Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22. September 2008, 02:31 AM   #10
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

1. Diyetimizin asit/baz dengesi. Yapılan son araştırmalara göre asitlik oranı yüksek bir diyet, kemiklerden ve dişlerden çalınan kalsiyum miktarını arttırır. Asitlik oranı yüksek bu yiyecekler şekerli besinler, unlu nişastalı ürünler, et ve balıktır. Bazik özellikte bulunan besinler ise çiğ sebzeler ve meyvelerdir. Profesör Doktor Loren Cordain’e göre taş devri insanları fazla miktarlarda et ve balık tüketmelerine rağmen, diyetlerinin en azından 3’te birisinin çiğ sebzeler ve meyvelerden oluşması ve günümüz gençlerinin yaptığı gibi hemen her öğünde lokmalarını Coca-Cola’dan aldıkları bir yudum ile yuvarlamamış olmaları, onları kemik erimelerine karşı korumuştur (24).

2. Güneşlenmenin etkisi. Bağırsaklarımızdan kalsiyum ve fosforun emilmesini sağlayan ve bu minerallerin kemiklerde çimento görevi görmesinde çok önemli rol oynayan bir vitamin, D vitaminidir. Vücudumuzda bulunan D vitamininin yaklaşık yüzde 95’i güneş ışınlarının yardımı ile derimizde sentezlenir, o nedenle yiyecekler ile sağlanan D vitamininin büyük bir önemi yoktur.

Gerek Doktor Loren Cordain, gerekse Doktor Ahmet Aydın ofislerde geçirilen uzun mesai saatleri, hava kirliliği ve aşırı giyinme gibi nedenlerle son yüzyılda insanların yeterince güneş yüzü göremediğini ve bunun D vitamini eksikliğine yol açarak zamanla kemik erimesi dâhil diğer birçok kronik hastalığın riskini arttırdığını öne sürmektedirler (24, 25). Ülkemizde özellikle kadınlarda yüzde 80’lere varan D vitamini eksikliği bu iddiaları doğrulamaktadır (25). O nedenle uzmanlar önceleri 10–15 dakika ile başlayarak zamanla bizlerin en azından günde 30 dakika güneşi görmemiz gerektiğini tavsiye etmektedirler.

3. Egzersiz: Eski çağlardaki insanların Coca-Cola içmiyor olmak dışında yapmadığı bir diğer zararlı alışkanlık, hiç şüphesiz masa başında ya da televizyon karşısında saatlerce oturmak olmaktadır. Doç. Dr. Kemal Yesilçimen’in Aksiyon dergisinde çıkan yazısında da belirttiği gibi yüzyılımızda insanlığın normal bir günlerinde yaptığı yegâne egzersiz, yatak, koltuk, araba, asansör ve ofis masası arasında yapılan birkaç dakikalık yürüyüşten ibaret durumdadır (26). Tabii buna yürüyüş denilirse. Amerika’da bizdeki sağlık bakanlığının eşiti olan US Surgeon General’in en az olarak kabul ettiği günde 30 dakikalık düzenli bir egzersiz şartını ülke genelinde bayanların yüzde 97’si, erkeklerin ise yüzde 92’si yerine getirememektedir (27).

Ülkemizi de yavaş yavaş tehdit etmeye başlayan Amerika’daki acı tablonun rakamları ne yazık ki sadece bunlardan ibaret değil. 2003 senesinde Kaliforniya eyaletinde lise öncesi bütün okullardaki 3 farklı sınıf grubunun öğrencilerini kapsayan bir araştırmada bu çocukların yüzde 75’i en basit beden eğitimi dersi testlerini bile geçememişlerdir (28). Bu demektir ki her dört çocuktan üçü öğretmenlerinin bütün yardımlarına rağmen şınav çekememekte, barfiks çekememekte ya da koşamamaktadır. Ayrıca gönüllü olarak silahlı kuvvetlere başvuran her iki gençten birisi düşük kondisyonları sebebiyle reddedilmektedir (29).
Egzersizin, özellikle de yerçekimine karşı yük bindiren (yürüme, koşu, çömelme, sıçrama ya da ağırlıklı çalışma gibi) egzersizlerin kemik sağlığımıza olan etkisi, gıda ya da takviye haplar ile alınan kalsiyumun sağladığı etkiden çok daha önemlidir (20, 24, 30). Öyle ki yaşları 12 ila 18 arasında değişen 81 genç kızın katıldığı ve yaklaşık 6 yıl kadar süren bir araştırmada, günlük kalsiyum alımları 500 mg olan kızların kemik yoğunluğunun, 1500 mg olan kızların kemik yoğunluğundan hiçbir farklarının olmadığı bulunmuştur (31).

Benzer şekilde günlük ortalama kalsiyum alımı 1,000 mg civarında olan Amerikalı siyahlarda görülen kalça kırıkları, işlerine yürüyerek ya da bisiklet ile giden, ev işlerini makine gücünden yoksun olarak yapan ve günde 196 mg kalsiyumu ancak tüketebilen Güney Afrikalı kardeşlerinden tam 9 kat daha fazla olmaktadır (31).
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla