Tekil Mesaj gösterimi
Alt 5. December 2012, 06:33 PM   #25
mustafabey
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2012
Mesajlar: 108
Tesekkür: 19
41 Mesajina 61 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
mustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud ofmustafabey has much to be proud of
Standart

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
KURANDAKİ HÜKÜMLER EVRENSELDİR, BU BAKIMDAN TEVRAT, İNCİL VB. KURANA TERS OLAMAZ:
Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik fakat insanların çoğu bunu bilmezler.. (Sebe - 28)

Bu Kur'an, ancak âlemler için bir öğüttür.( Sad - 87)

Görüldüğü üzere; bir müslüman bu konuyla ilgili öncelikle şunları unutmayacaktır;

Kuran ayetlerinde kesinlikle nesh yoktur!!!! Yani hiçbir ayete hükmü geçersiz denilemez! Ancak, kurandan önceki indirilenlerden bazı ayetler ya unutturularak yada kuranla değişikliğe uğratılarak gerek önceki ile aynı şeyler ve gerekse önceki durumdan daha iyileri getirilmiştir.
Aorskaya kardeşim, evrensel denir? Allahın yarattığı ayetler evrenseldir. Yaratılan ayetlerin içindeki kanunlar evrenseldir.

İndirilen ayetlerde nasıl bir evrensellik vardır: indirilen ayetlerde temel insani değerler vardır, İNSAN zaten dini bir kavram olduğu için insan evrenseldir. Dinde var olan evrensel değerler, hak, hukuk, adalet, mülk Allahındır, akıl,düşünce, doğruluk,dürüstlük, erdem, sevgi, saygı….

Şimdi bu evrensel değerlerden sadece Kuran mı bahsediyor, Tevrat ve İncilde yok mu, onları da Allah indirdi, şimdi bu hristiyanlar ve yahudiler kitaplarındaki evrensel değerlerin hepsini kaybetmişle mi yoksa yaşamda ortaya çıkartıyorlarmı? Maide 48 de ne diyordu “Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır” Şimdi bu diğer ümmetlerin elinde Kuran yok, ama nasıl oluyorda evrensel değerleri toplumsal yaşamlarında sergiliyorlar. Bu durumu görmezden mi geleceğiz, müslüman doğruya doğru der ki, eğrilik bitsin. Demekki ellerindeki kitaplarda maide 44 ve 46 belirtildiği gibi nur var ve ortaya çıkarabiliyorlar. Yarışta kim önde gidiyor?

Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu kısmı özetleyecek olursak;

"Şüphesiz ki Allah insanlara hiç zulmetmez. Ama insanlar kendilerine zulmederler." (YUNUS - 44)

Yani; zina gibi toplumun ahlaki değerlerini yok eden ve aile kurumunu sarsan bir günaha , rabbimizin “zinaya yaklaşmayın” demesine rağmen yaklaşmak yerine zina yapılması halinde elbette ceza olmalıdır. Ama bu ceza Kuran ayetlerindeki cezalarla olmalıdır.

BUNUN DIŞINDAKİ RECM GİBİ KATI ARAYIŞLAR VEYA ZİNAYI HOŞ GÖREN YAKLAŞIMLAR İSLAMDAN ONAY ALMAZ. İNSANLIĞIN YARATILIŞINDAN BERİ TEK OLAN DİNDE YUKARIDAKİ DURUMLAR ÇELİŞKİ OLUR. BU NEDENLE, YUKARIDAKİ CEZALARI İÇEREN TEVRAT VE CEZASIZ BIRAKAN İNCİL ORİJİNAL OLMAZ. BUNLAR İNSANLARCA DEĞİŞİKLİĞE UĞRATILMIŞ NÜSHALAR OLABİLİR VE BUNLARA KURAN GİBİ İMAN EDİLEMEZ.
Aorsakaya Kardeşim toplumda suçları engellemek için konulan hükümlerin KATI kurallar olduğunu daha önce belirtmiştim. Bu kurallar dinin içindede vardır ve insanlara neyin doğru neyin yanlış olduğunun anlaşılması, toplumda bir düzen olması, kargaşa kaos, eşkiyalık yaşanmaması için farklı uygulamalar vardır. Toplumda düzeni sağlamak için şimdi devletin koyduğu yasalar var, gelişen bir hukuk sistemi var, hangi durumda nasıl ceza verileceğini uzmanlar belirliyor, yasalara göre karar veriyorlar, işte bu adalati adil bir şekilde kendi toplumumuzda egemen kılarsak evrensel değeri hayata geçirmiş oluruz.

