Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15. January 2009, 12:52 AM   #34
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.093
Tesekkür: 3.632
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

ALLAH İLE ALDATMANIN ABD TEZGAHI:ILIMLI İSLAM
ABD’nin Türkiye’de İslam meselesine el atmasının tarihi 1940’lara gider. Atatürk ölür ölmez işe hemen el koydular ve 1940’ların sonlarına doğru İnönü’nün mukavemetini kırdılar.
Türkiye’de ABD lehine ve Türkiye aleyhine İslam-din tezgahı kurulmasına yâni ülkenin Allah ile aldatılma sürecinin faal hale gelmesine ilk geçit veren, İsmet İnönü’dür. Cengiz Özakıncı şöyle bir değerlendirme yapıyor:
“Atatürk döneminin dinsiz, Tanrıtanımaz, kafir, komünist olduğu iddiası Siyasal İslamcıların, ABD’nin Türkiye’ye girdiği yıl başlattıkları ve bugüne kadar kesintisiz biçimde sürdürdükleri yüz kızartıcı bir yalandı. Atatürk döneminde din özgür fakat dinin siyasete alet edilmesi yasaktı. Türkiye ABD güdümüne girince, siyasal İslamcılık ve dinin siyasete, ticarete alet edilmesi serbest bırakıldı. ‘Çocuklara okullarda din dersi verilmiyordu, şimdi din dersleri koyacağız’ diyenler yalan söylüyorlardı. Yapmak istedikleri, Atatürk döneminde okutulan din dersi kitaplarını ortadan kaldırıp yerine Amerika’nın ve Amerikan işbirlikçisi Siyasal İslamcıların işine yarayacak biçimde yeniden yazdırılacak başka din dersi kitapları koymaktı.”
“1948 yılında İsmet İnönü’nün millî eğitim bakanı, ilkokullarda okutulmak üzere Müslüman Çocuğunun Din Kitabı adıyla bir ders kitabı yayınlayacak ve böylece ABD yardımlarını sürmesi sağlanacaktır. Gelgelelim, bu kitap Atatürk döneminde okutulan din dersi kitabının tersine, çocukları tarikatların ve hurafelerin tutsağına dönüştürücü nitelikte olduğu için şimşekleri üzerine çekti. Öyle ki dönemin en katı İslamcı yayın organı olan Sebilürreşad bile, CHP’nin yazdırdığı bu yeni kitabı tarikatçılıkla suçluyordu. Amerika dinsel aydınlanma istemiyordu, tersine, kendisine bağlı İslamcıların buyruklarına boyun eğerek ABD’nin istediği her yere savaş için koşacak ve niçin gidiyorum diye sormayacak kuşaklar yetiştirilmesini istiyordu.” (Özakıncı, İblisin Kıblesi, 179, 182-183)
1950’li yıllarda ABD, din istismarının şampiyonu olan Demokrat Parti ve Menderes kadrosunu kullanarak İslam meselesine fiilen el koymaya başladı.
ABD, Türkiye’deki Amerikan okullarının 1930’lu yıllarda Atatürk tarafından kapatılmasının intikamını, 1950’li yıllarda Atatürk’e söven imamlar yetiştirilmesini destekleyerek alıyordu. (Özakıncı, anılan eser, 33)
‘Din üzerinden Amerikancılık’, 1960’lı yıllarda İslam’a hizmetle Amerika’ya hizmeti eşitleyen’ ABD İslamcılarını köşebaşlarına oturtmaya başlamıştı. Gerekçe hazırdı: Komünizme karşı çıkmak, Allahsız Rusya tehdidini aşmak.
Bugün, iki binli yıllardayız. Tarih ve Tanrı göstermiştir ki, Türkiye’nin sıkıntı ve felaketlerine sebep olan esas ‘Allahsızlık’ Rusya’dan değil, ABD’den gelmiştir ve gelmeye devam etmektedir.
Asırlardır, Hz. Muhammed’e ‘deccal’ diyen Haçlı güçlerle, yıllardır Atatürk’e deccal diyen dinci tahripçiler kol kola girmişlerdi. İkisi de ‘deccal’a vuruyordu. Ama birilerinin deccalı Muhammed Mustafa, ötekilerininki Mustafa Kemal’di. Ne yazık ki, Muhammed Mustafa’nın iman çocukları olduklarını iddia edenler, ona deccal diyenlerle işbirliğinin farkında olmayan hainlerdi. Tarih, ahmaklıkla hainliğin böylesine kesiştiği bir örneğe daha önce tanık olmamıştır.
ABD doğrudan bir şeriat devleti isteğinin işe yaramadığını görmüştü. Yeni bir taktik özlemeye başladı. Ilımlı İslam bu yeni taktiğin eseridir. Bu yeni dönemin Türkiye’deki toplum mühendisi, CIA’nın kurmaylarından eski genel sekreter Graham Fuller’dır. Ne var ki TSK, yine basiretini işletti ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Fuller’in Türkiye’de birtakım haltlar karıştırdığını fark ederek bu adamı takibe aldırdı. ‘Ilımlı İslam’ tabiri, CIA’nın Orta Doğu masası şefi Graham Fuller’e aittir.
‘Ilımlı’dan maksat, hoşgörü ve insana saygı ise o, gerçek İslam’ın ta kendisidir. Ona yeni bir ad bulma cüret ve kafirliğine ne gerek var? Gerçek İslam’ın insandan hoşgörü veya ‘itidal’ (ılımlılık) dilenmeye ihtiyacı olmaz. Oluyorsa ona ‘İslam’ denmez.
Neden Ilımlı İslâm-Fanatik İslam söyleminde inat ve ısrar ediliyor? İstendiği zaman okşanıp sömürülecek, istendiğinde tokatlanıp itilecek ‘kimliksiz, sünepe, laçka, pelte, olmazsa olmazları kesinleşmemiş’ bir sahte din yaratıp mensuplarını gerektiği biçim ve kıvamda kullanmak. Ve gerektiğinde birbirinin üstüne salıp birbirine kırdırmak.
Batılı-Haçlı kurmaylar, Türkiye’yi İslâm dünyasına ‘model’ göstermek üzere Ilımlı İslam ihanetini pazarlarken dertleri Müslümanlar için model üretmek değil, İslam dünyasında Atatürk sayesinde farklı hale gelen Türkiye’nin bu farklılığını ortadan kaldırmaktır. Model göstermek adı altında yapılmak istenen, bizi model olmaktan çıkarmaktır. Bizi model yapacak bir zihniyet, “Atatürk’ten vazgeçin ki sizi içimize alalım” der mi? Derse biz böyle bir zihniyetin namus ve iyi niyetine inanır mıyız?
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır