1.	fentalekâ hattâ izâ	: böylece ikisi yola çıktılar 
2.	eteyâ	: ikisi geldiler 
3.	ehle	: şehir halkı 
4.	karyetin	: bir karye, bir kasaba, bir ülke 
5.	istat'amâ	: yemek istediler 
6.	ehle hâ	: şehir halkı 
7.	fe ebev	: fakat çekindiler 
8.	en yudayyifû humâ	: ikisini misafir etmek 
9.	fe	: fakat, böylece 
10.	vecedâ	: (ikisi) buldular 
11.	fî hâ	: orada 
12.	cidâren	: bir duvar 
13.	yurîdu	: istiyor 
14.	en yenkadda	: yıkılmak üzere 
15.	fe ekâme-hu	: o zaman onu ikâme etti, düzeltti 
16.	kâle	: dedi 
17.	lev	: eğer 
18.	şi'te	: sen diledin 
19.	lettehazte (le ittehaze)	: elbette buna karşılık 
20.	aleyhi	: ona 
21.	ecren	: ecir, ücret, bedel 
 
 
"Böylece yola koyuldular. Bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Derken orada yıkılmayı bekleyen bir duvar buldular; onu düzeltti, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın" dedi." 
 
3'ü hariç tüm tercümelerde kırmızı ile işaretlediğim cümlede, ilim sahibi kişi ve Musa olarak özne belirtilmiş.  
Tercümenin yukarıdaki gibi olmasında bir sorun var mıdır?
		 
		
		
		
		
		
		
		
	 |