Tekil Mesaj gösterimi
Alt 8. September 2015, 10:46 PM   #4
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm, değerli ozkanates kardeşim,

Alıntı:
ozkanates Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
1. fentalekâ hattâ izâ : böylece ikisi yola çıktılar
2. eteyâ : ikisi geldiler
3. ehle : şehir halkı
4. karyetin : bir karye, bir kasaba, bir ülke
5. istat'amâ : yemek istediler
6. ehle hâ : şehir halkı
7. fe ebev : fakat çekindiler
8. en yudayyifû humâ : ikisini misafir etmek
9. fe : fakat, böylece
10. vecedâ : (ikisi) buldular
11. fî hâ : orada
12. cidâren : bir duvar
13. yurîdu : istiyor
14. en yenkadda : yıkılmak üzere
15. fe ekâme-hu : o zaman onu ikâme etti, düzeltti
16. kâle : dedi
17. lev : eğer
18. şi'te : sen diledin
19. lettehazte (le ittehaze) : elbette buna karşılık
20. aleyhi : ona
21. ecren : ecir, ücret, bedel


"Böylece yola koyuldular. Bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Derken orada yıkılmayı bekleyen bir duvar buldular; onu düzeltti, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın" dedi."

3'ü hariç tüm tercümelerde kırmızı ile işaretlediğim cümlede, ilim sahibi kişi ve Musa olarak özne belirtilmiş.
Tercümenin yukarıdaki gibi olmasında bir sorun var mıdır?
"Fentaleka* hatta iza eteya ehle karyetinistat'ama ehleha feebev en yudayyifuhüma feveceda fiyha cidaren yüriydü en yenkadda feekameh* kale lev şi'te lettehazte aleyhi ecra"

ayetinde Musa ile yolculuk eden ve duvarı ikame eden ve zamir kullanılarak belirtilen sözkonusu kişi kehf 65 de:

"Feveceda abden min ıbadiNA ateynahu rahmeten min ındiNA ve allemnahu min ledünNA ılma"
"Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, Biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir bilgi öğretmiştik."

şeklinde belirtilmiştir.

Bunun sağlamasını 82.ayetten:"Ve emmel cidaru fekâne li ğulameyni yetiymeyni fiyl mediyneti ve kâne tahtehu kenzün lehüma ve kâne ebuhüma saliha* feerade Rabbüke en yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma* rahmeten min Rabbik* ve ma fealtühu an emriy* zâlike te'vilü ma lem testı' aleyhi sabra"

"Bu durum Ve gelelim duvara; o, şehirde iki yetim oğlanındı, altında onlar için bir definevardı ve babaları iyi bir zat idi. Onun için Rabbin onların erginlik çağına ermelerini, definelerini çıkarmalarını diledi. Bu, Rabbinden bir rahmet olmak üzeredir ve ben onu (duvar doğrultma işini) kendi görüşümle yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin açıklaması!” dedi."

de anlayabiliriz.

"Böylece yola koyuldular. Bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Derken orada yıkılmayı bekleyen bir duvar buldular; onu düzeltti, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın" dedi." şeklindeki çeviride sorun yoktur ancak,konuyu anlatan tüm ayetleri birarada vermez de sadece bu ayeti kullanırsak duvarı düzelten kişinin 65. ayetteki belirtilen ve 82.ayette pekiştirilen kişinin olduğunu aşağıdaki örnekte olduğu gibi belirtmekte yarar vardır.

"Bunun üzerine yine gittiler. Sonunda bir köy halkına varınca onlardan yemek istediler. Bunun üzerine onlar da, kendilerini misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Âlim ve rahmete mazhar kul, onu doğrultuverdi. Mûsâ: “İsteseydin bunun karşılığında kesinlikle bir ücret alırdın” dedi."

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla