Düşünün bi...
Mekke'de Muhammed'e peygamberlik tebliğ ediliyor.
Neyi anlatacağı ve nasıl anlatacağı öğretiliyor.
Zorluklarla nasıl başa çıkması gerektiği öğretiliyor.
Bir yerde kırılma noktası oluyor ve tebliğ edilenlerle öğretilenlerin topluma uygulanması ve pratiği gerekiyor. (kollektivizm)
Yer aranıyor.
Hicret anlam itibarı ile bu yüzden çok önemlidir ve bence insanlık tarihinde çağ kapatıp çağ açan olaylardan biri olarak değerlendirilmelidir.
Medine'ye göç ediliyor.
Mekan o kadar uygun ki Medineliler hicret edenleri bağrına basıyor.
Çünkü amacı ve sebebi biliyorlar.
Ensar ve muhacir denen iki grup kollektivizmi tebliğler doğrultusunda doyasıya yaşıyorlar.
Hatta Allah'ta Haşr 9 ayetinde "Daha önce Medine`yi yurt edinmiş ve îmânı kalblerinde yerleştirmiş olanlara gelince: Onlar, kendi yurtlarına hicret eden din kardeşlerini severler, onlara verilen şeyden dolayı gönüllerinde bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ihtiraslarından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir." diyerek bu davranışlarını methediyor.
Allah'ta insanlığın sosyal laboratuvarı olan bu ortamda sosyal hayatla ilgili kuralları tebliğ ediyor.
Kollektivizm ve sosyal adalet sisteminin tohumları burada atılıyor ve insanlık tarihinde gelmiş geçmiş en mükemmel yönetim ve yaşam sistemi model olarak oluşturuluyor.
Sıra bu modeli insanlığa duyurmaya ve öğretmeye geliyor.
Kollektivizmin muhteşemliğini görenler hemen kabul ediyor.
Müşriklerle ve münafıklarla (bencil ve nefsi yaşayanlarla) zihinsel, bedensel, ekonomik ve sosyal anlanma savaşılıyor.
Sonuç tam bir zafer.
Müşriklerin kalesi Mekke kan dökülmeden fethediliyor.
Mekke'nin Fethi sırasında Ebu Sufyan'ın Muhammed hakkında söyledikleri çok anlamlıdır.
"O kalplere hükmediyor taş duvarlara değil. Kesin bir zafer bu."
Rehber belli...
Model belli...
Herkesin kendi zaferini layıkıyla yaşaması dileği ile...
__________________
"Hayat bugündür. Emin olduğun tek hayat. Onu en iyi şekilde yaşa."
|