| 
				  
 
			
			Sünnet...
 Mescidil Harâm'in yakininda
 bi tavuk lokantasina girdim.
 
 Garson önüme bi tepsi koydu.
 
 Tepsinin üstünde kalinca bi kagit,
 kagidin üstünde pilav,
 pilavin üstünde kizarmis tavuk.
 
 Çatal kasik yok.
 
 "Çatal lütfen!" dedim.
 Çatal yok. Elinizle yiyeceksiniz.
 Ama ben çatalsiz yiyemem. Hiç yemedim.
 Simdi yiyin. "Sünnet"tir (It's SUNNAH).
 
 Baktim adam nuh diyor peygamber demiycek
 kagidin kenarindan bi parça kopardim,
 yagi elime bulastirmadan o kagitla yemeye çalistim.
 
 Karsimda
 35-40 yaslarinda sümbül gibi kara
 bi adam oturuyor.
 
 O da yiyor ama kagitla degil elleriyle.
 
 Önüne hiç bakmadan
 sag elinin parmak uçlarini pilavin üzerinde gezdiriyor,
 pilavdan küçük bi top yapip sol avucuna koyuyor,
 sonra tavuktan bi parça minciklayip avucundaki pilavin üzerine yerlestiriyor,
 sonra sol avucundakini sag eliyle alip hoop agzina.
 
 Öyle ustaca,
 öyle istahla yiyor ki.
 
 Arkam cadde.
 
 Adam bi yandan da
 gözlerini basimin üzerinden asirip
 caddeye bakiyor.
 
 Bitirdi.
 
 Kalkti,
 ödemesini yapti,
 gitti.
 
 Yalana yalana.
 VICIK VICIK yaga bulasmis ellerini sallaya sallaya.
 
 Disarda gülümsesem elini uzatir, tokalasiriz.
 
 Çatalsiz yemek sünnetmis.
 Iyi de yemekten sonra el yikamak ta
 sünnet degil mi?
 
 Islam
 isimize gelince sünnet te sünnet diye tutturmak
 isimize gelmeyince sünneti takmamak midir?
 
 *
 
 Oteldeki oda arkadaslarimdan biri
 cami hocasi.
 Sünnet diyor baska bisey demiyor.
 
 Devam edeyim
 insallah.
 
				 Konu Hasan Akçay tarafından (24. September 2015  Saat 04:47 PM ) değiştirilmiştir.
 |