Sayın Akçay.
Yazımın sondan evvelki, "Aaah...ah" diye başlayan paragrafını görmediniz mi? Bakın orada ne demişim: ("Ve "Aaah....ah! Ben ne yapmışım da bu güne kadar müslüman değilmişim (veya ben ne biçim müslüman mışım)!" deyip de birden içinden kopup da geliveren bir şevkle "Bundan böyle Kur'an'daki islamın müslümanı olmaya and içerim" mi diyor.) demiş ve şöyle devam etmişim:"Bu söyledikleriniz .....yapsa olmuyor mu?" diyerek sizin söylediğinize aynen vurgu yapmışım.
Mescidi'l haram, bizatihi okul değil, hac esnasında tetkik edilmesi gerekli orada yaşayan kendileriyle anlaşma yapılan müşrik bilahere müslüman olmuş himaye altındaki bir grubun yaşam biçimidir/Allah'ın Müslümanlara empoze etmek istediği yaşam biçimidir. Nuh Peygamberden beri bütün peygamberlerin topluma empoze etmeye çalıştığı ekonomik ve sosyal yönlerden kolektif bir yaşam biçimidir. Nuh ve İbrahim Peygamberlerin "beyt" dediği, Yahudilerde savma/havra", Hristiyanlarda "manastır", Müslüman kesimde de "mescid'il haram" denilen yaşam biçimleridir. Hepsinin ortak ismi "Beyt"tir.
Yazınızın son iki paragrafı da "artık" eleştiriyi veya ayrı fikirde olmayı kabul edemeyip, ithamlara yöneldiğinizi gösteriyor.
Bir soru.
Bir zamanlar insanların "tek ümmet" olmasından ne anlıyorsunuz ve Adem'in kovulmadan evvelki içinde yaşadığı topluma acaba peygamber gönderilmiş miydi? Yoksa Adem kuvulduktan sonra mı kovulanlara peygamber gönderildi? Ben cevap istemiyorum, sizde kalsın. Sorduğunuz soruya belki bir nebze yardımı dokunur.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Konu galipyetkin tarafından (8. June 2021 Saat 08:57 PM ) değiştirilmiştir.
Sebep: "
|