Konu: Nisa Suresi
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20. December 2014, 11:56 PM   #52
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm,

Alıntı:
Hasan Akçay Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
öncelikle secdenin manasının ne olduğu konusunda ihtilafımız var.

Bir önceki sayfada
şöyle açikladim:

*

çenelerinin üstüne düserler, yahırrûne lil ezkân... (17:109)

Görüldügü gibi
خر düsmek demek, yikilmak, yigilivermek, çökmek.
Secde kelimesiyle birlikte kullanildiginda anlam
yere kapanmak oluyor:

çenelerinin üstüne yere kapanirlar, yahırrûne lil ezkâni succedâ (17:107)

Gözle görülen bi sey bu. Yani bi insanin çeneüstü yere kapanmasi gözle görülen bi seydir.
Dahasi, az ya da çok, yüzde iz birakir:

onlarin yüzlerindeki isaret secde izidir, sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd (48:29)

Önce bu lafzî anlam.
SECDE itaattir, teslimiyettir seklindeki yorumlar
ondan sonra gelir.

*

Size göre madem ihtilaf halindeyiz,
lütfen açiklayin muhalefetinizi.
Açiklayip kanit getirme görevini yalnizca bana yüklemeyin.

Yukardaki açiklamamda
hiç bi hadis yok;
ayetler var,
Allah ne diyorsa o var.

"Bu ayetlerde geçen SECDE insanin yüzünde iz birakmaz" deyin,
"SECDE gözle görülmeyen bi seydir" deyin,
"SECDE yere kapanmak degildir ve bu suretle yüzde iz olusmasi degildir" deyin
ve iddianizi bu ayetlere dayanarak kanitlayin.
Secde insanın yüzünde iz bırakmaz.
Secde insanın dışa vurduğu davranışlarla gözlemlenebilen birşeydir.
Secde yere kapanmak değildir ve bu suretle de yüzde iz oluşması değildir.

Secde; teslim olma, boyun eğme anlamında kullandığımız sözcüğün ilk ortaya çıkışı, “devenin sahibini üstüne çıkarması için boynunu kösmesi/eğmesi” ve “meyve yüklü hurma dallarının, sahibinin rahat uzanıp toplamasına elverişli olarak eğilmesi” anlamındadır. (Lisan ül Arab; c:4, s:497)

"Secde"nin insan yaşamındaki yeri ise kişinin, bilinçli olarak bir başkasına teslim olması, boyun eğmesi, onun otoritesi dışına çıkmaması” demektir ki, bu tür secde, insanların davranışlarının dışa vurumu olan işaretlerden, göstergelerden, nişanlardan belli olur.

Fetih 29 da:"...siymahüm fiy vücuhihim min eserissücudi zâlike meselühüm fiytTevrati, ve meselühüm fiyl’İnciyli kezerın ahrece şat’ehu feazerehu festağleza festeva alâ sukıhi yu’cibüzzürraa liyeğıyza bihimülküffar..."

"...Onların Allah'a teslimiyetlerinden nişanları, tüm varlıklarında/ her taraflarında belli olur. Bu, onların Tevrât'taki örnekleridir. Onların İncîl'deki örnekleri de, filizini yarıp çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, sonra da gövdesi üzerine dikilmiş bir ekin gibidir. Bu, ziraatçıların da hoşuna gider..."


Vech,her şeyin önü, görünür yanına denilir. İnsanın bedeninde ilk göze çarpan kimliğinin bilinmesine yarayan belirleyen olması nedeni ile varlığın kendisini temsil ettiğinden, zât anlamında da kullanılır. Lütfen aşağıdaki âyetlere bakınız.
Abese:38-42; Kıyamet:22-25; Yûnus: 26-27; Zümer:60; Ğâşiye:2-10;
Âl-i İmrân:106-107; Kasas:88; Rahman:27;İnsan:9; A'raf:29;Rum:30,
Yunus:105; Bakara:148

"Sima" sözcüğü bir şeyi istemek,istediğine gitmek anlamındaki "sin-vav-mim" kök harflerinden türetilmiş istediği yönde göstergeler,alametler,nişaneler anlamındadır.
Bu alâmetler de istedikleri, istediklerine ulaşmak için sergilediği davranışlardır. Bu davranışları belirleyecek olan da kişinin neye secde ettiği ile doğru orantılıdır.
Allah'a secde eden/ Allah'a teslim olan, boyun eğen, otoritesi dışına çıkmayanın eseri, vechlerinde/tüm varlıklarındaki siması/alametleri,göstergeleri,nişaneleri “mü'minlik,müttekilik”,Allah dışında "dunillaha“ secde eden/teslim olan,boyun eğen, otoritesi dışına çıkmayanın eseri, vechlerinde/tüm varlıklarındaki siması/alametleri,göstergeleri,nişaneleri "kâfirlik-facirlik” olacaktır.


Bakara;273: "Lil fukarailleziyne uhsıru fiy sebiylillâhi la yestetıy'une darben fiyl Ardı, yahsebühümül cahilü ağniyae minet teaffüf ta'rifühüm bi siymahüm la yes'elunen Nase ilhafa ve ma tünfiku min hayrin fe innAllahe bihi ‘Aliym"

Allah yolunda harcamanız, yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremeyen kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirler için olsun. Utangaçlıklarından, bilmeyenler, onları zengin sanırlar.
–Sen onları alametlerinden,göstergelerinden,nişanelerinden tanırsın.–
Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Ve siz, hayırdan neyi harcarsanız, biliniz ki, şüphesiz Allah, onu çok iyi bilendir.

Muhammed;30: "Velev neşau le ereynakehüm fele areftehüm bisiymahüm ve leta'rifennehüm fiy lahnil kavl vAllahu ya'lemu a'maleküm"

Eğer Biz dileseydik, kesinlikle onları sana gösterirdik de. Sonra da sen onları alametlerinden,göstergelerinden,nişanelerinden tanırdın. Yine de sen, onları sözlerinin üslubundan kesinlikle tanırsın. Allah ise işlerinizi bilir.

Rahman;41: "Yu'reful mücrimune bi siymahüm feyü'hazü binnevasıy vel'akdam"

Suçlular, alametlerinden,göstergelerinden,nişanelerinden tanınır da alınlarından ve ayaklarından tutuluverirler.

Asla unutulmaması gereken;türetilen bütün sözcüklerin, türetildikleri kök anlamı yitirmedikleri gerçeğidir.


Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla