KUR’ÂN‘A GÖRE OLAY:
Yukarıdaki rivâyetlere göre olay, Mekke halkının mucize görmek istemesi üzerine gerçekleşmiştir. Ne var ki, ay’ın ikiye bölünmesi olayının müşriklerin mucize isteklerine verilmiş bir cevap olduğunu söylemek, Kur’ân âyetlerinin apaçık anlamlarına ters düşmektedir. Diğer taraftan Peygamberimizin böyle bir mucize gerçekleştirdiğini söylemek, Allah’ın son peygamberi için belirlediği görevin “sadece tebliğ” olduğunu bildiren âyetlerle çelişmektedir.
Yani, rahmeti gereği Rabbimizin somut mucize vermek istemediğini bildiren Kur’ân âyetleri, bu iddianın apaçık bir yalan olduğunu âdeta iftiracıların suratlarına vurmaktadır:
Ve Bizi, âyetleri [mucizeleri] göndermekten ancak öncekilerin onları yalanlamış olmaları alıkoydu. Ve Semûd’a, açık, gözle görülebilir biçimde o dişi deveyi vermiştik de onunla zulmetmişlerdi. Ve Biz, o mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz. (İsrâ/59)
Bilakis onlar, “Bunlar karmakarışık düşlerdir; yok yok, onu kendisi uydurdu; yok yok, o bir şâirdir. Hadi öyleyse, öncekilerin gönderildiği gibi bize bir mucize getirsin!” dediler. Onlardan önce yok ettiğimiz hiçbir karye [memleket] iman etmemişti. Şimdi bunlar mı iman edecekler? (Enbiyâ/5-6)
Hakkı YILMAZ