Beni bir kez aldatırsan sana yazıklar olsun, Beni iki kez aldatırsan bana yazıklar olsun (Sun Tzu)
Koyunlara hayal verin, gerisini koyverin.
Yayılırlar, yerler içerler, güdülürler.
Bu dünyada cenneti inşa derdi olmayana diğer dünya da cennet verilir mi?
Adam dünyada yiyecek içecek, karın şişirecek, fakire ekmek atacak, bonus sevap hesabını el,el sub,sub diye dolduracak ...
Dümyada bir değer üereteyecek üreteni yaftalayacak ve hoooooop cennette sözde kerhaneye gidecek .... Bu masallara koyunlar inanır.
Müslümanın düsturu
(BAKARA suresi 104. ayet) Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır.
Kuran’ın ‘’davarlaşmayın’’ uyarısına kulak asmayan milletimiz; dini şekilsel olarak gören bu kimselerin ‘’takva gösterisini’’, toplumsal statü belirleyici bir kıstas haline getirmiş, dolayısı ile aldatılmışlardır.
(FATIR suresi 5. ayet) Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, sizi sakın Allah ile aldatmasın.
http://dersvekuran.blogcu.com/raina-...deyin/10943198
Beni bir kez aldatırsan sana yazıklar olsun, Beni iki kez aldatırsan bana yazıklar olsun (Sun Tzu)
Ortaçağ, günümüzde yaşanmakta olan hadiselerin ‘’pratik düzlemde denendiği’’, ve başarılı olduğu bir süreç idi. Dolayısı ile tekerrürden ibaret olan bu yaşanmışlığı iyi analiz edebilmemiz gereklidir.
Din-Sermaye ilişkisi ortasında sömürülen halkın içine düştüğü elim durumun genel adıdır ortaçağ. Nitelikli bir soygun sürecidir.
Sanayi Devrimi sonrası gelişen süreçte, hayata aktif müdahaleleri ile bilinen kilise; genel olarak sermayenin yanında yer almış, halka cennetten arsa satma sapkınlığına kadar, birçok yola başvurmuş, öncesindeki haçlı seferleri de dahil olmak üzere; ‘’eski feodal kralların’’ çıkarları için dini bir araç olarak kullanmışlardır.
Bu, uzun ölçekli bir yozlaşma sürecine dayanan ‘’mistik bir devrim’’ ile gelişmiştir. İznik konferansında yakılan İncillerin çoğunun ‘’halk çıkarlarına hizmet eden’’ buyruklar içerdiği düşünülürse, geriye kalan söylemin genel olarak ‘’Emek-Sermaye dengesine’’ müdahale etmediğini görmek mümkündür.
Çünkü ‘’Kapitalizm’’, genel olarak ‘’yozlaştırdığı düşünsel akımları, kendi arzularına göre programlama’’ mesleğini din edinmiştir.
Bu süreci en iyi özetleyen, engizisyon kahrı çekmiş İtalyan düşünür Giordano Bruno şöyle bir ifade ile meseleyi özetlemiştir; Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzünde iyi insanları kullanır, kötü insanlar ise iradesini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanır…
(TEVBE suresi 34. ayet) Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden (/hocaefendilerden) birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıka basa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler. Altını ve gümüşü depolayıp da onları Allah yolunda harcamayanlara korkunç bir azap muştula.
TÜRKİYE VE ORTAÇAĞ
(BAKARA suresi 104. ayet) Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır.
Raiyye, kelime olarak ‘’davar sürüsü’’ demektir. Kuran; bizzat toplumun bu yönde bir tavır içerisinde olması gerektiğini belirtirken, öte yandan ‘’davarlaşan’’lara ‘’kafirlik ile itham etmektedir.’’
Çünkü, ayetin birinci cümlesindeki ifade neden, son cümle sonuçtur.
Davarlık, Kuran’ın dinine göre küfürdür!
Türkiye’de Allah ile aldatanların iktidarı hüküm sürmekte, onların ürettiği ‘’davar sürüsü’’ hakim olma noktasına gelmektedir. Bu; Kuran dışı dinciliğin ve Ortaçağ müptezelliğinin ürünüdür.
Toplumsal meseleleri incelerken, takva’yı kıstas edinme gibi bir hastalığa nail olanların ürettiği bu hastalıklı toplum yapısı, bizzat Kuran’ın dini ile çelişmektedir.
Çünkü Kuran’a göre, bir kişi tercihlerini‘’ehliyete göre yapmalıdır’’.
(NİSA suresi 58. ayet) Şu bir gerçek ki, Allah size emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel öğüt veriyor. Allah Semî'dir, çok iyi duyar; Basîr'dir, çok iyi görür
Süreci analiz etmek noktasında şunları söyleyerek başlamak gerekir; Kuran’da beyan edilen din, ister inanılsın, ister inanılmasın; mülkiyet ve sermaye eksenlidir. (bu nasıl RASUL ki çarşılarda dolaşıyor : furkan 7) Yani, sermaye ve mülkiyet karşıtı; eşitlikçi ve paylaşımcı bir akıl yoludur.
FİRAVUN İŞBİRLİKÇİLERİ
Türkiye’de faaliyet yürüten bazı cemaatler, bugün ‘’liberallerin, PKK’nın, Amerika’nın’’ ortak diline entegre olmuş durumda.
Bunların ardından yürüyenler ise, onları yarattığı şekil bataklığına gömülmüş; dini şekillere bağımlı bir kurum olarak görmekte…
Kuran’ın ‘’davarlaşmayın’’ uyarısına kulak asmayan milletimiz; dini şekilsel olarak gören bu kimselerin ‘’takva gösterisini’’, toplumsal statü belirleyici bir kıstas haline getirmiş, dolayısı ile aldatılmışlardır.
(FATIR suresi 5. ayet) Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, sizi sakın Allah ile aldatmasın.