TÜNEĞiNDE VURULAN TAVUK
Muhafız alayının otobüsüne binip
yola çıktık.
Ben koltuğa oturur oturmaz
başımı dirseklerimin arasına gömdüm.
Halkın bakışını görmek istemiyordum.
Bir an
yanımdaki arkadaş dirseğini dürttü,
"Kana bak!"
Baktım, okula gelmiştik,
koru duvarının dibi
sofra genişliğinde kan olmuş.
Sonradan öğrendim bunun öyküsünü,
sınıf arkadaşım Yüksel Ulukal anlattı:
Koruda
birinci sınıftan bi arkadaşla duvarın üstünde oturuyorduk.
Ölümden filan söz ediyorduk.
Bir uçak geldi,
önce koruyu bi süzdü.
Ona el salladık.
Sonra yine geldi,
birden ateş etti. Düştüm.
Kendimi duvarın arkasında buldum.
Kalktım.
Arkadaş duvarın önünde çırpınıyordu.
Mermi tam tepesine denk gelmişti,
kafasından bilek kalınlığında kan fışkırıyordu.
Kulağımı ağzına götürdüm
bir şey der mi diye.
Acayip sesler çıkarıyordu.
Yakında bi cip vardı.
Ona götürdüm
ama cipe koyduğumda ölmüştü.
Sonradan fark ettim:
mermi yandan gelmiş, benim miğferi önden sıyırtmış.
Ben o itmeyle düşmüşüm,
mermi arkadaşın kafasına saplanmış.
Tüneğine saklanan tavuk gibi
koruya saklanan harbiyeli neden öldürülür?
Bakın o gece
benim gibi
bir yerlere sığınan başka harbiyeliler de varmış,
darbeye katılmaya hiç hevesli değillermiş.
Ben bir kapı girintisine sığındım,
onlar örneğin bir eve tanrı misafiri olmuşlar*
ya da okulun korusuna saklanmışlar.
Keşke hesap sorulabilseydi:
Koruya sığınan harbiyeliye neden ateş ettin,
onu neden öldürdün?
__________________________________________________ ___
*Duruşma yargıcı yüzbaşı Mehmet Karaaslan bunu espriyle
geçiştirdi, oysa o aileden birini mahkemeye tanık olarak çağıra-
bilirdi.
Sanık: Bir evin kapısını çaldım. "Tanrı misafiriyim" dedim, açtılar.
Yargıç: Elbet açacaklar, elinde silah vardı.
.
Konu Hasan Akçay tarafından (Bugün Saat 09:24 AM ) değiştirilmiştir.
|