Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27. November 2012, 12:32 PM   #2
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
halukgta Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Maun suresini dikkatle okuyup, eğer üzerinde düşünürsek, yaptığımız yanlışlarında, daha çok farkında olacağımıza inanıyorum.

Maun suresinde Yaradan, bizlere öyle şeyler anlatıyor ki, bir bütün değerleri, parça parça edip, içinden işimize gelenleri seçtiğimizde, asla amaca ulaşamayacağımızı, daha da önemlisi yapılan tüm uğraşların, ibadetlerin boşa gideceğini bizlere anlatıyor.

Gelin önce sureyi okuyalım, daha sonrada üzerinde düşünmeye çalışalım.

Mâ’ûn Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Dini yalanlayanı gördün mü?
2. İşte o, öksüzü iter, kakar.
3. Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
4. Vay haline o namaz kılanların ki,
5. Kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler.
6. Gösteriş yaparlar onlar,
7. Ve yardımlığı sakınırlar.
Sevgili H.Gümüştabak kardeşim,

Güzel ve anlaşılır kolaylıkta yazın için tebrik ve teşekkür ederim. Aklı olan kardeşlerime de; yazılanları, akıl etmelerini ve ona göre sonuçlarını uygulamalarını öneririm.

"Kuran aklı reddetmez, akıl ise kuranı reddedemez."

Bu söz, akıl-kuran ilişkisini en kısa şekilde anlattığına inandığım bir sözdür. Gerçekten de rabbimiz, kuranda, akıllı insanları muhatap aldığını ve onların aklını kullanmasını istemektedir.

Bu kuranı anlayıp, iman ederek yaşamak içinde, yine kuranı anlayıp iman etmemek, reddetmek içinde istenen bir durumdur.

Rabbimiz bizlerden, bilinçli olarak, yani aklımızı kullanarak ya dini yaşamamızı yada terketmemizi istemektedir. Çünkü, hesap gününde bizleri bu bilinçli seçimimizin sonuçlarına göre değerlendirecektir.

O halde, herkes önce, başka hiç bir kaynağa ihtiyaç duymadan, bize korunan tek kaynak olarak gelmiş bulunan kuranı kendi anlayışıyla öğrenmeye, algılamaya çalışmalıdır.

Kendisinin fikri oluştuktan sonra, aynı konuda başka görüşlerle karşılaşırsa, o zaman da bu görüşleri kendi görüşlerinden daha akıllıca ve kurana ters olmamak kaydıyla kabul etmelidir.

Ancak, falan alim, filan ulema, en birinci hadisçi Buhari, falan demeden, önce kendi kuran anlayışını belirlemek zorundadır.

Ondan sonrası için ise iki şart arayacaktır:
1- Kurana ters olmayacak.
2- kendi kuran anlayışından daha akıllıca olacak...

İşte bu iki şartın varlığı halinde kişi, bu görüşe göre din yaşamalıdır. Aklı, buna yatmalıdır.

Bu durumda kurtuluşa erecektir. Ama, aklı başka kabul etmekle birlikte, kişi aklının kurandan bulduğuna değilde, başka kimselerin aklına yada akılsızlığına uyarsa, sonuç hüsran olabilecektir.

Teşekkürler, Haluk kardeşim, güzel anlatımlı yazın için...

selamlarımla,
aorskaya
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
halukgta (27. November 2012)