Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27. November 2013, 07:11 PM   #11
khaos
Uzman Üye
 
khaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: earth
Mesajlar: 433
Tesekkür: 229
167 Mesajina 302 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
khaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud ofkhaos has much to be proud of
Standart

Alıntı:
mustafabey Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam khaos kardeşim;

Toplumun genel anlayışında bir ilerleme sağlanması, düşünce bazında bir kademe ilerleme sağlanması için bile çok uzun zaman ve tecrübeler yaşanması gerekiyor.

İnsanın beyninin gelişmesi, bazı şeyleri algılayacak düzeye gelmesi, toplumun genelinin bu seviyeye yükselmesi, düşünsel olarak evrim geçirmesi sancılı oluyor.

Bu bir şeyi kabul etme, inanma veya inanmama meselesi değil, insan beyninin akıl seviyesinin anlatılan olayı, olguyu anlayacak, kabul edecek, benimseyecek olgunluğa ulaşması ile alakalı olan bir durum olduğunu düşünüyorum.

Peygamberin halini düşünün; peygamberlik vasfını kazandığında belli bir bilgi birikimine sahip dini anlamış , insanlara tebliğ edecek ama karşısındaki insanlara bildiklerini nasıl izah edecek, akıl seviyesi ve düşünme kabiliyetleri yetersiz olan insanlara bir şeyi anlatmak ve onları anlayacağı seviyeye konuyu indirgeyerek insanların anlamasını sağlamak çok zor bir iş, karşısında bir kişi, iki kişi değil binlerce yüzbinlerce insan var, anlatsa zaten algılayamayacaklar.

Anladığım kadarıyla topluma gelen resuller toplumun eski din algısını çok iyi biliyorlar ve eski harabe dini onarmakla işe başlıyorlar, eski din anlayışının şekilleri ritüelleri bir ölçüde kalıyor ama içerik değiştiriliyor. Mesala namazın içerisinde kurandan sureler okunması sağlanarak, kuranın öğretilmesi insanların hatırında kalmasının sağlanması gibi.

Eski pagan dinler ve putperest dediğimiz dinler olmasa semavi dinler ortaya çıkamazdı, işin bu yönüde var, hepsi Allahın işi. Bir süreç zarfında insanlık oluşuyor, Adem yaratılıyor, dini anlayış gelişiyor.

Yapılan binlerce yanlış uygulama bir doğruyu ortaya çıkarmak için geçen süredir. Aradan 1500 yıl geçti ama hala toplum olarak haccın, kabenin, hacerül esved taşının, kurbanın, zemzemin ne olduğunu anlayamadık. Onlar birer sembol, aslı nedir ulaşamadık, yanlış anlamalar devam ettirilen anlaşılmayan uygulamalar belli bir sürenin sonunda elbette ki işin doğrusunu ortaya çıkaracaktır.

Şimdi bu semboller Allahın mı sembolü yoksa resullerin bıraktığı semboller mi onu dahi anlayamadık.

İnsan eliyle yapılan hiçbir şey Allahın sembolü olamaz. İnsan eliyle yapılanlar din adı altında bırakılanlar resullerin sembolleridir.

Allahın konuşması yaratmasıdır, bizim okumamız olmadığı için Allah bize şah damarımızdan yakın olmasına rağmen anlayamıyoruz. Resullerin bizden farkı onların okumasının olması.

Mesela Allahın evi denilen yer neresi Kabe mi?, kabe Allah yapımı olan bir şeymi yoksa insan eliyle yapılan bir şey mi? Tabiki insan yapımı, resullerin bıraktığı semboldür. Allahın gerçekte evi sembolü, ona ibadet edilen yer, onun hatırlandığı hac edilen, temiz tutulması gereken Allahın yarattığı yer neresi? Biz bu işleri nerde yapıyoruz kendi BEDENimizde, arabistana seyahat turistik bir gezidir, aslını yapmak için ise uzağa değil kendimize bakmamız gerekiyor. Kara örtülü Kabe, aydınlanması gereken yer neresi?

mustafa bey kardeşim,
yazınızı okudum herkesin düşünemeyeceği farklı bir bakış açısı getirmişsiniz.Ve olayı farklı yerden çok güzel yakalamışsınız.ama sanırım aynı zamanda büyük bir tartışmanın da fitilini ateşleyeceksiniz.özür diliyorum yorumunuzla ilgili uzun uza diye sorularımı vakit darlığı yüzünden sonraya saklıyorum.ama yazdıklarınızın ışığında aklıma hemen şu ayet geldi

İSRÂ - 81
Ve de ki: "Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti. Bâtıl, yok olmaya zaten mahkûmdu."

peki yazdıklarınıza bakarak söylüyorum bu ayeti ne yapacaz.
__________________
(FOR RAVEN)
khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla