Hat sanatında yazı çeşitlerini şu başlıklarda görebilirsiniz:
 Aklâm-ı sitte
Muhakkak
Reyhânî
Sülüs
Nesih
Tevkî
Rikaa (icaze)
Diğer yazı çeşitleri
Ta'lik
Divanî
Rik'a
Kûfî
 Aşağıda Hattat Hâmid Aytaç'ın hattıyla Hutut-i Mütenevvia' (Yazı  çeşitlerini) inceleyebilirsiniz. Sayfanın devamından yazı çeşitlerinin  açıklamalarını okuyabilirsiniz.
 

Hat Sanatında Yazı Çeşitleri
         
       
[indent]                                       
          
          
                               Aklâm-ı Sitte
 Aklâm-i Sitte; Sülüs-Nesih, Muhakkak-Reyhânî, Tevkî-Rik'a şeklinde  birbirine tabi ikili gruplar halinde sıralanabilir. Bu üç gruptan Sülüs,  Muhakkak, Tevkî ağız genişliği 2 mm.; Nesih, Reyhânî, Rik'a ise 1 mm.  civarında olan kamış kalemle yazılır. Yazı karakteri itibariyle Muhakkak  ile Reyhânî, Tevkî ile Rik'a birbirine çok benzeyen yaşları farklı iki  kardeşi hatırlatır. Sülüs’le Nesih arasında ölçüleri dışında da belirgin  şekil farklılıkları vardır.
 ***
 1. Muhakkak
 ‘Muntazam ve muhkem’ anlamına gelen bu yazının harfleri sülüse  nispetle daha büyüktür. Yani dikey olanlarla ‘Sin, fe, kaf ve nun’ gibi  çanaklı tabir edilen harflerin sola uzayan tarafları daha uzundur. Dönüş  noktaları köşelicedir ve sülüsteki gibi derin değildir. Ayrıca, satır  halinde yazılır ve giriftlikten uzaktır. Harfleri ve kelimeleri açıktır.
 2. Reyhânî
 Muhakkak'ın kurallarına bağlı olup onun küçük yazılan şeklidir. Bu  iki yazı 16. yüzyıla kadar Sülüs ve Nesih ile birlikte her yerde,  bilhassa Kur'an-ı Kerim'in yazılmasında kullanılmışken bu tarihten sonra  herhalde fazla yer kaplamasından olacak ki bütün İslam  ülkelerinde  terkedilmiştir.
 3. Sülüs 
Muhakkak'a nispetle harfleri biraz küçüktür. Başka bir karakteri,  çanaklı harflerinin de biraz kısa ve derin olmasıdır. Bu yazı genel  olarak Muhakkak ve Reyhânî'ye göre yumuşak bir görünüme sahiptir.  Bilhassa kitap unvanlarının, levhaların ve kıt'aların yazılmasında  kullanılmıştır. Bugün de bütün İslam ülkelerinde geçerlidir.
 4. Nesih
 Sülüs'ün küçüğü olan bu yazının sözlük anlamı ‘ortadan kaldırmak,  iptal etmek’tir. Kitapların yazılmasında diğer yazılardan daha fazla  kullanıldığı, yani diğer yazıların hükmünü ortadan kaldırdığı için bu  adla anıldığı kabul edilmektedir. Bugün de Sülüs ile birlikte bütün  İslam ülkelerinde kullanılmaktadır.
 5. Tevkî
 Sülüs'ün kurallarına bağlı olup onun biraz küçük boyda olanıdır. En  belirgin özelliği birleşmeyen harflerin de birbirine bağlanabilmesidir.  Eskiden halife ve vezirlerin mektupları bu yazı ile yazılırdı. Tevkî,  padişahların buyruklarının üzerine yazılan, çekilen nişanın da adıdır.  Bu yazı genellikle vakıf işlerinde kullanılmıştır.
 6. Rikaa
 Tevkî'nin kurallarına bağlı olup onun Nesih gibi küçük yazdan  şeklidir. Sözlükte ‘küçük sayfa ve mektup’ anlamına gelen Rikaa, vakıf  işlerinden başka Kur'an-ı Kerim'in sonunda dua sayfasında; yani hattatın  kendi adını andığı ve eserini yazdığı yeri, tarihini ve Allah'a duasını  bildiren bir veya iki sayfalık yerinde çoklukla kullanılmıştır. Aklâm-ı  Sitte'den ayrı üslûpta gelişen Ta'lik, Divanî, Celî Divanî, Rik'a da  önemli yazı türleridir.
 Diğer yazı çeşitleri
 1. Ta'lik
 Tevkî hattının 14. asırda İran'da kazandığı değişiklikle ortaya  çıkmış olup daha çok resmî yazışmalarda kullanılmıştır. Ta'lik ‘asma,  asılma’ anlamına gelmektedir. Bu adı almasının sebebi harflerinin  birbirine asılmış gibi bir manzara arz etmesinden ileri gelmektedir.  Ta'lik yazı her şeyden önce harf şekillerinin oranlılığı ve çizgilerinin  musikisi ile dikkati çeker. Ta'lik yazıda iki üslûp vardır. İran Ta'lik  üslûbu ve Osmanlı Ta'lik üslûbu. Anadolu'da hattatlar 14. yüzyıla kadar  İran üslûbunun etkisinde kaldı. Fakat Türk hattatları bu yazıda kendi  görüş ve sanat anlayışlarını uygulamışlardır. Yesârî'nin öncülüğü ve  oğlu Yesârîzade Mustafa İzzet'in gayreti ile yeni bir üslûp meydana  geldi. Haşmetli Sülüs’ün yanında ince, kavisli, narin yapısı ve  harekesiz yazılışıyla hoş ve şiir gibi görünüşe sahip olan bu Osmanlı  Ta'lik hattının hürde (küçük) veya hafi (ince) denilen şekli edebi  eserlerde ve divanlarda kullanılmış, fetvahanenin de resmi yazısı  olmuştur.
 2. Divânî
 
