Yazarak düsünmek
istiyorum.
Nisâ 3 (Hakki Yilmaz):
Ve eğer ki yetimleriniz konusunda hakkaniyetsizlikten korktuysanız; o takdirde sizin için hoş olan, o kadınlardan (yetimlerin kadınlarından) ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâhlayın. Şâyet o takdirde de adaleti gözetemeyeceğinizden korktuysanız, bir tanesini ya da yeminlerinizin sahip olduğunu nikâhlayın. Bu, hakksızlığa sapmamanız için en uygunudur.
*
Sizin için hos olan ifadesi yanlis olsa gerek çünkü evlenmek burda, sanki yalnizca
siz denen erkegi ilgilendirirmis gibi, kadini DISLIYOR.
Es almak sanki manavdan karpuz almaktir. Tik tik tik... "I-IH bu hosuma gitmedi, almiyorum." Pat pat pat... "HAH bu hosuma gitti, aliyorum."
Kadinlar karpuz degildir. Hoslanma duygusuna siz nasil sahipseniz onlar da sahiptir. "Ben sizden hoslanmadim" deyip sizi reddediverirler. Ne yapacaksiniz?
Dogrusu
sizin için temiz kilinan olabilir. O kadinlar "Bir babalik daha yapip beni evlendir!" diyerek evlen
dirme yolunu size açiveriyor,
temizliyor, kisacasi kendilerini evlendirme konusunda size yetki
veriyorlar.
Ayet 4'te ayni kökten gelen TIBNE var, ki bütün meallerde mal bagislamak, mal birakmak, mal
vermek diye tercüme edilmis.
Zaten ayet 3'te geçen "mâ
tâbe lekum"daki
tâbe ayet 2'de geçen "habîs"in zit anlamlisi olan "tayyib"den geliyor yani TÂBE
temiz demek.
lâ tebbeddelûl habîse bit
tayyib -
temizi pisle degistirmeyin.
Bu,
"fe
nki
hû"daki harekesiz "nkh"yi dogru anlamak açisindan önemli. NKH nikahlayin demek.
Soru su:
(1)Onlari, eger hosunuza giderlerse,
kendinize mi nikahlayacaksiniz ya da
... onlarin herbirini, hoslanip evet dedigi,
talibine mi?
(2)O kadinlar kim?
*
yetimlerin kadınlarından ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder...
Keske bu da daha açik ifade edilseydi. Yani kimdir o kadinlar; yetimlerinizin analari mi ya da yetim
elerinizin bedenen ve zihnen rüste erip (4:6) KADIN olanlari mi?
*
ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder...
Bunlar paylastirma sayilari olup o kadinlarin ikisini birden, üçünü birden, dördünü birden anlamindadir. Sayin Hakki Yilmaz da açikliyor bunu.
Ayrica bkz Dücane Cundioglu'nun burada dört kadina kadar denip SINIR mi getirildigi ya da SINIRSIZ tesvik mi ifade edildigine dair açiklamasi.
http://yenisafak.com.tr/arsiv/2003/e...cundioglu.html
"İkişer, üçer, dörder" (mesnâ ve sülâse ve rubaa) deyişi 'sınırlama' (dörde kadar) anlamı içermez; tahdid ve tahsis değil bilakis teşvik ifade eder. Arapça'da "dörde kadar" demenin daha sarih yolları vardır ve açıklık gerektiren hukuk alanında böylesine kapalı bir ifadenin kullanımının ma'kul bir gerekçesi gösterilemez.
Bir diğer kullanım Fâtır 1'de geçmektedir ki bütün yorumcular orada bu deyişin çokluk ifade ettiğinde birleşmişlerdir.
Bununla ilgili
sorular:
Hangi babayigit
örnegin üç kadinla birden, üç kadinla bir arada, üç kadinla ayni anda
evlenip gerdege girebilir?
Kaldi ki bir erkegin ÇOK kadinla ayni anda evlenip gerdege girmesi AHLAK DISIDIR. Allah ahlaksizligi onaylar mi ki o kadinlar yetimler degil YETIMLERIN ANALARI olsalar dahi "Onlarin örnegin üçünü birden, üçünü bir arada, üçünü ayni anda
kendinize nikahlayin!" desin?
Ya da Allah evlendirme görevini hâmiler, veliler arasinda paylastirip "O kadinlari ikiser ikiser, üçer üçer, dörder dörder, beser beser, altisar altisar... evlen
dirin; her birini kendi sevdigi TALIBINE verin!" mi diyor?