıcı değilsiniz.
 Sizin dininiz sadece sizin için, benim dinim de sadece benim içindir.”
 Kâfirûn Sûresi
 |