Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.(ÂLİ IMRÂN suresi 85. ayet)
eğer bir din varsa o mutlak surette hakk bilgiler içerikli olmalıdır bir din hükmü ya hakk dır ya batıl yada hakk 'a yakındır yada hakk'ı açıklayıcı bilgiler
işde mezhebleri yukarıdakilerin en son kısmına girdiklerini sanarak büyük bir küfrün içindedir
rabbimiz maide suresi 3.ayet de dinin hükümlerinin kemale erip tamamlandığını ve din olarak islamı seçtiğini bizlere bildirmişdir
ve bu maide suresini destekleyen bir süre ayeti kerimelere vardır ki kuran ayetlerinin hakk bilgiler olduğunun göstergesidir
kadir olan Allah'ın, "Bugün mükemmel
hale getirdim, tamamladım..." (Mâide, 3) dediği bir din ancak anlaşılmak için incelenir, eksiklerini tamamlamak veya kem-
ale erdirmek için değil. İslam dünyasının asırlardır süren mezhep anlayışı ikinci yolu seçmiş ve mezhepleri dini tamamlayan birer faaliyet olarak görmüştür. Bunun içindir ki, bu anlayış mezhep kabullerini tıpkı Kur'an ayetleri gibi, hatta onlardan
-hâşâ- önce dokunulmaz kılıyor.yaşar nuri öztürk
bir hüküm hakk olabilmesi ancak ve ancak Allahın indirdiğinde aranılır
Allahın indirdiği kuran ise mutlak hakk dır
De ki: "İman edenleri sağlamlaştırmak, Müslümanlara bir müjde ve hidayet olmak üzere, onu (Kuran'ı) hak olarak Rabbinden Ruhu'l-Kudüs indirmiştir." (Nahl Suresi, 102)
en son ''hakk'' ı bilmeyenler için zikretmek istiyorum
İsim, mastar ve sıfat olarak kullanıldığında değişik manalar alan ve Kur`an`da toplam 285 kez yer alan “ حقّ Hakk” sözcüğünün asıl manası; “uygunluk ve denk gelme” demektir.
“Hakk”; aklın inkâr edemeyeceği derecede gerçek ve değişmez olandır, doğrudur, isabetlidir, maksada uygundur, arzu edilene denk düşendir.
sırf bu çeviri bile insanda bir düşünce oluşturması gerekir çünkü inanan biri için din her şeyin üstünde gelir samimi bir kul yaşamını el hakk olan Allaha karşı yaşam biçimini ona sorumluluk hissederek yaşar ve o kişiye bir dini hüküm geldiğinde doğruluğunu araştırarak iman eder
hakk kesin manada aklın inkâr edemeyeceği derecede gerçek ve değişmez olandır lakin mezheblerde iş değişiyor kiminin hakkı kimine olmuyor yani hakk olan hükümler sabitken değişkliğe uyuyor bu ise maide suresi 3.ayetteki islama tam bir ihanet ve küfrün en büyüğüdür çünkü islam çelişki içeren bir din değildir batılı bünyesinde barındıran bir din değildir
şimdi mezhebin anlamına(gidilen yol) isnaden insanlar diyebilirki siz de kişisel mezheb oluşturmuşsunuz biz alimin kurmuş olduğu bir sistemi takip ediyoruz sizler ise kendi reylerinizi takip ediyorsunuz arada hiç fark yok derseniz
biz bir hükmü sadece kuranda ararız biz namazın hükmünü 5 denildi diyerek 5 olduğuna iman edenlerden değiliz bizler bariz o rakamı o hükmü görmeden iman etmeyiz denilebilirki kişi anladığyla ibadet ediyor o zaman elbette öle çünkü rahmanın sisteminde sabitlik hakk olan hükümdedir insanların inancında yada bakış açılarında değildir hakk ile yol ayrı kavramlardır yalnız yol ise hakka giden yolda en büyük yardımcıdır zira isra suresi 9.ayette işde bu kuran dosdoğru yola iletir ayeti ile bizim yolumuzun kuran olduğu bilinmelidir
bizler kişilerin çıkarımlarına değil kurana bağlıyız çünkü her birey yaptğından sorumludur ve en büyük sorumluluk ise hakk olan hükümleri bilip hayatta o hükümlerle yaşamaktır
bizim yazılarımız iyi bellenmelidir ki kişisel çıkarımlardır kesinlikle hakk olan budur kanaaitinde değiliz lakin elbette bütün hanifler olarak hakk budur dediklerimiz elbette var lakin bizlerde kendi aramızda bazen ihtilafa düşeriz bu kişileri bağlar dini bağlamaz hiç bir zman kişiler dinin önüne geçmez çünkü bizler dilden anlatım ve anlamadan önce vahye bakarız
selam ile
|