Tekil Mesaj gösterimi
Alt 2. March 2013, 09:40 PM   #27
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Yüce ALLAH sonsuz ADALET sahibidir

Biraz daha arastirdim ve en allta kendi görüsümü acikladim.



Cahiliye döneminde bir kısım insanlar, kız çocuklarını sevmez ve onları diri diri toprağa gömüp öldürürlerdi. Buna mukabil köpeklerini beslerlerdi. İşte Allah teala onların halini bu ayet-i kerime ile kınamıştır.
Ayetten anlaşıldığına göre Cenab-ı Hak diri diri gömenden değil de kızdan soruyor: “Hangi günahla öldürüldün?”Tekvir / 9. Bu soruyu öldürülen kıza sorması onu öldürenin hitaba layık olmadığını, hatta ondan ne derece korkunç bir şekilde öfkelendiğini ifade etmek içindir.

Azil, gizli öldürme olunca şekli ve yaratılışı ortaya çıkıp belli olmuş bir çocuğu düşürmenin ve yeni doğmuş yavruları yok etmenin gerek sebep olma gerekse doğrudan yapma itibariyle çocukları açıkça doğrudan veya sebep olarak öldürme mânâsında "Çocuklarınızı öldürmeyin" açık yasağının hükmü dahilinde haram bir cinayet olduğunu anlamak kolay olur.
Şurası çok dikkate değer bir husustur ki burada nefislerin eşleştirileceği bildirildikten sonra sorumluluk vakti hatırlatılırken çocukları diri diri toprağa gömmenin ve haksız yere kişileri öldürmenin sorumluluğundaki ağırlık anlatılmak üzere her şeyden evvel koruyucusu yok varsayılan o diri diri toprağa gömülen kızcağıza sorulan soru açıkça belirtilmiş ve bu sorunun evvela öldürene değil öldürülen suçsuz kıza sorulacağı anlatılarak "Diri diri toprağa gömülen kızcağıza, hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman" buyrulmuştur. Cinayetin sebebi doğrudan doğruya onu işleyene sorulmayıp da davacısı olan suçsuz kıza sorulması, o diri diri gömme işini yapan katilin vicdanını sızlatacak ve koruyucusuz gördüğü mazlumun karşısında mağlubiyetini duyuracak ve haksızlığını tam mânâsıyla tanıtarak Hakk'ın huzurunda hiç bir savunma yapamayacak şekilde öfke ve cezayı hak edeceğini anlatacak şiddetli bir uyarı ve taşlama vardır ki, buna tebkit= "susturma" denilir. Nitekim hıristiyanlar karşısında Hz. İsa'ya, "Ey İsa! Sen mi dedin o insanlara: Beni ve annemi Allah'ı bırakıp da ilâh edinin diye." (Maide: 5/116) şeklinde sorulması da hıristiyanlara bu kabilden bir taşlama ile susturma mânâsı taşır.

Bu ayetler Allah'ın (c.c) nefret ve gazabının ne kadar şiddetli olduğunu göstermektedir. Allah Teâlâ'nın bundan daha fazla nefret ve gazab gösterebileceği tasavvur edilemez adeta. Allah'ın (c.c.) gözü önünde, kız çocuklarını diri diri gömen anne ve babalar çok büyük bir nefret kazanmışlardır. Allah (c.c.) orada onlarla muhatap olmayacak ve 'Bu masum yavruyu niçin katlettiniz?' diye onlara soru bile sormayacaktır. Onlardan yüzçevirerek, o masum yavruya "senin ne kabahatin vardı ki, seni katlettiler?" diye soracaktır. İşte o zaman masum kız çocuğu uğradığı zulmü, yani anne ve babasının onu nasıl diri diri toprağa gömdüklerini anlatacaktır. Ayrıca bu iki ayette çok önemli iki konu, birkaç kelime ile açıklığa kavuşturulmuştur. Birincisi Araplar'a şu husus anlatılmak isteniyor: "Sizler öylesine sapıklık içindesiniz ki, kendi çocuğunuzu yine kendi ellerinizle diri diri toprağa gömüyor, bunca cehalet ve sapıklığınıza rağmen, Muhammed'in getirdiği hidayeti inkâr ederek ıslah olmayı dahi kabul etmiyorsunuz." İkincisi bu, ahiret ve hesap günü için çok açık bir delildir. Çünkü diri diri toprağa gömülen o çaresiz ve mazlum yavrunun, bu dünyada hiçbir hâmisi ve yardımcısı olmamış, ona insaf ve adalette bulunulmamıştır. Yani cahiliyye toplumu bu çirkin ve korkunç fiile seyirci kalmış, anne ve babası hiç utanmamış ve hiç olmazsa akrabaları dahi müdahalede bulunarak karşı çıkmamışlardır. Kısaca cahiliyye toplumu bu mücrimleri ne kınamış ne de onlara bir ceza vermiştir. Oysa Allah'ın (c.c) saltanatı içerisinde, bu kadar büyük bir zulme uğramış kimselerin haklarının yerini bulmaması mümkün müdür?





Bu Ayetten anlasilacagi gibi, tecavüze ugrayan kendini koruyamadigindan dolayi tecavüze ugrar. Bu kendini korumaktan aciz insanlara yapilan tecavüzler yeterince cezalandirilmiyor aynen kiz cocuklarini diri diri gömenlerin cezalandirilmadigi gibi.

Tecavüze ugrayanlarin hakkini elbette Rabbimiz Ahiret günü yüce adaletinle ortaya koyacaktir.

Tecavüz sadece vücuda verilen bir zarar ile kalmiyor, o kadar etkili bir sekilde ruhi bozukluklara sebeb oluyor, bazen ömür boyu sürebilecek aksakliklar, bazende intiharlara yol aciyor. Bu bir hür insana yapilabilecek en vahsi bir harekettir. Hic bir kimsenin hakki degildir baska bir insanin hakkini bu denli düzensiz bir sekilde gasp etmek. Baska bir anlamda TELEF etmek gibi bir sey, cünkü tecavüze ugrayan öldürülmüyor, ama hayati diri diri mahvediliyor.

Her devletin, kendi görüslerine göre dahi olsa, tecavüzün cezasi vardir. Hic bir ülkede tecavüz hos görülmez.

Tecavüzün Allah katinda cok büyük bir cezasinin olacagindan eminim. Iste bu dünyada, bilhassa Islam dünyasinda bir takim ahmaklar birbirlerine sorup dururlar zinanin cezasi dahi apacik belirtilmis iken neden tecavüzün cezasi bildirilmemistir diye, sanki Allah mesru görmüs gibilerinden. Allah cirkini emretmez. Bir hardal danesi kadar olsa da herseyden hesap sorulacak ise......

Ben de derim ki, tecavüzcüleri cezalandirmayi bilhassa Rabbimiz üstlenmistir. Bu ahlaksizlarin cekecekleri var DIN GÜNÜ. Bu dünyada cezalarinin karsiligini bulmamalari onlari sevindirmesin, keske bu dünyada cekseydik cezamizi diyecekler. Tevbe edebilirler bir ihtimal, acaba tecavüze ugrayan affedermi?

Itirazi olan veyahutta ilavelerde bulunmak isteyen Kardeslerimize acikir konu.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (4. March 2013)