Konu: Nisa Suresi
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 2. September 2016, 03:48 PM   #88
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
575 Mesajina 960 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Kişilerin kişilik hakları ile seçim haklarını, arzu ve isteklerini hiçe sayarak yetimliğe ve yetimlere çare diye meallerde getirilen çözümler, kişileri zorlayıcı ve insan haklarına aykırı palyatif çözümlerdir.

Nisa-3'teki sözü edilen yetimler mal sahibi ise mallarını peşkeş mi çektireceksiniz ki illaki evlendiriyorsunuz. İş bulun onlara. Şunu belırtelim ki "yetim" işi/çalışma olanağı olmayan/işsiz kişi demektir.
Aptal mı onlar?
Kendileri kendilerine karı veya koca bulamıyacaklar mı?
Aşık olamıyacaklar mı?
Onları kocaya vermek veya karı sahibi yapmak, onların karılarını veya kocalarını seçme özgürlüğünü elinden almaktır.
Salak mı onlar?
Bu işi yapamazlar mı kendi başlarına?

İster "nikahlayın" deyin ister "evlenin" veya "evlendirin" deyin, önerdiğiniz bu eylemler çözüm değildir; ve Bakara:104, Bakara:177, Fecr: 17-20 (ve şu anda hatırlayamadığım) ayetlerine aykırıdır.

Çözümü: Bunları(erkek ve kadın yetimleri/muhtaçları/işsizleri) Nisa-2'ye göre TEMİZ İŞLER ile buluşturup/nikahlayıp iş sahibi yapmak, geçimlerini sağlayıp, istikbale hazırlamaktır ki toplumda huzur ortamı sağlansın.

Nikâh'layın ifadesini "iş ile buluşturun" diye çevirmez iseniz skandal çeviriler ortaya çıkar.
Ne yaparsanız yapın dört karılı yaşamı İslamdan atamaz, 7 yaşındaki çocukların nikâh bahanesiyle ırzlarına geçilmesine mani olamazsınız.

Çok da hoşsunuz Sayın Akçay.
"Bunları daha önce (Temizlik ve İbadet-İbadet-Hac ve kurban-Hac İzlenimleri bahsinde) konuştuk" deyip lafı bizim ağzımıza tıkmaya kalkıp, kendi söyleyeceklerinizi bir defa daha bu vesile ile söylüyorsunuz.

Bakın söylediğim ayetler meal olarak neler söylüyor:

FECR SURESİ: 17-20:- Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, YETİMİ, ÜSTÜN-SAYGIN BİR ŞEKİLDE YETİŞTİRMİYORSUNUZ. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına!
*****************

Yani “Rabbinizden kendiniz için bol ikram isterken, O’ndan saygın ve üstün olmaya yönelik şeyler beklerken, yetimlerin saygın ve üstün olmaları için hiç çaba sarf etmiyorsunuz; onları aç, susuz, işsiz, eğitimsiz bırakıyorsunuz.

Hareket imkânı bulunmayan muhtaçların karınlarını doyurmalarını sağlayacak bir iş sahibi olmalarını temin etmeye yanaşmıyor, buna karşı içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

Bu hususta yarışmanız gerekirken aksine bundan kaçıyorsunuz. Hatta başkalarının [zayıfların] mirasına [toplumun onlar için harcayacağı birikime, onların toplum zenginliği içindeki paylarına] el koyuyor, onu büyük bir oburluk, düşüncesizlik ve aç gözlülükle yiyorsunuz.

Malı da sınırsız bir sevgiyle öyle çok seviyorsunuz ki, aklınıza ne hesap vereceğiniz geliyor, ne de Rabbiniz.”

Hemen hemen bütün Türkçe meallerde yer alan “yetime ikram etmiyorsunuz” çevirisi, ayetin gerçek manasını ifade etmekten uzaktır. Ayette geçen “ikram”, çay, kahve ve benzeri şeyler ikram etmek anlamına gelmez. Buradaki “اكرام ikram”, üstün kılma, saygın hâle getirme demektir. Bu da eğitim vermekle, fırsat vermekle, iş imkânı vermekle mümkün olabilir. Bir başka ifade ile ikram, “aç, susuz, öğretimsiz, eğitimsiz, becerisiz bırakma, toplumda seviyesiz hâle getirme” demek olan “قهر kahr etmenin” tam tersidir. ..........................(Hakkı Yılmaz).

BAKARA-104: "Ey iman edenler! "Râina" demeyin, "unzurna" deyin/"bizi davar gibi güt" diye konuşmayın, "bize bak" diye konuşun ve dinleyin. Kâfîrler için korkunç bir azap vardır".

BAKARA-177: "Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz zafer ve mutluluğa ermek değildir. Zafer ve mutluluğa ermek o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhıret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, salatı ikame eder, zekatı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan takva sahipleri."


Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (3. November 2019 Saat 09:36 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla