Alıntı:
merdem Nickli Üyeden Alıntı
Gelelim tekrardan yildirim carpmasina, o yildirimlar beynini kullanamayan, 73 firkaya ayrilan ve her birinin kendi firkasiyla övünen dangalaklarin beynine carpsin. Yüce Allah Celle ve Celaluhu gercek yildirimlar ile onlari helak etmeden evvel akillanip belki tevbe eder, Yaradan'in dogru yoluna yönelirler hic bir seyi, hic kimseyi Rabb'lerine sirk kosmadan.[/b]
Hizimi alamadim inanki Kardesim.
Selam ve dua ile.
|
Selam Merdem Kardeşim;
Kelimeler zihnimize ulaştığında bir elektriklenme olur ve buna bir karşılık mana oluştururuz. Bu manalandırmayı şekillendiren yaşamda içinde bulunduğumuz ortam, toplum, geçmişimizdir. Bunlar bize, öğretilir, bu öğreti ne kadar detaylandırıldıysa o kadarını görürüz. Atalarımızın anlayışı bizi şekillendiren en önemli etkendir. Düşünürken geçmiş anlayışın bize empoze ettiklerinden sıyrılamıyoruz. Yani bizi saran bir perde var, bu anlayışlar bizi bağladığı(mühürlediği) için düşünemiyoruz. Düşündüğümüzü zannettiklerimizde başkalarının lafını, sözünü tekrarlamak veya bir kitapta anlatılanları sözlü tekrarlardır, buna Kuranda yazılanlarda dahildir. İşin özünü anlamadıktan sonra bu tekrarlar bizi bir düşünceye, akla ulaştırmaz.
İşin özüne inmeye çalışmak gereklidir. Bu süreçte bir yaşam boyu devam edecektir. Kuranda yazan kelimeleri tekrarlamak kolaydır, zor olan orda anlatılan kıssadan pay alabilmek, öğüdü yere düşürmemek, hayatımıza katmaktır.
Bu yıldırım çarpması da insanları uykudan uyandırır, ölü beyinleri diriltir.
Dünyada söz sahibi olabilmek için öncelikle İNSANı ortaya çıkarmak gereklidir. Her toplum kendi ektiğini biçer, Allah çalışanı, düşüneni destekler, yaşam kimsenin hakkını yemez. Bizim gibi toplumlarda geçmişten beri yaşama attığımız tohumlardan çıkanları yiyoruz. Geçmişin mirası bunlar, başka toplumları eleştirmek, onları kötülemek bize bir şey kazandırmaz, Allah kimseye zulmetmez, kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Bizim yüklendiklerimiz geçmişin mirası, Allah bize hak etmediğimiz halde beden vermiş, el vermiş, görelim diye göz vermiş, gördüklerimizi konuşalım diye ağız vermiş, konuştuklarımızı duyalımda dengeye gelelim diye kulak vermiştir. Dahası akletme ve düşünebilme yetisi vermiştir. Şimdi bu kadar lutuf var, hak etmeden kazanmışız bunları. Bahçemize bakmazsak, toprağımızı işlemezsek, suyunu vermezsek; ürün alabilir miyiz? Allah bu kadar nimet vermiş, Allah her şeyi de ölçüye göre yaratmış. Ne kadar mücadele edersek, yaşam bize o kadar hayat verir. Mücadele etmezsek, bahçe çoraklaşır, çöle dönüşür, zıkkıma talip oluruz.
İslam adı altında sahip olduğumuz tüm değerleri bize bırakılan mirası sorgulamalıyız. Atalardan gelen anlayışlarımızı teraziye çıkarmalıyız. Yoksa virüsleri temizlemeden, şuana kadar akıl zannettiklerimizin akıl olmadığını kavramadan, düşünmenin düşüncenin ne olup olmadığını anlamadan, nasıl çalıştırılacaklarını öğrenmeden, idrak etmeden, hayalin, duyguların ne olduklarını bilmeden, dünya gerçeklerini görmeden, kelam ve kelimeleri özünü anlamadan, değerleri ve insani meziyetleri ortaya çıkarıp yaşama sunmadan, toplum olarak kurtuluşa ermemiz mümkün değildir.
Aklın yolu birdir.