İran'da resmi yazışmalarda kullanılan Ta'lik hattı 15. yüzyılda  Osmanlılara Akkoyunlular yoluyla gelmiş ve kısa zamanda büyük  değişikliğe uğrayarak Dîvân-ı Hümâyun'daki resmi yazışmalar için  kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple Divanî adını almıştır. Harekesiz  yazılan divanînin 16. asırda İstanbul'da doğan harekeli, süslü ve  haşmetli şekline de Celî Divanî adı verilmiştir. Celî Divanî devletin  üst seviyedeki yazışmalarında kullanılmıştır. Bu iki yazı da Türklerin  icadıdır.
 3. Rik'a
 Osmanlı Türkleri'nin icadı olan Rik'a, Divanî hattındaki dikey  harflerin boylarının biraz küçülmesi, sadeleşmesi, kavis ve meyillerinin  azaltılmasıyla meydana gelmiştir. Sarayda doğan bu hat, günlük  yazışmalarda ve mektuplarda kullanılmıştır. En eski örneklerine 18.  asrın ilk yarısında rastlanan Rik'a 19. asırda Babıâli'de gelişmiş ve  asıl hüviyetini orada bulmuştur. Babıâli'de Mümtaz Efendi (ö. 1871)  tarafından yazıldığı ve üslûbu sonradan gelenler tarafından takip  edildiği için Mümtaz Efendi Rik'ası veya Babıâli Rik'ası adıyla  anılmıştır. Mehmet İzzet Efendi (ö.1903) tarafından geliştirilen ve sıkı  kaidelere bağlı kalan bir çeşit Rik'a daha doğmuştur. İzzet Efendi  Rik'ası denilen bu yazı daha sonra Arap aleminde Celî şekliyle revaç  bulmuştur.
Kaynak: Hattın Çelebisi Hasan Çelebi. Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV) Yayınları, 2003