Bu uygulamalar tevrat veya incilde kurandaki gibi geçmiyor diye içindeki nur kaybolmaz. O nuru ancak dini anlayanlar görür. Kuran bizim elbette temel kaynağımızdır, bizim toplumsal olarak kültürümüz, yapılaşmamız Kuran ekseninde olacaktır.

Kuranın, tevratın, incilin içinde nur kesin varda burdaki temel anlaşılması gereken bunu kim ortaya çıkaracak, yaşamda sergileyecek, işin esası bu ortaya ne çıkarıyoruz?

Bakara suresi 62
Kuşkusuz, iman edenler ile Yahudi inancının takipçilerinden, Hıristiyanlardan ve Sabiilerden Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tümü Rablerinden hak ettikleri mükafatları alacaklardır; ve onlar ne korkacak, ne de üzüleceklerdir.


Maide 68
De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabb'iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz birşey (bir din) üzerinde değilsiniz. Ve sana Rabb'inden indirilen, mutlaka onların bir çoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık sen kâfirler topluluğuna üzülme.



Evrensel değerler ile ilgili internette bulduğum bir çalışma, bu değerleri anlamada katkısı olabilir.

Evrensel değerler;

Değer" kelimesinin sözlük anlamı "Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet, bir şeyin ya da şahsın taşıdığı yüksek ve yararlı nitelik ya da kıymet" olarak verilmiştir.
Değer kelimesini, psikolojik açıdan ele aldığımızda, düşünce, eylem işlem yada nesnenin insan için taşıdığı önemi belirleyen, niteliğe ve niceliğe ilişkin inançlardır şeklinde tanımlayabiliriz.
Bir insan, diğer insanların, onlara ait özellikleri, niyetleri ve istekleri, davranışları hakkında hüküm verirken, kendisine ait olan değerler penceresinden bakar. Bu pencereden gördükleri, çerçeve içerisinde kalıyorsa onaylar aksi taktirde yadırgar ve reddeder.
Değer kelimesine toplumsal açıdan baktığımızda, çeşitli olaylar, olgular ve fikirler karşısında bireylerin tepki ve fikir birliği olarak tanımlayabiliriz.
Anlaşılacağı üzere, kişi, çevresini sahip olduğu değerlere göre yargılar. Aynı zamanda, kişi çevre tarafından, toplum değerlerine göre yargılanır. Bu karşılıklı yargılamaların, toplum bireyleri arasında bir istikrara kavuşması noktasında, toplumsal bir kültür değerleri bütününün oluştuğu görülür.
Fakat oluşan her kültür, sahip olunması gereken değerleri ihtiva etmeyebilir.
Doğaya baktığımızda, onun her bir parçasının kusursuzluğunu ve sayılamayacak kadar çok parçanın, inanılmayacak kadar mükemmel uyumunu görürüz. Bunu, keşfedilmiş en büyük astronomik sistemlerden, gözümüzle görebildiğimiz en küçük parçasına kadar gözlemlemek mümkündür.
Bunun sonucunda ise, söyleyebiliriz ki; doğa belli doğrular, gerçekler, kurallara göre işler ve bu kurallar, gerçekler ve doğrular tüm evren için geçerli olacaktır.
Günümüzde, evrensel değerler denilince genel olarak, insanın doğuştan sahip olduğu hak ve özgürlükler, belli kriterlere bağlı olarak yaşamasını garanti altına almayı hedefleyen fikri, ahlaki ve sosyal değer yargıları anlaşılmaktadır. Kültürleşme sürecinde tüm dünya milletlerinin paylaşmaları gereken ortak kültür öğeleridir.
Uluslar arası düzeyde insan hakları, hayvan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, işçi hakları, hasta hakları ve azınlık hakları olarak algılanmakta ve uygulama alanı bulmaktadır.
Evrensel değerleri, doğanın içinde kendiğilinden var olan değerlerdir. Öte yandan, doğa kanunları ile uyumlu olan canlıların güçlendiği, uyumu yakalayamayanların zayıfladığı ve zayıf olanların yine tabiat tarafından elendiği, kanıtlanmış bir gerçektir. Bu gerçek “Doğal Seleksiyon” olarak adlandırılmaktadır.


