Uzman Üye
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
|
"lahmelhınzır'' domuz eti
Biraz beynim sulandi, yazi uzun olunca bir kac kere okumasi zor geliyor, türkcem ve arapcam birbirlerini selamliyor  ikiside az
Anlasam da anlamasamda, bildigim sey domuz etinden ve domuzluktan severek uzak durdugumdur
Her bir tarafa sarkarim nedense, yoklamadigim site kalmiyor. Düsmani düsmanin silahiyla vurmak gerekir diye düsündügümden ateist, angostik midir nedir oralari da yokluyorum arada bir.
Sanirim siz kardeslerim icin kolaydir anlasilmasi asagidaki yazinin.
Halil Sergin'den alintidir.
http://www.teblig.net/index.php?topic=5956.0
BUNUN İÇİN ÖNCELİKLE 2/172`Yİ AÇALIM VE SON CÜMLESİ OLAN ''VEŞKURU LİLLAHİ İN KÜNTÜM İYYAHÜ TA'BUDUNE'' cümlesini , 16/114 ile misil yazılım cinsinden birbirine bağlayalım.
Şimdi , 2/172`de mealen şöyle bir anlam vardır ''size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin'' denilir ve 2/173`tede nelerin yenilmeyeceği yani TAYYİB olmayanlar açıklanır.
Bu meali manayı tek bir soruyla çökertmek mümkündür.
Dikkat edilirse yenilemeyecekler arasında çok afedersiniz bok yani dışkı zikredilmez.Yani dışkıda tayyibler arasına girmiş olur..! Eğer tayyibler arasına girmemiş olsaydı 2/173`te bununda ismi geçerdi.Keza yine 2/173`te , yılan , akrep , fare , solucan gibi isimini duyduğumuzda bizde tiksinti oluşturacak hayvanlardanda bahsedilmez.
Şimdi , burada domuz etinin haram kılındığından bahsedilir ama bunun Allah tarafından haram kılındığına dair delil yoktur yani bu ayet ''harremallahü'' (9/29,37) şeklinde yani Allah haram kılar şeklinde başlamaz yani bu haramiyette Allah lafsı kullanılmamıştır.O halde domuz eti nedir ? Kim ve nasıl haram kılıyor ?
LAHMELHINZIYR yani domuz etinin tanımı , DAVRANIŞ ŞEKLİ cinsinden yapılmıştır ancak birde bunun ORGANİK CİNSTEN olan tanımıda vardır.
Bunun için önce teknik altyapıyı oluşturalım ; Lütfen 2/173`ün son kısmını 6/145`in son kısmı ile bağlayınız ve 2/173`te geçen ''lahmelhınzıyr'' deyiminin 6/145`te ''lahme hınzıyrın'' şekline dönüşmüş haliyle işaret edilen teviller hükmüne girdiğini görünüz yani ''domuz eti'' denilen ve haram kılınan şey iki adet anlama sahip olacaktır.Bunlardan biri DAVRANIŞlarımıza diğeri ise SOFRAMIZA dahil olacaktır.
2/172`de anlatılan ''TAYYİB'' deyimi ''TEMİZ'' anlamında değildir.Eğer böyle anlaşılmak istenilirse 2/173 ve 16/115 ve 6/145`te yenilmesi yasaklananlar arasında yine çok afedersiniz insan DIŞKIsınında haram kılınması gerekirdi.O halde ''TAYYİB'' kavramını eğer ''TEMİZ'' diye anlamada ısrarcı olursanız , ya BOK denilen maddeyide TAYYİB olarak sayacaksınız yada TAYYİB denilen kavramın KURANİ-DUBUR manasını tespit edeceksiniz.İşte bu mana ; BİZZAT ALLAH TARAFINDAN haram kılındığı belirtilmemiş bir yiyeceğin yada içeceğin , yaşanılan toplum tarafından yada kişinin kendine has bünyesi tarafından kabul edilmemiş yada edilemeyen haline LAHME HINZIYRIN yani DOMUZ ETİ denilir..!
Misaller ;
1) Fare etini eğer yiyemiyorsak , bunun nedeni Allahın haram kılması değil , yaşadığımız çevre yada bünyemizin bunu haram kılmasındandır.Dolayısıyla fare etide lahme hınzıyrin hükmüne girer
2) Yine çok afedersiniz eğer bok yemiyorsak , bunu Allah bize haram kılmamıştır.Yaşadığımız çevre yada bünyemizin kaldıramaması dolayısıyla buda lahme hınzıyrin hükmüne girer.
