Alıntı:
	
	
		
			
				
					galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı
					  
				 
				Daha sonra itirazlarımı yazacağım, ama önce bitmez tükenmez kurguların, tasarların bitmesini, "miz-an-sen"lerin sona ersini bekliyorum; ama Hasan Bey de durmadan üretiyor. Fazla bekleyemedim çünkü şu soru beni zorladı. 
 
Evet. 
Bir yerde "kadınlar"a verin 
Diğer yerde "yetim kızlar"a verildi. 
 
Ne? 
-Sadaka. 
			
		 | 
	
	
 
Anlayın diye
şu açıklamayı ayaptım:
Nisâ 4'teki sadukâtihinne
mevcut çeviri sahiplerinin uydurduğu gibi VERiLECEK mehirler değildir,
sizin uydurduğunuz gibi VERiLECEK sadakalar değildir;
kadınların kendi mallarıdır ki eskiden EDiNiLMiŞTiR.
Bu açıklama da işe yaramadı,
yine anlamadınız. 
*
Peki, 
bi daha:
"Ve étun nisâe 
sadukâtihinde"deki SADUKÂT 
sadakalardır 
ki o kadınlar henüz küçük kızlar iken verilmiştir kendilerine. 
Ama o sadakaların verilmesi bitti gitti.
O kadınlara sadaka verin denmiyor artık,
geçmişte başkalarının onlara verdiği sadakalar iken şimdi kendilerinin olan 
mallarını verin deniyor NIHLATEN.
NIHLATEN kelimesini büyük harflerle yazıp vurgulamamın nedeni
kanıttır o.
Kadınlara 
mehirlerini verdiğinizde bunun karşılığı onların sunacağı zevceliktir, 
sadaka verdiğinizde bunun karşılığı cennetteki bi köşktür
ama kendi mallarını verdiğinizde bunun karşılığı olmaz, bunu NIHLATEN yapacaksınız
tıpkı ayılara bal veren ARILAR gibi. 
Bi daha:
Nisâ 4'te kadınlara 
sadukâtını KARŞILIK BEKLEMEDEN (
نحلة) verin deniyor;
o halde Nisâ 4'teki sadukât kadınların 
kendi mallarıdır.
*
BU KEZ anladınız mı 
ya da hâlâ anlamadığınız için 
kurgu, 
mi-zan-sen, "Hasan Bey durmadan 
üretiyor" diyerek
hakaretler etmeye devam mı?
Sizin tehdit diye çarpıttığınız 
"...ya da bu forumda yazmayı mı bırakayım?" sorusu
sizin tasallutunuzdan kurtulmamın yollarından biridir.
Kardeşim, buna ihtiyaç duymamı istemiyorsanız
karışmayın yazılarıma.
Hakaret etmenize izin vermiyorum.
.