Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı
Sevgili bartsimpson.
Dağ anlatımımı tekrar lütfen bir daha oku.
(Senin dağ diye anlattığın) "TUR" ifadesine değişik bakıyorum. Dağ diye nitelendirdiğin (meal yazıcılarından edindiğini zannettiğim söylem olan) "TUR Dağı"nı konuşabiliriz. TUR mealcilere göre dağ. Acaba dağ mı?
On emir: Niye on emir? Tevrat bu kadar mı?
Teşekkürler.
Saygılarımla.
Galip Yetkin
|
Abi o, bu değil de ben şunu merak ediyorum.
Bu dağ örneği ile de alakalı.
Arapça ihtisas yönünden belki Halil Ağabey daha iyi bilirler.
O dönemdeki araplar bu mecazlardaki gerçek anlamları anlayabiliyorlarmıydı sizce?
Herhalde öyle olmasa...
Apaçık/ açıklayan kitaba ant olsun ki, Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir Kur'an [okuma] yaptık. (Zuhruf 2-3)
denmezdi diye düşünüyorum...!!!
Öyleyse, ki öyle.
Allahın dediği olur.
Peki o zaman benim günahım ne?
Neden ben, dağı dağ olarak anlıyorum da, sen Allah, arapta başka birşey olarak anlıyor???
Ya da diğer bir ihtimal.
Yukarıdaki ayet çöldeki bedeviye değil, aklını kullananlara, yani alimlere ve düşünenlere hitap ediyor.
Dolayısı ile Kuran da bir bütün olarak O kişilere hitap ediyor.
O zaman biz doğru iş yapıyoruz.
Aklımızı kullanıyoruz.
Soru soruyoruz.
İrdeliyoruz.
Araştırıyoruz.
Peki bu çabalarımızın bizi doğruya ulaştırdığını yada ulaştıracağını nereden bileceğiz.
Ömrümüzü bir yaratıcının gönderdiği kitabı anlamak için harcamak bizi nereye ulaştıracak.
Cennete mi???
Kafamda deli sorular?????