Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı
Bakın sayın demagog.
Bir hususu kendi yönünüzden karşınızdakine kabul ettirebilmek için iki kere cevap vermek mecburiyetinde bırakıp, gına ve insanın burnundan getirmeye kalkıyor, mesleki kariyeriniz için bu tür hareketleri normal karşılıyorsunuz her halde; çünkü siyasi iradenin otoritesi ve politikası dışında bir söylev sizi mesleğinizden eder.
Cevaplanmış veya bilinen bir konuyu tekrar tekrar insanın 'burnuna burnuna' sokuyorsunuz.
"Makale" adı altında, Arab'ın İslâm öncesi dinini, törelerini,yaşam şekillerini İslâm diye, bu gün 10 yaşındaki çocukların bile bildiği şeyleri bize koca koca prof.'lardan önümüze getiriyor; daha önce, bir sayfa önce anlattığımız "salât" kelimesinin manası yönünden bizi sorguluyorsunuz.
Ve soruyorsunuz "Dediğinizin (namazın) Kur'an'da olmadığını ben de biliyorum, benim sizden istediğim, hani benim söylediğimin doğru olmadığını beyan ediyorsunuz ya peki, siz namaz hakkındaki bu kanaatleri nereden elde ettiniz. Kur'an dışı herhangi bir kaynak kabul etmediğimize göre, siz Kur'an'dan nasıl ve neye dayanarak namaz hakkında ki bu görüşünüzü elde ettiniz?"
Bak delikanlı.
"mushaf" haline getirilmiş "vahiler", insanlarla kelimeler vasıtası ile temas kurar/konuşur. Bu kelimelerden bir tanesi de "salât"tır. Şurayı okursanız, Sayın Hakkı Yımaz ile tam örtüşen bir fikirde olmamamıza rağmen okuduklarınız sizi eğitir, Kitap'tan okuduklarınız bir mânâ kazanır. Kitap Arapça indirilmiştir ama, kitabın KURANCA'sını bilmek gerekir. Kitap bir şeyler söyler, ama bir de söylemek istedikleri, "arka planı" vardır.
http://istekuran.net/2013/06/salat-anlami/
Ahzab-43. ayeti iyi okuyun ve değerlendirin! Yoksa Allah ve meleklerine Peygamber için namaz kıldırırsınız.
Bundan sonra sizin yazılarınıza, meze olmamak için, toptan cevap vereceğim. Hatta cevap bile değil sitedeki bir konunun bir sahifesini işaret edeceğim.
Çok faydalanacaksınız ve ufkunuz açılacak.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
|
"Siyasi otorite ve politikası dışında bir söylev sizi mesleğinizden eder" cümlesi ile ne demek istyorsun üstad, biraz daha açık olur musunuz?
Beni şahsen tanımadan bu hükme nasıl verebiliyorsunuz şaşırıyorum?
Şahsım hakkında herhangi bir malumatınız yoktur ve bu forumda ki yazılarımdan dolayı böyle bir çıkarım ve tevil yapmanız mümkün gözükmüyor.
Mevcut siyasi otorite ile herhangi bir bağım yoktur; fakat mevcut düzene ve iktidara muhalefetim çoktur. Belki de forumda iktidar partisine ve mevcut düzene karşı en ateşli muhaliflerden biri benimdir, kim bilir..?
Siz de oluşan böyle bir kanaat sizi şahsıma ifitraya kadar götüemesin?
Aman ha!
Anlamıyorsun ve anlamayacaksın reyiz.
Makale adı altında sana Arap'ın Kur'an'ın nuzulu öncesi örfünü ve yaşatısını anlatmyorum. O makaleyi okumanız için burada paylaşırken anlatmak istediğim, dediğiniz aksin köklü bir inancın devamı olduğudur. Bu konu altında yazdığım msajların iyi okumuş ve anlamış olsaydınız halen daha bu şekilde diretmezdiniz.
Ben neyi anlatıyorum size?
Hakkı Yılmaz beyin o yazısını çoğu kez okudum.
Bahsettiğiniz Azhab 43. ayat ile ilgili "salat" sözcüğünün aldığı mana doğrudur.
Fakat!
Salat'ın başka bir manası yok mudur?
Kuran'da aynı kelimenin bir çok yerde farklı manalar ihtiva ettiğinizi hepimiz biliyoruz. Öylese her ayette salatı, Azhab 43'de ki kullanımı ile mi kullanacağız?
Öyle ise, Nisa 34. ayette ki darabe fiilini de hiç tevile girmeden dövmek manasını verip işin içinden çıkalım.
Böylece kıllı yobazların yaptığı gibi, millet Allah adına kadınlarını dövsün, öyle mi?
Darabbe fiili, çoğu yerde "darb etti/etmek" manasına gelirken. Nisa 34'de bir diğer üçüncü anlamı olan, "evden uzaklaştırınız/çıkarınız/gönderiniz" manasında kullandığımızda sizce kelimeye asıl manasını vermiş olmuyor muyuz?
