Konu: Tevbe-103.
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16. March 2013, 10:39 AM   #1
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Tevbe-103.

Allah'ın kulları ile haberleşme frekansı nedir? başlıklı, DUA/Dua bölümündeki ( http://www.hanifler.com/showthread.php?t=3198&page=2) yazımızda şöyle demiştik:''Tevbe 103. ayete gelince; ayrı bir başlığa taşımak gerekiyor. Herhalde sitemizin ''Nüzul sırasına göre necm necm Kur'an meali'' bölümünün Tevbe suresinde konu başlatılmalı, ve şöyle başlatılmalı: '' Mealler ile Peygamber'e istettirilen sadaka'' acaba pazarlığa tâbi idi mi? Şimdi durum ne?'' Allah'ın ''göç etseydiniz ya'' deyişine göre islama girmek ve islam ülkesinde yaşamayı istemek ''ayak bastı parası''na mı tâbi? ''Sadaka'' diye ifade edilen bir ''haraca'' mı tâbi?
O zaman Isra-24'ü ne yapacağız.
Tevbe Suresinde buluşmak üzere."

Evet benim bu ayet hakkındaki düşüncelerim şöyle. Siz ne dersiniz?

''Kur'an'da anlatılan İslâm ekonomik ve sosyal yaşamına esaslı bir göz attığımızda bu yaşamın esasının ''Beyt'' diye adlandırılan Musevilerde Havra, Hristiyanlarda Manastır, Müslümanlarda Mescid olduğunu teşhis ederiz. Buralardaki ekonomik ve sosyal hayatın ''haram/harim=dışarıya kapalı ve her üretilen ve elde edilende iştirak halinde ortak'' olunması bu yaşamın özelliğini teşkil eder.Bu yaşama ''Beyt yaşamı'', bu tür hayatı yaşayanlara da ''Beyt ehli=Ehl'i Beyt'' denilir. Buradaki yaşam bir organizasyon ve disiplin gerektirdiğinden her üyenin de belirli bir görevi vardır yani iş bölümü gereklidir. Bu işlerde görev almaya da ''vazife'', ''vazife almak'' denilir ve bu vacip, farzdır ki bu da ''İbrahim Makamından yer edinmek''tir. Bu tür ekonomik ve sosyal yaşama ''cem, cami, cemaiyyun, veya kariye,komün yani kollektivizm-komünizm yaşamı '' denmektedir ki Bakara-58. ayette de buna dokunulmaktadır

Bu yaşamda üretilen her şeyin, her birim ve her nesnenin mülkiyeti üreten kişi veya gurubun veya ürettiren bir kişinin veya gurubun değil, o toplumu meydana getiren kadın-erkek, çocuk-yaşlı, çalışan-çalışamıyan ....vs her bir ferdin eşit ve vazgeçilmez, devredilmez(iştirak halinde) ortaklığına aittir. Çünkü mülk Allah'ındır ve Allah ihtiyaç sahibi olmadığından, bundan(bunun mülkünden değil, kullanılmasından) kulları lehine feragat etmiştir. Burada üretilenden her fert ihtiyacı kadar nemalanır. Bu nemalanmanın ölçüsü de ''mizanda vezin''dir. Bu nemaya ''maaş'' veya ''istihkak'' denilir. Kişiler ürettikleri değerden aldıkları istihkaklarından arta kalan fazlalığı da üyesi bulunduğu mescid, havra, manastırın tüzel kişiliğine terk ederler ki bu terk edilen ekonomik değere de ''sadaka'' denilir. Bu ''sadaka'', ''beyt'in ekonomik yaşamına dahil olmuş serbest meslek erbabının verdiği ''zekâtın'' karşılığıdır. ''Salat-ı ikâme; zekâtı ita'' ifadesinin ekonomik ve sosyal anlamı, anlattığımız bu iki tür ödemenin birleşmesinden(yaşam şeklinin birleşiminden) çıkan ''kollektivizm''dir.

İşte Tevbe 103. ayet ile Peygamber'e/topluma/devlete verilen mesaj da islam toplumuna katılmış veya katılacak evsiz, barksız, parasız,pulsuz, çulsuzları ''beyt=mescid'' yaşamına, kollektif ekonomik ve sosyal yaşamına dahil et, onları Allah'ın gösterdiği yolda, devlette, beytte vs... iş ve aş sahibi yap, ve onlara mizanda vezine uygun bir istihkak ver ve istihkakından artan kısmını da devlete gelir, sadaka yaz demektir ''onların mallarından sadaka almak''.

Maalesef islâm ekonomik ve sosyal yaşamını anlayamamış, kapitalizmde kalmış mealciler peygamberimizi de kapitalist sistemlerde yaşam bulan dilenci seviyesine düşürmüş, ''Sadaka''yı da gönülden ne koparsa dilenciye verilen para seviyesine indirmiş, verene de peşinden Peygamber'e dua ettirmiştir ve de buna bir de kulp takmıştır: devletin giderlerini karşılama falan feşmekan.

Bir de şu var. Herkes ağız birliği etmişçesine, duanın manasını bile bilmeden salat eden Peygamber'e namaz kıldıramadıklarından dua ettiriyorlar; yalnış meallendirmelerini aklamak için ayeti bozuyorlar.
Orada Peygamber ''salat'' ediyor!......., ''salat''!.....
Kullanılan ifade de "SALLİ aleyhim inne SALÂTeke lehüm''dür.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (18. April 2016 Saat 07:40 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla