Alıntı:
aorskaya Nickli Üyeden Alıntı
ENAM - 38.ayet:
Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
Yukarıdaki alıntıladığım yazıda gördüğün ayetlerde; Rabbim kuranda her şeyi örneklerle açıklandı diyecek, ama sen bu konunun açıklandığı anlamına gelmez diyerek, tevrat ve incil açıklamalarına ihtiyaç duyacaksın ve bizleri de rabbimizin sözü yerine senin sözüne davet edeceksin öylemi?
|
Aorskaya kardeşim bir tek enam 38. Ayeti yazmışsın onuda yanlış yorumluyorsun yine! Kuranda her gördüğün KİTAP ibaresini Kuran zannetme. Ben konuyla ilgili kuranın bize yüklediği sorumluğu açıkladım, bu sorumluluğu kabul etmemek senin seçimindir.
Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı
Aorskaya Kardeşim yukarıda yazdığın konuyu önceki yazımda izah ettim. Kuranda her şey bahsediliyor, Kuran bizi yönlendiriyor, çoğu yerde bir konuya atıf var, bu atıfların olması o konunun açıklandığı anlaşıldığı manasına gelmez. Bu konu başlıklarının içeriğini araştıracak, öğrenecek olan bizleriz. Bize düşünmüyor musunuz, akletmiyor musunuz diye bir görevi Kuran yüklemişken, sen ne diyorsun: sadece kuranda bulunan kelimeleri tekrar edelim, dışına çıkmayalım, böyle ilim mi olur? Yazıklarınla ilmetmeyi öğrenmeyi sınırlamaya çalışıyorsun! Sen kendi beynini sınırlayabilirsin, başkalarına Müslüman böyle yapar diye sınırlamalar koymaya çalışıp durma! Kendine göre bir iman tarifi, yaşantı tarifi oluşturarak sınırlamalar getirip, alan daraltarak, kuranın emrettiği öğrenmenin ve araştırmanın önünü kesmeye yönelik yazılar yazıyorsun. Hem kaynağımız Kurandır diyorsun, hemde Kuranın yönlendirdiğini yok öyle değil, Tevrat ve İncil şaibelidir gibi Kurana dayanmayan iddialar öne sürüyorsun . Daha önceki yazıda nasıl açıklama yapmışım; her şey indirilen ve yaratılan ayetler içindedir. Dini anlamak için olaya geniş açıdan bakmak gerekir, zaten Kuranda ona yönlendiriyor.
|
Enam suresindeki ayetlere bakarsak anlatılan başka,
34. Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi.
35. Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldi ise, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!
36. Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Ölülere gelince, Allah onları diriltecek, sonra da O'na döndürülecekler.
37. O'na Rabbinden bir ayet indirilseydi ya! dediler. De ki: Şüphesiz Allah mucize indirmeye kadirdir. Fakat onların çoğu bilmezler.
38. Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.
39. Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir.
Madem enam 38 deki kitapdan kastın Allahın katındaki kitabı yani ilmini değilde kuran olduğunu düşünüyorsun, o zaman kuranda bize göster hangi canlı türleri ve ne tür havada uçan kuşlar yaratılmıştır ve özellikleri nelerdir?
Aorskaya kardeşim bu ayette geçen kitap Allahın yarattığı ayetlerdir, onuda ancak insanlık araştırır keşfederse bizim bilgi hanemize girer. Kuranda bir şeyin isminin geçmesi bizim onu bildiğimiz anladığımız anlamına gelmez.
Enam 39 da bahsedilen işte Allahın yarattığı ayetleri görmezden gelenlerin, yarattığı ayetleri(canlılık, evren, atom….) okumayanların karanlıklar içinde kalacağı akıllarının sağır ve dilsizliğine atıf vardır.