Evrensel Değerler

Robert Edgerton’ın üç yüz uygarlığı inceleyerek tespit ettiği ve genel olarak altı maddede ifade ettiği evrensel değerler şunlardır:

Gerçeğe Saygı;
Gerçeğe saygı“gerçeğin bizim isteğimize göre değiştirilemeyeceği inancı” ve “davranışlarımızı gerçeği düşünerek yapmak” demektir.Gerçeğe saygı dendiğinde akla gelen bilimdir. Bilimin özünde gerçeğe saygı vardır. Bilimin gücü ve gerçeğe saygının önemi, insanoğlunun karşılaştığı büyük zorlukları bu yaklaşımla çözmüş olmasında yatar. Gerçeğin örtbas edildiği veya çarpıtıldığı yerde aklın ve sağ duyunun yerini korku almaktadır.

Kişisel Bütünlük:
Kişisel bütünlük insanın özünün, sözünün ve davranışının bir bütün içinde olmasıdır.
Kişisel bütünlüğün özünde gerçeğe saygı vardır. İnsanın her şeyden çok, kendisi ile ilgili bilgiye ihtiyacı vardır. Ahlaklı ve erdemli insan, kendisini tanıyan, tanımaya gayret eden, özellikle, farkına vardığında kendisine acı veren eksiklikleri ile yüzleşme cesaretini gösterebilen insandır.
Hakkaniyet:
Hak ve hakkaniyet, bütün kültürlerde yer alan değerlerdir. Adalet kavramının ve hukuk sistemlerinin özünde bu değerler vardır.
Hakkaniyet, haklı olana hakkını vermek demektir
“Yiğidi öldür, hakkını yeme” atasözümüz, hakkaniyet kavramının önemine işaret etmektedir.

İnsan Onuruna Saygı:

İnsan onuru “can”ın bir parçasıdır ve doğuştan gelir. Her insan ister yeni doğmuş bir bebek, ister fakir, ister zengin olsun onurları yönünden eşit bulunmaktadır.
Kültürü, insan onuruna değer veren bir toplumda çocuğa da değer verilir. Çocuğa gösterilen dikkat ve saygı aslında o toplumun geleceğine yapılan yatırımdır.
Bireyin en değerli varlığı onurudur. Birey onuruyla yükselir. Bir’in değeri olmadan, çoğun değeri olamayacağına göre, toplumdaki insana değer verilmeden bir ailenin, bir kurumun, bir ulusun değeri oluşturulamaz.
İnsan onuruna değer verilmeyen toplumda baskı ve korku kültürü gelişmekte ve insanların özgürce yeni şeyler üretmeleri de mümkün olamamaktadır.

Hizmet:
Kısaca “biz yaşadığımızdan dolayı birbirimize hizmet etmekle yükümlüyüz.” İfadesi hizmet değerini özetlemektedir.
Dünyadaki canlı cansız bütün varlıklar, aslında farkında olmadan birbirlerinin yaşamlarını devam ettirebilmelerine yardımcı olmaktadır.
Hizmet değerini yitiren toplumlar ulusal birlik kavramını da kaybettiğinden yok olmaya mahkum olmaktadırlar. Nitekim tarih böyle örneklerle doludur.

Sevgi;
Sevgi, insanın en temel ihtiyaçlarından birisidir. Sevgi, duygu ve düşüncelerin paylaşılması, incelmesi ve böylece tutarlı ve zengin hale gelmesidir.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/kultur/...#ixzz2EBilqzcC
mustafabey isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla