Ayetlerde yazılı "infak" emrine, dolayısı ile "mizanda vezin" kuralına göre İslam'da fakir ve muhtaç, ihtiyaç içinde insan yoktur. Tevbe-103, Nisa-3, Bakara-177 ........ vs. ayetlarine göre insanlar iş sahibi yapılmalı, Mu'minun:4-5 ve Nahl-:71 ayetlerine göre de muhtaç olmayacak derecede geçimlik ve de gelir elde etmeleri sağlanmalıdır. Bu durumda,"kurban kesmak" için ihtiyaç fazlası paraya sahip olmak ve aç, fakir veya muhtaç bir kişi dahi toplumda bulunmayacağından "fakirlere dağıtmak için kurban kesmek" düşünülemez.
O halde, zaten bize, kalbe kan taşıyan damarımızdan daha yakın olan Allah'a bizim daha da yakınlaşmamız nasıl olabilir ki? Biz bunu sağlayabilir miyiz?
Allah yaratandır ve hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Her şey kendi yarattığıdır.
Eti ve kanı kendisine ulaşmıyorsa, Allah'ın yarattığı canı alıp da, "Al Allah'ım, senin için senin yarattığın canı alıp sana iade ediyorum" deyip hayvan öldürerek sevap işlenip de Allah'a yakınlaşmak mı olurmuş.
Allah'ın yarattığı canı, canlıyı bayram diye kitleler halinde yok et, sonra da buna Allah'a yakınlaşmak de!.
Hadi canım sende.
Bu koyun tüccarı para babalarının can karşılığı para kazanma vasıtası olmasın; kandırılmayalım.
Bakın, Sayın Hakkı Yılmaz Alak:19. ayeti nasıl çevirmiş.
".......Sen Rabb'ine boyun eğip teslim ol ve YAKLAŞTIRIL/Rabb'in seni kendine YAKLAŞTIRSIN.
Şu halde yakınlaşma eylemini biz istesek de yapamayız. Ayet mealinden de anlaşıldığına göre yakınlaşmaya vesile olacak eylemin takdiri de Allah'a aittir.
Bu eylemler de bütün ayetlerin içeriğidir. Dolayısı ile içerik yerine getirilmelidir.
Bu nedenle:
Maide 27'de "kurban" diye nitelenen eylemler kişiden kaynaklanan, kişinin kendisinin yaptığı ve başkalarına ulaşan, başkalarına etki eden eylemlerdir ki bu ayette birinci kişinin/birinci ademoğlunun eylemi bu vasfı taşıdığından, yani "kurban" olduğundan/yani toplum yararına olduğundan kabul görmüş, diğerininki ise bencil davranışlar olup, dönüp dolaşıp kendisine yonttuğundan "kurban" vasfını kazanamamış, dolayısı ile kabul görmemiştir.
Saffat 83-113 ayetleri içindeki dikkat edilmesi gereken şey ise "rüya" ifadesidir.
Dikkat edin Peygamber vahi almıyor, rüya görüyor, o olayları yaşamıyor. Yani geçmişteki insan ve de hayvanların katledilmesi olaylarının yansıması. Yani geçmişte insanlar ve hayvanlar "kurban" adı altında canından edilmişlerdir; artık bunlar geçmişte kalmıştır, denmekte ve İbrahim peygambere şu mesajı vermektedir.
İsmail'in, zamanı geldiğinde peygamberlik görevi ile çok geç yaşında/ihtiyarlığında edindiği ve çok sevdiği oğlunun, İbrahim Peygamberin hayatından çıkıp gitmesine katlanması, yani İbrahim Peygamberin İsmail'i "kurban etmesi"/İsmail'i hayatından çıkartıp peygamberlik görevi yapması için sılaya göndermesi/Onunla birlikte yaşamaktan vazgeçmesi, İsmail'in insanlara peygamberlik yapmak için kendisinden ayrılmasına rıza göstermesi, bu yönde fedakarlık etmesi anlatılmaktadır.
Hacc-34-38. ayetlere gelince, bu konuya açıklık getirecek şöyle bir yazı yazmıştım:
http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2896&page=5
"Yukarıdaki yazılarımızda ifade ettik ki hacc yani DELİLLERE DAYANARAK İKNA FAALİYETİ, bu faaliyetin tabiatı icabı iki tarafı gerekli kılıyor. Bu da bize 'haccın' gelişigüzel bir 'ZİYARET OLMADIĞINI', bu yazı bölümünün 2. sayfasında Nisa-102. ayetini açıklayan yazımızdan anlaşılacağı üzere iyi bir organizasyonun, bir planlamanın gerektiğini anlatıyor.