“Kâinattaki varlıkların her bir türünün kendine ait nitelikleri vardır. Onlar fıtratlarından asla sapmazlar ve fıtratlarına uygun olarak Allah’ın kendileri için çizdiği yolda yürürler. Yani onlar, ‘Ümmü’l-Kitab’taki asıllarının ‘mahv ve isbat’ âlemine çıkmasıyla ete kemiğe bürünmüşlerdir ve asıllarındaki niteliklerden dışarı çıkmazsızın fıtrat üzere yaşayan birer ‘ümmet’ halindedirler. (6 En’am/38) (A. Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, s. 583)
‘Ümmü’l-Kitab’a kitabın anası denilmesinin bir hikmeti de vahyin kaynağının aynı olduğuna işaret etmek içindir. Farklı kavimlere gönderilen peygamberlerin dilleri ayrı olsa da, insanlara anlattıkları hak ve batılın, hayır ile şerrin ölçüsü aynı idi ve geldikleri kaynak ‘Ümmü’l-Kitab-Levh-i Mahfuz’du.
“Hikmeti uyarınca dilediğini siler. Yararlı olanı da yerinde bırakır. Asıl kitap (ümmü’l-kitab) O'nun katındadır.” (Ra'd, 11/39”
“3- Evrensel olma özelliği gereği, bir hükmün her zaman, her yerde ve tüm insanlar için aynı olması gerektiği, bir ülkedeki örnek uygulama ile anlatılmasına”
Ayrıca evrensel anlayışınıda yanlış yorumluyorsun ve yanlış şekilde açıklıyorsun, biraz daha geliştirerek, düşünerek sunarsan daha faydalı olur.
Evrensel olan değerlerdir. Senin dediğin gibi cezanın şekli evrensel değildir. Sen herşeyi şekilsel düşünüyorsun, bu değerler soyut kavramlardır. Seninle onun için mutabık olamıyoruz, biraz soyut düşünce yeteneğini geliştirmelisin. Senin ortaya koyduğun konulara yaklaşım tarzın ve metodunla hiçbir problem çözülmez, sadece problem artar.
Aorskaya kardeşim hiçbirşey körü körüne kabul edilmez, buna Kuranda dahildir, sadece kabul ettiğimizi zannederiz. Bir şeyi ne kadar anlıyor, değerini görüyorsan, yaşamında yer veriyorsan ozaman kabul etmişsindir, kuru kuruya kabul ettim demenin hiç bir önemi yoktur, dilin kemiği yoktur, yaşama girmemiş bir değer hükümsüzdür.
Kuran bize yeterde, içindeki ögütleri anlamadıktan sonra, tekrardan başka sonuç çıkmaz, dilde kalır. Dilde söyleneninde Dinde bir değeri yoktur, dinde asılolan yaşamdır. Ezber bizi bir yere götürmez, ezberle doğruya ulaşamayız, mücadele etmeliyiz, buda senin metodunla, ortaya koyduğun geçmiş atalar öğretisinin tekrarıyla olmaz. Olmadığını yaşama bakabilirsen, görürsün.
Aklı kullanabilenler, aklı ortaya çıkarabilenler öğüdü alır, diğerleri tekrarlar. Bir akıl seviyesine çıkamayınca, yanlış değerlendirme ve yanlış sonuçlara ulaşma durumu ortaya çıkar. Onun için işin doğrusuna alim olanlar yaklaşır.
Öncelikle kuran kavramları anlaşılmalı, yeterince bilgiye sahip olunca ve düşünce ve akletme yollarında bir problem yoksa, ön yargı yoksa incil ve tevrat okunarak içindeki ilahi değerler anlaşılır. Allahın hiç bir kelamı kaybolmaz, kağıt üzerinde olmasada bu değerler yaşamda yerini alır, oradan da okunarak bu bilgilere ulaşılır. Ama körlük ve sağırlık varsa kelimenin yaşamdaki karşılığı mücadeler ederek ortaya çıkarılamıyorsa yapılan dilde tekrardan öteye geçmez. isbat edildiği zannedilenlerde sözde kalandır, bu sözde isbatların yaşamda yeri yoktur, yakılırlar.
Allah herşeyin isbatını bize yaşamda gösterir, kelimede değil, kelimede olanlar sadece haber verir, habercidir, onuda anlarsak bir değeri olur. Yoksa tekrardır. bu kavramları anlamadan bir yol katedemeyiz.