5. December 2012, 10:32 PM
|
#24
|
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
|
Mustafabey kardeşim,
Yazımda, incilin farklı nüshaları ile tevrattaki recm cezalarının insan sokuşturması olduğuna ilişkin açıklamalarıma cevap vermeyerek;
Yazılarımdan, kuranı eksikleyerek ve onun evrenselliğine ilişkin bütünselliği anlamından kaydırarak, incilin bozulmamış, tevratın orijinal kalmış olduğunu kabul etmen, sadece kendini kandırman demek olur?
1-
Alıntı:
Aorskaya kardeşim enam 59 suresinin yarısına değil tamamına bakarsak, senin iddia ettiğin Kuranın herşeyi (Tevrat, incil vb. bütün indirilenler) kapsadığı anlaşılmaz. Herşeyi kapsayan Allahın ilmidir, kuran bir lutuftur.
|
Levhi mahfuzda olan her şeyin, insanlarla ilgisi olmayan kısmı ne diye kuranda insanlara anlatılsın? Elbette levhi mahfuzda her şey yer almaktadır ve bu herşeyden biz insanları ilgilendiren kısmı olan herşey de kuranda yer almaktadır.
Sana göre, kuran eksik olmaktadır öyleyse değilmi? Levhi-mahfuzu her şeyi içeren ama kuranı eksik olarak anlayınca, tevrat ve incile gerek oluyor değilmi?
Ama, kuranda biz insanları ilgilendiren her konu ne eksik, ne fazla olarak yer almaz. yeterince yer alır... "Yeterince" kavramı üzerinde iyi düşünürsen, kuranın eksik olmadığını anlarsın! (yada hala anlamazsın!)
ENAM - 38.ayet:
وَمَا مِن دَآبَّةٍ فِي الأَرْضِ وَلاَ طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلاَّ أُمَمٌ أَمْثَالُكُم مَّا فَرَّطْنَا فِي الكِتَابِ مِن شَيْءٍ ثُمَّ إِلَى رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ
Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne).
Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
Bak, bu ayette sadece fîl kitâbi demiş rabbimiz. Yani, kurandan bahsetmiş ve hiç bir şeyi eksik bırakmadık demiş değilmi?
Yani, "fî kitâbin mubîn(mubînin)." dememiş. Yani, senin gibi sadece levhi mahfuzu eksiksiz kabul edenler olabileceği için ayrıca, "mubin" dememiş ve sadece "kitabi" diyerek, kuranın ne olduğunu bir kere daha anlatmış...
O halde, başka ayetler yazılmasına gerek bırakmadan; kuranı artık eksiksiz kabul edip, tevrata, incile muhtaç bırakmazsınız değilmi?
Çünkü, insanları kulluk etsinler diye yaratan rabbimizin, son kitabında ne unutacağını, ne de başka şaibeli kaynaklara muhtaç bırakmayacağını artık anlayabiliriz. (değilmi?)
2- Kuranın evrenselliği konusunda da yazdıklarınız yeterli değildir. Elbette, kuranın içeriği bütünüyle zaman ve mekan üstü olduğu gibi insanüstüdür de.
Bu nedenle kurana tanık olan herkes, kurana göre yaşamayı akıl edebilmelidir. Kurandaki hükümlerin tersine, senin dediğin gibi farklı yerlerde, farklı uygulamaları şeriat adı altında normal karşılamamalıdır.
Evrensel demek, bir konu her yer ve zamanda aynı olmak demektir. Daha önce zina örneği verdiğimizden yine zina suçu üzerinden gidersek, kurandan sonra kurana tanık olanlarca, zina cezası; bir bölgede öldürme, başka bölgede af olmaz. Her bölge de kurana göre 100 sopa olmalıdır.
Kimin ilkel yada çağdaş bulmamasına ve bu nedenle, insan yapımı hukukun buluşunu aklamasına aldırış etmeden, onun hak olmadığını görerek kuran daki ceza her yerde ve her zamanda geçerli olarak uygulanmalıdır.
Yoksa, bölgesel farklılıklar yada aynı bölgede zamana göre değişen uygulamalar, adil olmayan sonuçlar doğurur. Bu konuda da yeterince düşünmeden fikre varmayın.
Şimdi örneğin A ülkesinde B zamanında zina cezası olarak ölüm uygulanırken, C zamanında ise zina suç olmaktan çıkarsa, önceki dönem insanlarına haksızlık olmazmı? O halde, bu nasıl evrensel ilke olabilirki?
Daha fazla yazmama gerek yok diyerek bitiriyorum.
selamlarımla,
aorskaya
|
|
|