Kimimiz bamyadan , kimimiz fasulyeden , kimimiz soğandan tiksinti duyupta yemediğimiz zaman , bunları bize Allah haram kılmaz , bunlarda ya bünyemiz yada yaşadığımız toplum yada aile tarafından haram kılınarak domuz eti hükmüne girerler.
O halde , DOMUZ ETİ derken sadece domuzun etinden bahsedilmez.İnsanın hayatında bu insan için TAYYİB olamamış yani kişinin bünyesinin o yada bu sebepten dolayı kaldıramayacağı her türlü yiyecek ve içecek kuranda ''DOMUZ ETİ'' hükmündedir.Buna bilinen manada domuz etide dahil olabilir.
Şimdi , filipinlerde müslüman birinin fare kızartması yada akrep , solucan , hamamböceği kızartması yediğini düşünün.İşte bu yiyecekler bu insanlar için TAYYİB hükmündedirler ama bizim için HABİYS`tirler yani pistirler..Allah 2/172`de bize rızık olarak verdiklerinden TAYYİB olanını yememizi ister.Buna göre filipinli muminin , yedikleri kendisi açısından tayyib iken bizim açımızdam ''lahme hınzıyrin'' yani domuz eti hükmündedir.
Şimdi , Almanyada bir almanın mumin olduğunu düşünün , bu adam domuz etiyle büyümüş yani domuz eti yemek bu insanın taki müslüman oluncaya kadar yaşantısında var..Bu kişi müslümanlığı seçerse , domuz eti yemeye devam edebilir..Çünkü domuz eti bu kişi için artık tayyib hükmündedir.Eğer siz , bu kişiye sığır yada deve yada koyun eti yedirmeye kalktığınızda ve bu kişiyede bunları yerken iğrenti geldiğinde , bu kişi için bu kez deve-sığır-koyun ve keçi eti DOMUZ ETİ hükmüne girecek ve ona haram kılınacaktır.Bunu sadece ET olarak düşünmeyin , içecek yada sebze olarakta vs vs.. düşünebilirsiniz.
Bizler şu anda bilinen manada DOMUZ ETİ yemiyoruz.Çünkü bize haram kılınmıştır.Yanlış anlamayın , bu haram kılınışı Allah yapmıyor..! Kültürümüzde olmadığı için tiksinti ile baktığımız için bize haram kılınmış oluyor.
2/173`ün ''İNNEMA'' deyimi ile başlaması , bu ayetteki haram kılınışı esnek hale getirir ve şartlara bağlar.Bu tespit İNNEMA deyiminin tanımında mevcuttur.Bundan dolayı Lahmelhınzıyr yada Lahme hınzıyrın yani DOMUZ ETİ , kişinin durumuna göre helal yada haram olabilmektedir..
“İNNEMA” deyiminin lisani anlamı ; yalnızca sadece demektir. Bu anlam eğer bu şekilde kullanılırsa ; 6/36 ile 8/21 çelişir. 8/21`de , 6/36`ya göre icabet için dinlemenin yeterli olmadığı , olamayacağı görülmektedir.
O halde ''İNNEMA'' deyiminden ne kastedilir ? ; Bir anlatımdan anlatılanı değilde , kendi anlamak istediğini anlamaya çalışma çabası yada bir anlatımın anlattığını anlatma değilde , kendi anlatmak istediğini anlatma çabasıdır. Bu ikinci kısmı Allah`ta yapar.. (Örnek ; İNNEMElmuminunu ihvetun.. gibi) 2/275`te “İNNEMELbey mislurriba” cümlesinde , Allahın anlattığı “bey” deyiminden , kişiler kendi anlamak istediklerini anlamaya çalışıyorlar yada çalışmışlar.. Allahın anlatmak istediği şeyi değil..!
Böylece İNNEMA değimi "RİBA" konumuzdaki gibi kullanılarak , haram yahut helalliği , ortamın şartına-durumuna göre belirleyecektir.
