Kehf 63
1. kâle : dedi
2. e raeyte : gördün mü
3. iz eveynâ : sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
4. ilas sahrati (ilâ es sahrati) : kayaya
5. fe in-nî : o zaman gerçekten ben
6. nesîtu : unuttum
7. el hûte : balığı
8. ve mâ ensâ-nî-hu : ve onu bana unutturmadı
9. illeş şeytânu (illâ eş şeytânu) : şeytandan başkası
10. en ezkure-hu : onu hatırlamayı
11. vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi (tuttu)
12. sebîle-hu : kendi yolunu
13. fî el bahri : denizde (denizin içinde)
14. aceben : acayip, şaşılacak şekilde
Kehf 64
1. kâle : dedi
2. zâlike : bu
3. mâ kunnâ : bizim olduğumuz şey
4. nebgı : talep ediyoruz, arıyoruz, ibtiga ediyoruz
5. ferteddâ : o zaman döndüler
6. alâ âsâri-himâ : (ikisinin) izleri üzerinde
7. kasasan : takip ederek
Tercümelerin büyük çoğunluğu Kehf 64'e Musa kelimesini eklemiş. Öznenin "o" olmasında, yani "aradığımız şey bu" diyenin Musa değil arkadaşı olmasında bir zorluk var mı?
Bence burada da yukarıdaki yanılgı sözkonusu. Musa'nın arkadaşı ondan genç olunca, Musa'yı onun arkadaşı değil mürşidi yapmak önyargısı. Oysa böyle bir ifade yok, bilakis iki denizin birleştiği yere ikisi birlikte vardılar.
.
Konu ozkanates tarafından (15. September 2015 Saat 10:55 AM ) değiştirilmiştir.
|