Sayın beyazasi.
Ben senin tedebbür ilmi yönünden bilgi istediğini zannetmiştim. O nedenle Kur'an'daki tedebbür ayetlerini verdim ve araştır dedim. ,
Ayetlerin verilmiş mealleri "iyiden iyiye" veya "iyice düşünün" gibi basit tanımlar vermiş.
Kitap Arabça indirilmiştir. Fakat bazı ayetler çok iyi tercüme edilmiş olsa bile sırf kelimelerin verdiği anlamlarda kalınınca tatmin edici bir anlama ulaşılamamaktadır. Mesela Yunus Peygamberin bir balık tarafından yutulup da balığın karnında yaşaması gibi.
Yine yukarıda Sayın Hakkı Yılmaz'ın Bakara-196. ayeti çevirisinde şöyle denilmiş: "...... artık ÜÇ gün hacda; programlı ilâhiyat eğitimi süresi içinde, YEDİ de döndüğünüzde oruç tutması! Bu, TAM ON'dur."
Üç ile yedinin toplamının on olduğunu beş yaşında okula başlayan çocuklar bile bilmesine rağmen, Kitab'a ayrıca "TAM ON" diye yazılmasında ve dolayısı ile diğer rakamların da yazılmasında bir özellik olabilir mi?
Bir de ayrıca bir şart var: "Bu hüküm, ailesi Mescid-i Harâm’da; dokunulmaz ilâhiyat eğitim merkezinde hazır olmayanlar içindir."
Biraz tuhaf değil mi?
Her hacca giden ailesini de götürüp ilahiyat merkezinde "hazır ol"da mı bekletiyordu?
Mesela "dört haramlar veya dört haram ay" ifadesinde bu ayların hangileri olduğu çıkartılamıyor.
Bu hususların çok iyi araştırılıp, konu bütünlüğü içinde derinlemesine sorgulanıp da
kelimelerin bu bütünlük içinde verebileceği yaşanan hayata uygun mânâlarına "Kur'an",
bunların araştırılmasına, yani Kitap İlminden Kur'an İlmine geçmeye,
Kitab'ın esas anlamını bulma çabasına, ifadelerin mânâ derinliğine, "mecaz" ve"geri plan" araştırılmasına "tedebbür etmek" denir.
Bu araştırma soruşturma sonucu elde edilenlerin insan hayatına uygulanabilir/yaşanılabilir, insanın yaşamı içinde olması gerekir; çünkü Kitap'tan ulaşılan sonuç kişinin kendisine, bu gününe inen Kur'an'dır (ki yukarıda verilen birinci 196. ayetteki "fidye verme" islama aykırıdır, islâm yaşamına aykırıdır ve sunulan metin de mealin kendisinden de daha anlaşılmazdır. Bu nedenle (hedy=hidayet hariç) kaale almıyorum).
Yapılan böyle araştırmalar ile Kur'an insana iner de iner. Bu da, Kur'an'ın ramazanda inmesi de, işte insanın böyle zor karşısında çare olarak Kitab'a her baş vurduğunda inmesidir.
Üstün körü olarak anlattığım bu bilgileri ben kendim araştırarak edindim. Senin de böyle yapman gerekir.
Ama sen bizi on sene evvelki televizyondaki Yaşar Nuri Öztürk'ten istenenler gibi ayet çözümünü istiyorsun. Onlar için biraz çaba sarf et arkadaşım.
Ayrıca bir ricam var. Bana "hoca, moca, filan" diye hitap etmeyin lütfen. Öyle bir sıfatım yok. Yakıştırmaya da ihtiyacım yok. Benim bir ismim var. Lütfen.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Konu galipyetkin tarafından (31. August 2015 Saat 07:40 PM ) değiştirilmiştir.
|