Hayatın ve getirdiklerinin kıymetini anlamak için tavsiye:On dakika ölme fikrini bir yazarın sılayt yapmıştı oradan fikir almıştım beni çok etkilemişti.Ben de kendi ölümümü düşünerek bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.Her insan mutlaka her an öleceğini düşünmesi gerekir gerçek dünyamızı unutmamak için.
Kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenazenizi düşünün. Ama insan nedense ölümü kendine yakıştıramaz. Her canlı ölümü tadacak. Sevdiklerinizin ve sizi sevenlerin önemini anlayacaksınız. O anda geriye dönme şansınızın olmayacağını hayat denen bu yolda ömrünüzün bittiğini onlara yanıt verme şansınızın olmayacağını düşünün. Keşke tekrar sarılabilseydim. Bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin. Dünyadaki küslüklerin ayrılıkların kavgaların ne kadar basit olduğunu insan ölünce çok daha iyi anlayacaktır.
Bu canın ve geri dönülmezliğin çaresizliğini yaşayın.Bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz. Orada o musalla taşında düşünün kendinizi neden sevdiklerimin gönlünü almadım küsenleri barıştırmadım...
Küsmeyi bize şeytan emir eder. Yaradanım!Niçin ben şeytanın emrine uyuyorum, sevdiklerimin gönlünü almıyorum? Ölümlü dünyada niçin birbirimize sımsıkı sarılmıyoruz? İyi günde kötü günde...
Seyredin! şu an çevrenizde olanların yüz ifadesini, akıllarından ve yüreklerinden geçenleri hayal edin,hayatımda hiç bu kadar canım yanmamıştı. Hele bir de bir sevdiğinizle küs gittiyseniz daha bir acı.
Görüyordum çocuklarımın ağlayışlarını; anne! diye. Eşim bir yandan, beni sevenler..beni sevmiyor diye düşündüğüm kişiler... İnsanlar ile kardeşlerim akrabalarım ağlıyorlardı. Çaresizce her an gelecek gibi zannediyoruz diyorlardı. Yüzlerce kişi ağlıyor ardımdan. O gün benim için dünya hayatı bitmişti .
Yeni bir dünyaya gidiyordum.Çok ani beklemediğim bir zamandı. Oysaki dünyada yapacak çok işlerim vardı. Daha çocuklarım okuyacak, evlenecek,askere gidecek diye düşünürken ...Bütün ailemin bana ihtiyacı vardı. Onlar bensiz ne yapacaktı. Sanki ben olmasam onlar artık büyüyemezdi.Ama öyle değil mi? Çünkü yüce yaratan var. Bizler vesileyiz ve hayat devam ediyordu.
Allahın isimlerini gözden geçirelim;
El-Hafız: Koruyan gözeten
El-Vahhab:bağışlayan bahşeden
El-Kavi:Çok kuvvetli
El-Müheymin:Gözeten koruyan,
Yani kardeşlerim gerisini düşünmeyelim elimizden geldikçe evlatlarımızı Allah sevgisiyle tanıştıralım. Ahrette, dünyada ne mal bıraktın diye sormayacaklar. İman Allah sevgisini kalplerine yerleştirip evlatlarının hayırlı olmasına vesile oldun mu? diye soracaklar. Secdelerde rabbimize anladığımız dilde yalvaralım ve çocuklarımıza aşılayalım ve şu anda beni kabre götürdüklerini görüyordum. Bir korku sardı içime. Rabbimin huzuruna gidip hesap verecektim. Hem de heyecan var idi. Beni yaratanı görecektim. Yarabbi dedim beni defteri sağından verilenlerden eyle. Dünyada neler yaptın diye sordu bekçi? Namaz kıldım, oruç tuttum, yoksula yardım ettim, düşenin elinden tuttum. Hastaya ve çaresizlere maddi ve manevi yardım