Siz nasıl "salata" İbn Manzur'un Lisan'ül Arabi'sinde ki ilk anlamını veriyor ve Kuran'da nerede "salat" geçiyor ise aynı anlamı yapıştırıyorsanız. Yukarıda verdiğimiz örnekte, "darabbe" fiilini de hangi aytte geçiyorsa malum "dar etmek" anlamı ile kullanalım.
Azizim bak!
Sen sözlük müslümanlığı üzerindne yürüyorsun, Hakkı Yılmaz beğ'de aynı şekilde.
Bilimsel olmuyorsunuz!
Kelimelerin bir semantiği vardır.
Her kelime malum sözlük anlamı ile kullanılmaz. Kelimeleri ikinci, üçüncü hatta bir dördüncü anlamları daha mevcuttur. Hatta kimi zaman sözlükte ki anlamı ile kelimenin halkın, yaşayan toplumun zihninde aldığı mana farklıdır.
İşte esas nokta burası, anlatamıyorum ki!
Yani üstad, tarih boyunca o kelime nasıl halk tarafından anlaşılıyor ve kullanılıyor ise, halk o kelimeye hangi ruhu eklemiş ise, o kelime o anlamda kullanılabilir. Kur'an'ın indiği dönemde "salat" kelimesi yoktu diye bir şey yok ki. Sanki insanlar bu kelimeyi daha önce bilimyorlardı, Kur'an ile birlikte öğrendiler gibi bir şey anlaşılıyor sizin dediklerinizden.
Hülasası, o, bu, şu...
Neyse üstad bu konuyu burada bırakıyorum. Siz de cevap vermeyin, konu kapansın. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Bir Mütallaa:
Tarih hariç, sosyal bilimler'de; edebiyat, felsefe, sosyoloj, ilahiyat vs. En büyük eksik tarih bilmemektir. Tarihte ise sosyal tarih bilmemektir en büyük problem. Tarih demek, milletin hafızası, yaşayın ruhu. Maziden kalan bakiyesi demektir. Bizim bugün uğraştığımı bir çok problemi aslında tarih çözmüştür. Bizim karşılaştığımız çoğu sorun ile, toplumlar geçmişlerinde karşılaşmışlar ve bir çözüm üretmişlerdir. Bu sebeple, bilhassa da sosyal bilimler alanında ihtisaslaşmak isteniyorsa, ilk önce tarih iyi bir şekilde bilinmek zorundadır.
Bir Tavsiye:
Sözlük ile bilim yapılmaz! Sadece sözlükte aldığı terim anlamı ile bir kelimenin muhtevasi, ruhu kavranamaz. Bilhassa Kur'an gibi, Allah kelamı olan bir kitabın, ayetleri üzerinde çalışılacaksa. Tarih iyi bilnmelidir. Çünkü Kur'an Kureyş toplumuna indi, bu toplum yaşayan ve geçmişi olan bir toplumda. Kurey lehçesinde indi Kur'an. Yani, o toplumun hemen hemen günlük kullandığı dil ile aktarıldı. Bu hususta o toplumun, o kelimeye verdiği mana ve o sözcüğün o toplumun ruhunda oluşturduğu akis önemlidir. Bunun dışında, önemli olan bir diğer nokta ise. Kelimenin semantik'i'dir. Semantik, "Anlam Bilimi" demektir. Semantik bimeden Kur'an ayetlerine mana verilemez! Bunun dışında, kelimenin kök kelimesi ve muadilleri de önemlidir, bunlara göz ardı edilmemeli.
Galip reyiz buraya kadar olan kısım senin mesajına cevabımdır.
Not: Neden bilmiyorum ama seni sevdim ağabey, inşallah sosyal hayatta tanışırız ve bir yakınlık kurarız.
**********
Sayın kuman:
Ben sosyal tarih çalışıyorum. Daha çok, Türk din algısı ve Türk dini düşüncesi.
Şamanzim, Atalar Kültü, Alevilik-Bektaşilik, Halk İslamı vs.
Bilimsel olarak daha çok heteredoks olarak nitelendirdiğimiz din algısı üzerine çaışıyorum. Yani kısacası, huarfe, bidat ve şirk üçlüsünden oluşan halk islamı üzerine. Çünkü Türk'lerin eski din anlayışının şirk, hurafe ve bidat ile çok içten bir bağlantısı var. Şamaznim öğeleri vs.
Neyse bunlara görmeyeceğim..!
Son çalıştığım konu: Ahilik!
Ahilik hakkında bir kitap üzerinde çalışıyorum.
İnşallah biterse sizlere de hediyem olur.
Bunun dışında internet ortamında, makalelerimi bulamazsınız, yoktur.
Esenlikler
Saadettin Sipehsalar