Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
|
Selamun aleyküm,
Sayın H.Gümüştabak kardeşimiz, defalarca çeşitli ortamlarda açıklanmasına rağmen, inatla ve bir o kadar da anlamsızca; "İsa gelecek, dünyaya islamı hakim kılacak" şeklindeki, hristiyanların, misyonerlerin kendilerine taraftar toplama gayretlerinin farkına varmadan inanan müslümanlara yine çok güzel bir şekilde konuyu anlatmış.
Haluk kardeşimizin bu çabalarına ve anlatımına teşekkür ederek, ben izniyle "İsa gelecek" görüşüne inanan müslümanların sosyal psikolojilerine ilişkin bir kısa açıklama yapmak istiyorum.
İsa'nın geleceği, yukarıda çok kısaca değindiğim gibi hristiyanların, misyonerlerin, insanları hristiyanlığa sokma çabaları sonucu kendi din adamları! nın ortaya attığı bir görüştür. İslam olmadıktan sonra, yani islam dışında bir inanca sahip olduktan sonra, o kimselerin neye, nasıl inandıkları biz müslümanları kesinlikle ilgilendiren bir konu olmasa da, bu konu sadece bu şekliyle bırakılmadığından, müslümanların bir şeye çok dikkat etmeleri gerekmektedir.
Aslında, İsa'nın yanında bir de Mehdi türetilir. Bu mehdi üzerinden de deccallarla mücadeleler ve yine müslümanların zaferi senaryoları yazılır.
Şimdi, eee, ne olmuş, isa gelecekse, mehdi'nin de gelmesi mümkündür, ne sakınca vardır diyenler olabilecektir!
Sakınca şudur sevgili kardeşlerim,
Birileri;
"kıyamet ansızın gelececek olmasına ve ancak kıyamet yaşanmadan önce her gelen büyük felaketin ulaşmasından önce onun ilk dalgalarının, ilk belirtilerinin ulaşması örneğini çarpıtarak, günümüzde yaşanan bazı doğal felaketleri aniden gelecek olan o kıyametin ilk işareti göstermek suretiyle, kendilerinin mehdi olduğunu iddia ederek, etrafında insanları toplayıp onları çeşitli şekilde sömüreceklerdir."
Geçmişte bu gibi sebeplerle, bu konuda peygamber adına uyduruk rivayetler çıkaranlar vardır.
Kuranda kıyametle verilen bilgilerle bağdaşmayan, kuandan destek görmeyen bu iddialarına ancak, korunmayan bir alan olan "hadis"ler üzerinden gidebileceklerini çok iyi bilen ve dinden iddiasıyla dini dünya menfaatine değişen bu şeytan dostları başarılı da olmuşlardır.
Hatta, bu kimseler, örneğin; "kıyametin şu işareti şu gün olacaktır" dahi dememelerine, "mehdi şu aileden, şu tarihte doğan çocuk olacaktır" diye kesin dememelerine rağmen, "kalbinde zerre iman olanların cennete gideceğine inandırılan" ve bunun yanıda "kuranı siz anlamazsınız, onu alimler anlar, size açıklar, sizde ona göre yaşarsanız yeter" sözüne innadırılan cahil müslümanlar tarafından bağırlarına basılmışlar ve inanılmışlardır.
Nitekim bugün de dolaylıda olsa, kendini mehdi ilan edenler olmaktadır. Bunlar bu cahillikte müslümanlar olunca, kendilerini o kadar kolay mehdi ilan edebilmelerine şaşmamak gerekir.
Birde bu mehdi! ler, kendileri doğrudan; "ben mehdiyim" de demezler.
Çünkü, olası bir reaksiyon halinde geri adım atmaları gerekirse kendilerini bağlayan bir şey olmamalıdır. bu nedenle, mehdi tanımı kabaca rivayetlere yaptırılmıştır. Birileri de sözüm ona rivayetlere uyan birini bulurlar ve çevreye onun mehdi olduğunu duyururlar. Eee, bu durumda mehdi olan bu kimse de artık, fazla nazlanamaz. Eh, madem tarife uyuyorum o halde mehdi olmalıyım diye arzı endam eyler.
Bugün, bazı medyatik ortamlarda, show programlarda, birkaç basit tartışma oturumlarında, alımlı, çalımlı güzeller arasında bu tarife uyan fantastik kahramanımız Adnan Oktar buna aday gösterilir ve kendisi de bunu kabul eder. Ya, ben mehdiyim demiyorum ama, kaşım, gözüm, bilmem neremdeki benim (buradaki ben, zamir değil, vücuttaki leke anlamındaki ben olmaktadır) dahi mehdi tanımına uyuyor. Madem siz de böyle uygun görüyorsunuz ne yapalım! anlamında lütfen mehdiliği kabul ediyor.
Böylece, kaybolan prestijini yeniden kazanma ve müridlerini artırma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Ben şahsen, bu şahsın isa'nı geleceğine ilişkin kitabını aldığımda, kitabın kağıt ve basklı kalitesinden tutunda, içindeki görsellere kadar daha önce misyonerlerin, yehova şahitlerinin bana getirdikleri kitaplarındakilerin aynı tekniklerinin kullanıldığına şahit oldum.
Bu durumda, adnan oktar'ın da İsa gelecek diye yazması ve savunması çok normal olduğunu anlamıştım.
Buraya kadar anlattıklarım, sadece basit bir sömürü düzeni için İsa-Mehdi organizasyonuna müslümanların yeşil ışık yakmalarının sağlanmasıdır. Halbuki, bunun arkasında çok daha büyük tehlike olarak, müslümanların masallarla uyutularak, kuranın gerçek dünyasından uzaklaştırılıp, kurandaki ayetlerin anlaşılarak yaşanmasının önüne geçilmesine ilişkin şeytani düşünce ve yapılanmalar sözkonusudur.
Şimdi, bu tehlikeden kurtulmak için her müslüman kardeşimin kendisine ve çevresine şu soruyu sorması gerekmektedir!
İsa/mehdi gelecekte olsa, gelmeyecekte olsa bana ne fayda yada zararı olacaktır?
Gerçektende, ben kendi kıyametim gelmeden önce, henüz bilincim yerindeyken, kurana göre anlamalarımı belirlemek ve aynı konuda başka görüş varsa onu da anlayıp, yorumlayarak kendiminden daha akıllıca ise onu kabul ederek yaşamak zorundayım.
Şu anda İsa da gelse, Mehdi de gelse ben yine bunları yapmadıkça bana faydası olmayacaktır. O halde; "ben bunu beceremedikçe zaten onlar gelse de kayıptayım, bu nedenle gelip gelmemeleri üzerinde düşünmeme, beklentiye girmeme gerek yoktur, ben hemen henüz nefes alıyorken kurana sarılayım, onun dostluğuna sığınayım ve kurtuluşumu sağlamasını bekleyeyim, bu şekilde huzur içinde öleyim" diye cevap verebilmek gerekir.
Aksi halde, gerçekler yerine masallara inanarak, masal dünyasında yaşarsak, hesap günündeki gerçeklere karşı yapacak hiç bir şeyimiz, sonunda yolu görünen mekan için kaçacak hiç bir yerimiz olmadığını bilmek gerekir.
Saygı ve selamlarımla...
aorskaya
|