Evet; binlerce kişinin katıldığı hacc/delillere dayanarak ikna faaliyeti (ki eğitim ve öğretim faaliyeti de denilebilir) öyle gelişi güzel, karmaşa içinde yapılacak bir iş değildir. "Salat"ın sosyal kısmının eğitim ve öğretim bölümüdür.
Hacc bir İKNA FAALİYETİ olduğuna göre 1 müşriğe veya bir gruba hacc boyunca bir öğretmen verilmelidir. Ayrıca müşrik en baştan etki altına alınmalı ve hac kolay, basit ve cezbedici olmalı, ''öf'' dedirtmemelidir.
Bu öğrenim organizasyonunda ortaya konan deliller ve "mescidi'l haram" yaşamını kabullenerek müşrik ikna olursa mesele yoktur. Bu kişiler yönünden hacc amacına ulaşmış, bu kişiler "bil hacc-i/hacc ile" müşriklikten sıyrılmış ve İslamın ekonomik ve sosyal kollektif yaşam tarzını benimsemiş yani ''salât-ı ikâme'' ve''zekatı ita'' prensibini kabul etmiş olurlar.
Fakat her müşrik böyle kolayca kabullenmeyebilir. Bunun için öğretmene ne gibi görevler düştüğü yukarıdaki ''saç kesme'' yazımızda belirttik. Bu kısımda öğretmen ikna için delillerin vasfını değiştirmeden, yani kur'an'dan olan delillerin dışında kendi kafasına göre delil üretmeyecek, delil olarak Kur'an'dan ayet sunacak ki buna "ayeti hediye etmek" denir, İLERİ SÜRDÜĞÜ; AYET İKNA ETMİYORSA BAŞKA AYETLERİ KULLANACAK VE YÖNTEMİNİ DEĞİŞTİRECEK YANİ AYETİ VE YÖNTEMİNİ KURBAN EDEREK AYET VE YÖNTEM DEĞİŞİKLİĞİ yapacak, kolayına gelen, yani İKNAYA YARAYACAK DAHA UYGUN, ÇEŞİTLİ AYET VE YÖNTEMLER KULLANACAK UYGUN OLMAYANLARI KURBAN EDECEK/VAZGEÇECEK, ve müşriğin kolay ikna olan yönlerini bulup oradan başlayıp zora doğru giderek, onun da düşüncelerinden KURBAN SUNMASINI/VERMESİNİ/VAZGEÇMESİNİ sağlayacaktır.
Daha zor hallerde öğretmen (burada oruç denmişse de kullanılan ifade ''siyam''dır) müşriğin islam yönünde daha fazla bilgi sahibi olması, beceri kazanması için dürüstlüğü ve hayrı elde etmesi ve koruması/siyam gerektiğini, bunun için de ''fidye'' vermesi ve sadakatla hareket etmesi gerektiği yönünde ikna edecektir. Fidye, kişinin fıtratını sonradan değiştiren islama aykırı düşünce eylem fazlalıkları olup bundan ve de, maddi yönden de ''kavam-itidal'' fazlalıklarından kurtulmasıdır.(Lütfen okuyunuz):
http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2603''. Bunlar/bu fazlalıklar müşriğin hem bedensel(tutku), hem de düşünsel(kapris,ide fiks) bazda hastalıklarıdır ve ayette ''hasta olanlarınız ya da başından yara alanlarınız'' ifadesiyle anlatılmış.
Bu müşrik bu hastalıklarından ikna yoluyla kurtulmuş, yani "güvene kavuşmuş", tek Allah inancına ulaşmasına rağmen, ekonomik ve sosyal yönden tam yatkın hale gelmemiş ise getirilememişse tekrar "KURBAN KESMESİ/KİŞİSEL FEDAKARLIKTA bulunması" istenmektedir."...........
Bu açıklamalardan sonra hayvan vs. diye geçen kelimelerin mecaz olduğu anlaşılacağından nitelediği anlamlar meallerde açıklanmalıdır.
Benim görüşlerim böyle.
Saygılarımla.
Galip Yetkin.