''Lahmelhınzıyr'' deyimine devam edelim ;
Bir muteşabih misil yazılım , hem tevil işaret edebildiği gibi hemde kendisi işaret edilen bir tevil hükmüne girebilir.Böyle oluncada mana değişebilecektir.Eğer 2/173`ü 16/115 ile birlikte düşünürseniz ''lahmelhınzıyr'' deyimi muteşabih misil yazılım içinde kalır.Böyle olunca bu deyimden hem haram olabilen bir davranış şekli ve hemde yiyecekler anlaşılır.Buna göre ''innema harreme aleykümülmeytete veddeme'' deyiminden , tamlamadan sonra gelen VELLİ ibare kuralı gereği , hem LEŞLERİN yenilmemesi-leş olunmaması gerektiği ifade edilirken hemde elindekini insanların hayrına olacak şekilde paylaşımcı olunmaması anlaşılacaktır.İşte , eğer bir insan paylaşımcı değilse , Allah katında LEŞ hükmüne girecektir.Yine bu misil yazılım içinde olan Lahmelhınzıyr deyimindende 2 adet anlam çıkacaktır.Bunlar hem hakka değilde güce talip olan insanların yada fikirlerin toplum içinde yada kişinin kendi davranışlarında yer edinme çabası ve hemde organik olarak kişinin kendi iç yapısına yada yaşadığı topluma göre iğrenti duyduğu yiyecekler ve içecekler anlaşılmalıdır..Yine bu ayette geçen ''ve ma uhille bihi liğayrillahi'' deyimi ise , hem bir işin yapılımı esnasında daha iyisini yada güzelini ortaya koyamayarak araya girme yada aksatma yada işi yarım bırakarak terketme anlaşılmalıdır.Bu deyim misil yazılım içinde sayılmaz.Çünkü 16/115`te bu deyimle ilgili harflerin yeri değişmiştir.Bunlar muteşabih misil yazılım hükmündedirler.Eğer 2/173`ü 16/115 ile değilde 6/145 ile misil yazılım türünden muteşabihleştirirseniz , bu durumda işin içine Muhammedte gireceği için , bunlara yada bu tür insanlara Allah için katlanılması (ala taamin yat'amehu) gündem edilecektir.Lahmelhınzıyr haramdır.Ancak bu tür kişileri , içinde bulunduğun Muhammedi ortamda bilmene rağmen yine temkinli davranmalısın , hem onları kovmamalısın ama aynı zamandada bunlara insiyatif yada sorumluluk vermemelisin.Yine Muhammedi bir ortamda , eğer sana iğrenç olarak gördüğün bir yiyecek veya içecek getirildiğinde , hem bunu reddetmemelisin ama aynı zamanda bununlada karnını doyurmak isteyerek bu konudada bu yiyeceğe tam bir insiyatif yada sorumluluk vermemelisin.İçinde bulunduğun Muhammedi ortamda , herkese göre normal ama sana göre iğrenç gelebilen ve Allahında hakkında ayet indirmediği söz , davranış , yiyecek yada içeceklerle muhatab olursan , bunlara Allah rızası için katlanman seni 6/145`in muhatabı yapacaktır.
Misal ; din kardeşinin çorabı kokuyor , ağzı kokuyor , dişini fırçalamıyor , yemekten sonra geğiriyor , gaz yapıyor her tarafı kokutuyor..Bunların hepsi , onun kendi yaşadığı çevrede normal karşılanılan unsurlar olabilir ama bunlar seni çılgına çeviriyorsa , bu durumda bunları , içinde bulunduğun Muhammedi amelin ulviliğine istinaden hazmetmelisin.İşte bu konuda göstereceğin fedakarlık seni 6/145`te Muhammed ile buluşturur ama ihsan ameli bittiğinde bu din kardeşlerine kendi özel hayatında insiyatif yada sorumluluk vermeyebilirsin yani fazla muhatab olmak istemeyebilirsin.Bu senin abin , annen , baban veya kardeşinde olabilir.İşte , bir muminin bunlara kısa süreliğine eğer yiyecek yada içecekse KISMİ olarak teveccüh etmesi ve eğer davranış yada söz ise kimseyi kırmadan , kimseye duyurmadan kendi içinden ''ayyy ne kadar iğrençler , adeta kokuyorlar'' şeklinde serzenişte bulunmasına ''femeniddurra gayre bağın vela adin'' denilir.Tabiki bu durumda Rabbe seni bağışlayacaktır “Feinne rabbeke gafurun rahiymün” 6/145-2/173..Bu ayetlerdende anlıyoruz ki Muhammedi bir amel söz konusu olduğunda muminler , birbirlerine katlanılması zor olsa dahi , idare etmeliler ve aşağılamamalılar.Ancak kendi içinden tabii olarak her insan bağy ve düşmanlığa dönüştürmemek kaydıyla söylenebilirki buda tabiidir..Ancak ihsan ameli bittikten sonra her insan , kendi frekansına uygun insanlarla birlikte olmak isteyecektir ki buda tabiidir.
Rabbimiz kendi rızası için birbirimize dayanma katlanma gücü versin..Çünkü her birimiz farklı kültürlerin çocuklarıyız..
|