Sayın Hasan Akçay ara verdi herhalde. Ben de bu aradan faydalanıp ana konuyu aydınlatmaya yardım edecek herkese yönelik bir soru sorayım.
Sayın Hasan Akçay'ın açıklamalarına göre (diğer müfessirleri bu konuda kaale bile almıyorum), Peygamber'e şu kadınlar helâl kılınmıştır (yani iltimas mı geçilmiştir):
a)mehir ödeyerek edindiği,
b)O'na nikâhlı oldukları için,
1-Kendilerine mehir vererek edindiği eşlerin
2-Allah'ın sana savaşta verdiklerinden senin yeminin kimlere sahipse onlar (eğer evli ise ve çoluk çocuğuna dönmek istiyorsa ve esirlerin iade edilmesi kuralına rağmen mi?)
3-Akrabalarının seninle göç eden kızları.
4-nebinin de nikâhına almayı istemesi şartıyla kendisini nebiye hibe eden kadın.
Sayın Hasan Akçay benim anladığıma göre diyor ki:
"Helâl kadın(yani karı)
nikâh ile
edinilendir."
Nebiyle göç eden akraba kızları da diğer kadınlar gibi(itirazsız) O'na "mehirleri kaç kuruşsa verilmek şartıyla (beygamberin iradesiyle-metazori-) helâl idiler (yani karı idiler).
Yani "ana bir, bacı iki; gerisine ......... düüüüt; katar gibi peş peşe diz, bağla kervanın develeri gibi."
Ve "ahzab-52'den sonra ise asla eş üstüne eş (yani karı) almadı."
Hani Allah'ın adetinde ve sünnetinde bir değişiklik yoktu?......... Ahzab-52'yi indirene kadar mı?
Hani " çok eşlilik zulümdü ve Allah zulmetmezdi; Allah âdildi......... Ahzab-52'ye kadar zalim; ahzab-52'den sonra mı adil oldu?
Burada bir çarpıklık yok mu? Böyle çevirilerle biz Allah'a zulmetmiyor muyuz?
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Konu galipyetkin tarafından (10. April 2014 Saat 06:57 PM ) değiştirilmiştir.
|