| 
				 Kara maça beyi 
 
			
			Behey! Kara boynuz gibi kaşlı
 mukaddes Apis başlı
 adam;
 Behey!
 Kara maça bey!
 Sen şiirin asil kamusuyla konuşuyorsun,
 ben asaletten anlamam.
 Şapka çıkarmam konuştuğun dile,
 düşmanıyım asaletin
 kelimelerde bile.
 Behey!
 Kara maça bey!
 Ben bilirim
 bu tehevvür bu şikâyaaat niçin?
 Bilirim
 beni uykumda boğmak için
 bekliyorsun geceyi..
 Ben ki bileklerimde tel kelepçeyi
 bir altın bilezik gibi taşımışım,
 ben ki ilmikleri sabunlu iplere bakıp
 kıllı kalın ensemi kaşımışım,
 tehdidine pabuç
 bırakır mıyım hiç?
 Behey!
 Kara boynuz gibi kaşlı
 mukaddes Apis başlı
 adam,
 Behey!
 Kara maça bey,
 behey, yüzü kara.
 Ruhunu bir zenci esir gibi çıkardın pazara,
 bir orospu odası yaptın kafatasını...
 Hâki ceketli ölülerin ceplerinden
 çalarak parasını
 satın aldın kendine
 İsviçre dağlarının havasını.
 Ve işte bundandır ki, bugün
 ablak sarı suratında senin
 kanlı altınların kızıllığı var..
 
 Acayip rüzgârlar esmiyegörsün başımdan.
 Yoksa musahhih maaşımdan
 haftada üç papel taksite bağlayıp seni
 bir şamar oğlanı gibi kullanırım.
 Beyimin böyle işlerle ülfeti var sanırım,
 mükemmel yapar vazifesini..
 
 Behey!
 Kara maça bey!
 Halka ahmak diyen sensin.
 Halkın soyulmuş derisinden
 sırtına frak giyen sensin.
 Yala bal tutan beş parmağını
 beş çürük muz gibi,
 homurdanarak dolaş besili bir domuz gibi.
 Meydan senin...
 mi dersin?
 Hata edersin,
 bizde o göz var mı baksana!!
 Ben içirmek için sana
 kendi kara kanını
 bir ateş çemberle çevirdim dört yanını!
 Sağa git
 yok geçit,
 sola git yok,
 ileri
 geri
 yok.
 Kıvır kuyruk kalemini kalbine sok
 bir akrep gibi intihar et...
 
 Nazım Hikmet.
 
 Saygılarımla.
 Galip Yetkin.
 |