Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15. January 2009, 12:50 AM   #32
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.017
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

ALLAH İLE ALDATMANIN KÜRESEL-EMPERYALİST TEZGAHLARI
Müslümanı Allah ile aldatmayı esas almış emperyalist oyunun üç tarihsel tezgahına tanık olmaktayız:
1. Alman tezgahı (1. Dünya Harbi’ne sokma oyunu),
2. AB tezgahı (Avrupa Birliği’ne üyelik oyunu),
3. ABD tezgahı (Ilımlı İslam ve Yeni Osmanlıcılık modeli diyerek çökertme oyunu).
Müslümanı Allah ile aldatmanın Alman tezgahı, Almanya’nın, kendisini, çöküş sürecinin en ağır sancılarını yaşayan Osmanlı İmparatorluğu ve ona bağlı milyonlarca Müslüman kitlenin kurtarıcısı olarak propaganda etmesiyle başladı. Esasında Almanların bu siyasetlerle ulaşmak istedikleri iki ana hedef vardı:
1. İngilizlerin kumandası altındaki Müslüman sömürgeleri, ‘Müslümanların esas koruyucusu’ Almanya’nın yanına çekmek için İngiltere’ye karşı kışkırtıp İngiliz egemenliğini Almanlar lehine sarsmak,
2. Artmakta olan ve artması için sürekli teşvik edilen Alman nüfusu, bereketli Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yeni yerler açmak.
Osmanlı ordusunun, Prusyalı subaylarca eğitilmesiyle işe başlanır. Bunu, silâh ticareti, demiryolu imtiyazları (Bağdat Demiryolu gibi) izler. Alman malları, Osmanlı pazarında diğer emperyalist ülke mallarını piyasadan sürer.
Almanların Yakın Doğu’daki en büyük başarılarından biri de Osmanlı ordusunu, Alman emperyalizminin vurucu güçlerinden biri haline getirmeleridir.
1914 yılına gelindiğinde, bizzat Almanların bile, başlattıkları Birinci Dünya Harbi’ni kaybetmek üzere oldukları ortaya çıktığı bir sırada, yine Allah ile aldatma tezgahı çalıştırılarak Osmanlı Padişahı ve Halife olan, V. Mehmet Reşat’a, Almanlar lehine ‘Cihad-ı Mukaddes’ veya ‘Cihad-ı Ekber’ ilan ettirildi ve şeyhülislam tarafından askerlere okundu. Fetvayı dinleyen Osmanlı askerleri, ‘Hacı Wilhelm’in yaptırdığı Alman Çeşmesi’nden su içip ‘Hacı İmparator’a dua ettikten sonra, Alman emperyalizmi uğruna Ruslarla savaşıp ölmek üzere, Sarıkamış cephesine doğru yol aldılar. Ve 90 bini aşkını Allahu Ekber Dağları’nda hayatlarını feda ettiler.
Yüz bin civarında Türk askeri orada ne için öldü biliyor musunuz? Bir zafer kazanmak için değil. Böyle bir zaferin söz konusu olmayacağını asker olan herkes anlardı. Gerekçe, Polonya Cephesi’nde Almanları sıkıştıran Rusların kuvvetlerini bölüp Sakıramış’ın yaratacağı tedirginlikle Rus askerinin bir kısmını Kafkas Cephesi’ne sevk ettirerek Almanları rahatlatmaktı. Ölecek olan Türk askeriyse bu gerekçe bile yeterdi. Tarih boyunca, Yemen’den Kore’ye kadar hep böyle olmadı mı?
Bu bir yorum değildir. 2 Ağustos 1914 Osmanlı-Alman gizli ittifak antlaşmasına göre, Osmanlı Genelkurmay Başkanlığı Alman general Bronsart von Schellendorff’a verilmişti.
Bu Haçlı general, 1936’da yayınladığı Sarıkamış anılarında şöyle diyordu:
“Türkiye’nin savaşa ne zaman gireceğine Alman Genelkurmayı karar verdi. Kafkasya’ya saldırılması fikrî de bizimdir. Amaç, düşmanlarımızın ordu birliklerini buralara kaydırarak birinci derecede önemli olan esas cephelerdeki Alman ordularına karşı düşman baskısını azaltabilmekti. Süveyş Kanalı’na yapılan harekat da aynı nedenle yapılmıştır. Yoksa Türklerin Mısır’ı fethetmeleri için değil.”
Bugünün demokrasi ve özgürlük öncüsü ABD’nin ikinci dünya savaşındaki politikasının esası, bir yandan Hitler’i kullanarak Rusya’yı çökertmek, öte yandan Rusya’yı kullanarak Hitler’i yok etmek olmuştur. Parasının üstündeki ‘Allah’a güveniriz biz’ ifadesinin ABD’cesi işte budur. Yâni “Allah’ı kullanarak kitleleri aldatırız biz.”
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır