Selamun aleyküm, değerli ozkanates kardeşim,
	Alıntı:
	
	
		
			
				
					ozkanates Nickli Üyeden Alıntı
					  
				 
				1.	fentalekâ hattâ izâ	: böylece ikisi yola çıktılar 
2.	eteyâ	: ikisi geldiler 
3.	ehle	: şehir halkı 
4.	karyetin	: bir karye, bir kasaba, bir ülke 
5.	istat'amâ	: yemek istediler 
6.	ehle hâ	: şehir halkı 
7.	fe ebev	: fakat çekindiler 
8.	en yudayyifû humâ	: ikisini misafir etmek 
9.	fe	: fakat, böylece 
10.	vecedâ	: (ikisi) buldular 
11.	fî hâ	: orada 
12.	cidâren	: bir duvar 
13.	yurîdu	: istiyor 
14.	en yenkadda	: yıkılmak üzere 
15.	fe ekâme-hu	: o zaman onu ikâme etti, düzeltti 
16.	kâle	: dedi 
17.	lev	: eğer 
18.	şi'te	: sen diledin 
19.	lettehazte (le ittehaze)	: elbette buna karşılık 
20.	aleyhi	: ona 
21.	ecren	: ecir, ücret, bedel 
 
 
"Böylece yola koyuldular. Bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Derken orada yıkılmayı bekleyen bir duvar buldular; onu düzeltti, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın" dedi." 
 
3'ü hariç tüm tercümelerde kırmızı ile işaretlediğim cümlede, ilim sahibi kişi ve Musa olarak özne belirtilmiş.  
Tercümenin yukarıdaki gibi olmasında bir sorun var mıdır? 
			
		 | 
	
	
 "Fentaleka* hatta iza eteya ehle karyetinistat'ama ehleha feebev en yudayyifuhüma feveceda fiyha cidaren yüriydü en yenkadda 
feekameh* kale lev şi'te lettehazte aleyhi ecra"
ayetinde Musa ile yolculuk eden  ve duvarı ikame eden ve zamir kullanılarak belirtilen sözkonusu  kişi kehf 65 de:
"Feveceda abden min ıbadiNA ateynahu rahmeten min ındiNA ve allemnahu min ledünNA ılma"
"Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, Biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir bilgi öğretmiştik."
şeklinde belirtilmiştir.
Bunun sağlamasını 82.ayetten:"Ve emmel cidaru fekâne li ğulameyni yetiymeyni fiyl mediyneti ve kâne tahtehu kenzün lehüma ve kâne ebuhüma saliha* feerade Rabbüke en yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma* rahmeten min Rabbik* v
e ma fealtühu an emriy* zâlike te'vilü ma lem testı' aleyhi sabra"
"Bu durum Ve gelelim duvara; o, şehirde iki yetim oğlanındı, altında onlar için  bir definevardı ve babaları iyi bir zat idi. Onun için Rabbin onların erginlik çağına ermelerini, definelerini çıkarmalarını diledi. Bu, Rabbinden bir rahmet olmak üzeredir ve 
ben onu (duvar doğrultma işini) kendi görüşümle yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin açıklaması!” dedi."
de anlayabiliriz.
"
Böylece yola koyuldular. Bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Derken orada yıkılmayı bekleyen bir duvar buldular; onu düzeltti, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın" dedi." şeklindeki çeviride sorun yoktur ancak,konuyu anlatan tüm ayetleri birarada vermez de sadece bu ayeti kullanırsak duvarı düzelten kişinin 65. ayetteki belirtilen ve 82.ayette pekiştirilen kişinin  olduğunu aşağıdaki örnekte olduğu gibi belirtmekte yarar vardır. 
"Bunun üzerine yine gittiler. Sonunda bir köy halkına varınca onlardan yemek istediler. Bunun üzerine onlar da, kendilerini misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. 
Âlim ve rahmete mazhar kul, onu doğrultuverdi. Mûsâ: “İsteseydin bunun karşılığında kesinlikle bir ücret alırdın” dedi."
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.