ettim. Rabbimin verdiklerinden misafirlerimle paylaştım, iffetimi ve namusum korudum. En önemlisi anne baba duası aldım elimden geldiği kadar babamla annemin gönlünü aldım. Başkalarının derdiyle derdimmiş gibi ilgilendim. Başkalarının kusurlarını örtmeye çalıştım. Kimsenin kalbini kırmamaya çalıştım. Dua almayı çok seviyordum. Bir çocuk görsem bile ona gülümserdim. Bu kadar çabuk öleceğimi düşünememiştim. Bekçi dedi ki, inşallah defterini sağından verirler. Korkarak ve titreyerek rabbimin huzuruna gittim. Öyleleri vardı ki yüzleri kömür gibi. Rabbine utandığından bakamıyorlardı. Ağlıyor ve ağlayıp bağırıyorlardı.Onlara sordular size elçiler göndermedik mi? Niçin inkar ettiniz onlara kötü davrandınız. Şimdi ağlayıp feryat ediyorsunuz.Verdiğimiz mallardan ihtiyaç sahibine vermediniz. Ve böbürlendiniz.Ben kazandım, niçin vereyim? dediniz. Kendinizi üstün zannettiniz. Ve şeytanın emrine uydunuz. Kimin yoluna gittiyseniz onunla beraber gideceksiniz. Biz size dedik şeytan sizin apaçık düşmanınız diye. Biz sizi bir damla sudan yarattık. Size bol rızklar verdik. Eşler evlatlar her türlü ihtiyacınızı karşıladık. Bir secde bile etmekten kaçındınız. Ölmeyi bile kendinize yakıştırmadınız. Ne oluyordu size? dilesek her şeyinizi alırdık elinizden. Ama sizi uyardık verdiklerimizden imtihan ettik. Ama siz şeytanı seçtiniz. Şimdi kim arkadaşınızsa onunla olacaksınız. Yarabbi sen bizi dünyaya bir daha gönder yalvardılar. Ömrümün sonuna kadar sana kulluk yapacağım. Verdiğin mallardan ihtiyaç sahiplerine vereceğim. Namazımı dosdoğru kılacağım. Sana layık bir kul olacağım. Rabbim şöyle söyledi. Ben sizi yeniden göndersem dünyaya aynı şeyleri yaparsınız. Çünkü siz nankörsünüz. Onlar şöyle feryat ederler keşke toprak olsaydık bu azabı görmeseydik. Onlara su istediklerinde kan ve irin verilecek azabı tadacaklar. Gölge istediklerinde dumandan gölgeler verilecek. Acıktıklarında zakkum verilecek onları doyurmayacak ağızlarına aldıklarında o zakkumu, ciğerleri parçalanacak.
O sağından kitapları verilenlere gelince ne güzeldir onların yeri Onların dünyada çektiklerinin boşa gitmediklerini görecekler, ırmaklar kenarlarında gezerler onların tahtları ve köşkleri vardır. Onların canı ne çekerse yiyip içip gezecekler. Ne bir sıkıntı ne de bir dert vardır. Dünyada sabrettiklerinin mükafatını burada görecekler. Hangi kuş etlerini canları çekerse onları yiyecekler içecekler. Çünkü onlar Rabbinin dediklerini yaptılar. Şeytana uymadılar. Rabbim hepimizi şeytandan uzak etsin inşallah. Daha can bedende iken sağlığımız varken iyiliğimizi bolca yapalım darda kalana koşalım. Gıybet edenleri uyaralım gıybet şeytanın işidir. Gıybet bize sadece zarar verir. İyiliği kendimize yapıyormuş gibi yapalım. O insanı sevmeseniz dahi rabbim bunu sana hizmet olsun diye yapıyorum deyip Allah’tan bekleyin. Rabbim 10 kat fazlasını vereceğini söylüyor. İnşallah hayatımız boyunca rabbimin rızası için yaşarız. Allah emanet olun kardeşlerim.
Konu Yiğitcan tarafından (19. February 2009 Saat 04:20 PM ) değiştirilmiştir.
|