Yukarıdaki yazım daha tashih görmeden parmağımın yanlışlıkla değişik bir tuşa dokunmasıyla ve peşpeşe gelen bazı aksaklıklar nedeniyle tamamlanamamış ve gerisi silinerek yarım kalmış bir yazı.
("MA TABE LEKUM" ve "TIBNE" ifadeleri hakkında sonradan bazı söyleyeceklerim olacak.)
Yazmak istediklerim esasen şu:
1-: Yetimler hakkında verilmesi gereken kararlar var ki, bu kararları kim verecek?
Bu kararları verme yetkisi nasıl elde edilecek?
Abuzittin Efendi bunlar yönünde bir karar karar verirse, bu karar Hasan Bey tarafından beğenilmezse ve taraflar arasında "illaki benim dediğim olacak" diye cinayet çıkarsa ne olacak?
-Hamisi verecekmiş.
Kim bu?
Gökten mi düştü?
Alnında mı yazıyor?
"Al bu yetimi, kafana göre işle" mi denmiş?
Denetimi filan yok mu bunun.
Mesela evlenme yaşı hakkında bir hukukçunun gösterdiği yasaya ve yasanın maddesine itimat etmeyip de her "herze"yi bildiği zannedilen bir hakimin lafına itimat edip de 16 yaşında bir küçüğü evlendirirse taraflarla birlikte hapishanenin güllü bahçesinde misket oynar.
İster "hami" deyin, ister "vasi" deyin, ister "evlat edinen" deyin, ne bunlar? Allame-i cihan mı?. Bazıları gibi "ben ne dersem o" diyenlerden mi ?
Denetime tabii değiller mi?
2-: Ayetin 1. bölümünde deniyor ki: "adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın".
Bu ifade yani "temiz kadınlardan ikişer, üçer, dörder evlendirilme veya evlendirme olgusu evlendirilen ve evlendirilmeyen yetimler yönünden adaleti nasıl sağlayacak. Meselâ Abuzittin'in yetim Ayşe'si evlendirildi ise yetim Süleyman'a, veya Hasan beyin yetimi Murat'a adalet yönünden etkisi ne ve nasıl olacak.
Yeni başladık.
Saygılarımla.
Galip Yetkin
Konu galipyetkin tarafından (28. November 2015 Saat 09:45 PM ) değiştirilmiştir.
|